X

A’dan Z’ye Hindistan cevizi yağı hakkında bilmeniz gerekenler

Hem beslenme, hem kozmetik sektöründe popüler olan Hindistan cevizi yağı, aslında meyve olarak tropik bölgelerde tüketilmektedir. Pek çok vitamin ve minerali içinde barındırmakta, özellikle içerdiği E vitamini sayesinde kozmetik sektöründe son dönemin en popüler yağlarından biridir. Tropik kokusu ve lezzeti ile sağlıklı tariflerde sıkça yer almaktadır ancak bilinmelidir ki kalori değeri ve besin değeri oldukça yüksektir.

Orta zincirli yağ asitlerinin (MCFA) en önemli kaynaklarından birisidir. Çalışmalara göre bu yağ asitleri düzenli tüketildiği takdirde metabolizmayı hızlandırma özelliğine sahiptir çünkü miristik ve laurik asit gibi doymuş yağlar karaciğerde işlenerek hızla enerjiye dönüşümü sağlamaktadır. Yani depolanma eğilimleri çok düşüktür.

Laurik asit anne sütünde bol miktarda bulunmakta ve polifenollerden zengin yapısı sayesinde antioksidan-antimikrobiyal aktivitede rol oynamaktadır. Ayrıca yağ grubunun temel öğeleri olan yağ asitlerinden zengin olmaları, tok tutuculuğundan dolayı kilo vermeye yardımcı olmaktadır. Dikkat edilmesi gereken nokta her besinde olduğu gibi tüketim miktarı, porsiyon kontrolüdür.

Antifungal ve antibakteriyel özelliği olan Hindistan cevizi yağı, ağızdaki zararlı bakterilerin yok olmasına yardımcı olur. Yapılan araştırmalarda gargara yapılarak kullanıldığında diş beyazlamasına yardımcı olduğunu ve ağız sağlığını koruduğunu göstermektedir.

Hindistan cevizi yağındaki yağ asitlerinin farkı; doğrudan karaciğere giderek ketonlara dönüşmesidir. Bu nedenle son dönemde oldukça popüler hale gelmiş, üzerinde yapılan çalışma sayısında artış olmuştur.

Çalışmalar incelendiğinde; Hindistan cevizi yağının HDL’yi (iyi huylu kolesterol) yükselttiği gözlemlenmiştir. Ancak yağ grubu bir besin olduğu ve fazlasının zararlı olduğu unutulmamalıdır. Farklı çalışmalarda da içerdiği doymuş yağ nedeniyle total kolesterolde yükseklik saptanmış ve bu durum akıllarda soru işareti oluşturmuştur.

Bir soru işareti de karaciğer fonksiyonları üzerine olmuştur; yağ asitleri hızlıca metabolize olup karaciğeri yorduğundan uzun dönem fazla tüketimi karaciğer harabiyetine sebebiyet verebilmektedir.

Pek çok faydası bilinse de güvenli tüketim için miktarı çok aşmamak ve daha fazla uzun dönem çalışma sonuçlarından yararlanmak gerekmektedir.

Diyetisyen Müge Bozok: 2008 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden başarı ile mezun oldu. Türkiye’nin ilk Tıp Merkezi İntermed’de kariyerine başladı, bu merkezde çeşitli branşlarda doktorlar ile hastalıklarda beslenme tedavisi, sağlıklı beslenme, obezite tedavisi, adölesan çağı beslenme eğitimleri, hamile ve emzirme döneminde beslenme gibi birçok alanda çalıştı. 2011 - 2017 yılları arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun kurucusu olduğu Yaşasın Hayat! Kliniğinde mesleğine devam etti. Diyetisyenlik mesleğinin yanı sıra sağlıklı yaşamın yapıtaşları olan beslenmenin ve egzersizin vazgeçilmez olduğunu düşünerek, uluslararası çeşitli eğitimlerden geçerek profesyonel olarak pilates eğitmeni oldu. 4 senelik profesyonel pilates eğitmenliğinin yanı sıra çok sevdiği yoga seanslarının ileri seviyesine giderek çeşitli yoga eğitimlerinde katılıp “Yoga Alliance” sertifikasını almaya hak kazandı. 2017 yılında ise mesleki bilgi ve tecrübesiyle danışanlarına ve öğrencilerine daha kapsamlı hizmet verebilmek için “Revita” isimli kendi beslenme danışmanlık ve pilates - yoga stüdyosu yaşam merkezini kurmuştur.
İlgili Makale