X

A’dan Z’ye antienflamatuar beslenme: Hangi gıda sizi nasıl etkiliyor?

Enflamasyon, vücudun bağışıklık tepkisidir ve doğal olarak oluşur. 21. yüzyılın önemli tıbbi keşiflerinden biri olan enflamasyonun sadece otoimmün ve alerjik hastalıklarla değil, aynı zamanda birazdan bahsedeceğimiz kronik hastalıklarla da müşterek bağı vardır.

Enflamasyona şişmiş bir boğaz, enfeksiyon kapan parmak ve kızarmış gözlerle aşinayız. Ancak, söz konusu kronik hastalıklar ve obeziteyi körükleyen enflamasyon olduğunda, genellikle görünmez ve can yakmaz. Enflamasyon depresyon, solunum hastalıkları, nörolojik hastalıklar, Alzheimer, kanser gibi pek çok hastalığın kök nedenidir. İşlenmiş gıdalar, şeker, stres, toksinler, gıda intoleransları immün sistemimizin sitokin denilen enflamatuvar moleküllerinin artışına sebep olur.

Vücudumuzda enflamasyonu azaltmak için uygulamamız gereken beslenme ilkelerine geçmeden önce, enflamasyona sebep olan faktörleri beraber inceleyelim:

1. Basit şekerler, rafine gıdalar ve suni tatlandırıcılar

İnsülin seviyesini aniden yükselterek, sitokinleri harekete geçiren bir kimyasal tepkime dizisi başlatan bu gıdalar, zayıf kan şekeri kontrolüyle vücutta kronik bir enflamasyona yol açar. Sitokinleri tetikleyen her şey hücrelerimizi insüline karşı daha dirençli hale getirir. Bu durum da pankreasın daha fazla insülin salgılamasına yol açar. Enflamasyon ve insülin direnci, hatta obezite arasındaki kayıp bağlantı işte böyle oluşur.

2. Gıda intoleransları ve alerjiler

Süt ve süt ürünleri, gluten, soya ve alkol, tolere edilmesi zor gıdalar arasında sayılabilir. Pek çoğumuz içeriğindeki A1 kazein ve laktoz sebebiyle süt ve ürünlerine alerji/intolerans geliştirebiliriz. Enflamasyonu azaltmayı hedeflediğimiz bir beslenme planında, hassasiyet gösterdiğimiz gıdaları beslenme programımızdan uzaklaştırmak önceliklidir. Genellikle vücuttaki enflamasyonun kökleri bağırsakta olup, gıda intoleransıyla tetiklenir.

3. Kronik gizli enfeksiyonlar

Üst üste tekrarlayan enfeksiyonlar vücuttaki kronik enflamasyona dair bir gösterge olabilir. Yeni araştırmalar, adenovirüs (üst solunum yollarında enfeksiyona, bulaşıcı göz iltihabına yol açan virüs) ve diğer virüslere bağlı enfeksiyonlarla diyabet ve obezite arasında bağlantı olabileceğini göstermektedir.

4. Toksinler

İkinci Dünya Savaşı’ndan beri 85.000’den fazla sentetik kimyasal üretilmiştir. Ağır metaller (arsenik, cıva, kurşun), tarım ilaçları, oda kokuları, deterjanlar, kozmetik ürünler birbirleriyle sinerjik etki yaratarak (cocktail effect) fizyolojik işlev bozukluğuna sebep olur. Burada duyarlılık kişiden kişiye değişir, çünkü hepimizin bu toksinleri dönüştürme, detoksifiye ve elimine etme performansları farklıdır (2).

5. Kronik stres

Kronik stres ve bunun neticesinde oluşan yüksek kortizol, insülin seviyelerini artırarak hem bel çevresinde kalınlaşmaya hem de sitokinlerin artışına sebep olur.

6. Hareketsiz yaşam tarzı

Her gün en az 20 dakika egzersiz yapmak, vücuttaki oksijen seviyesini artırarak enflamasyonu azaltır.

7. Vitamin ve mineral eksiklikleri

Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, vücutta D vitamini, B12, magnezyum, demir eksikliği enflamasyonu artırmaktadır. Tespit edilen eksiği yerine koymak, uzun dönem koruyucu ve önleyici sağlık planları için de oldukça önemlidir. Vücudumuzda yeterli demir yoksa, karaciğer Faz 1 reaksiyonları sekteye uğrayacak ve serbest radikaller detoksifiye edilemeyecektir. Daha sağlıklı olmak için tüketilen tüm gıdalar, vücudun vitamin ve mineral depolarının dolu olması durumunda fayda sağlamaktadır.

8. Kullanılan yağlar ve yanlış pişirme teknikleri

Sütte ve ette doğal olarak bulunan doymuş yağların aksine, hidrojenize doyurulmuş yağlar iltihaplanmaya neden olur ve hastalık riskini artırır. Trans yağlara ek, ayçiçek, soya ve Omega-6 açısından zengin yağların tekrar tekrar ısıtılarak kullanılması, işlenmiş etlerin bu yağlarda kızartılarak tüketilmesi, vücutta enflamasyona sebep olur.

Beslenme planı özellikleri 

Eliminasyon diyeti

Eliminasyon diyeti, antienflamatuvar beslenme öncesi yapılmalıdır. 4-6 hafta süren bu diyet, gıda intoleransı veya hassasiyeti olanların semptomlarına hangi gıdaların katkıda bulunduğunu belirlemelerine yardımcı olmak için kullanılır. Eliminasyon diyeti şişkinlik, gaz, ishal, kabızlık ve mide bulantısı gibi semptomları hafifletebilir. Bu semptomları hafifletmek vücuttaki enflamasyon seviyesini azaltacaktır.

Gökkuşağı renkleriyle beslenme

Fitokimyasallar ya da fitoesterler, bitkiler tarafından üretilen kimyasallardır. Bitkilere renk, tat ve koku verirler. Bitkileri pestisit ve çevresel etkenlerden korumakla beraber, her rengin kendine özgü faydaları vardır. Burada önemli olan, besinin tamamını tüketmektir. Gıdanın içerisindeki herhangi bir besin maddesini yüceltmektense, o besinin tamamını tüketmek ve içerisindeki sinerjik faydayı alabilmek çok daha etkilidir. Mevsimine uygun çok çeşitli ve organik gıdalarla beslenmek, yiyecekleri doğa ile aramızdaki enstrümanlar olarak kullanmak, biyolojik ritmimiz için yapabileceğimiz belki de en iyi şeydir.

Doğru yağ seçimi

Vücudumuzda enflamatuvar dengeyi direkt etkileyen süreçlerden biri de, yaptığımız yağ seçimleridir. Rafine edilmemiş, soğuk sıkım zeytinyağı ve sade yağ (ghee), ilk tercihlerimizdendir. Zeytinyağı antioksidandır ve polifenollerce zengindir. Düşük veya orta ısıda pişirilmesi gerekir. Yüksek sıcaklıkta yağ okside olur. Bunun yanı sıra, MCT yağları da beslenmeye eklenebilir. MCT yağının en önemli özelliği, antienflamatuvar olması ve vücudun ketozis sürecine destek olmasıdır. Hindistancevizi yağı MCT yağına örnektir. Zeytinyağı, güçlü bir antioksidan olan polifenol içerir. Düşük veya orta ısıda pişirilmesi gerekir. Yüksek sıcaklıkta yağ okside olur.

Her gün 1 avuç kuruyemiş

Kuruyemişler, özellikle kognitif fonksiyonlar için gerekli olan Omega-3 açısından oldukça zengindir. Her gün kızartılmış, tuzlanmış ve işlenmiş olmamasına özen göstererek badem, kabak çekirdeği, ceviz, fındık gibi yağlı tohumlara beslenmemizde yer verebiliriz.

Her öğünde proteine yer açın

Öğünün protein içeriği arttıkça, bir sonraki öğüne uzanan süre daha tok ve dolayısıyla enerjik geçiyor. Haftada 1-2 defa organik kırmızı et, haftada 1-2 defa köy tavuğu/hindi, her gün veya gün aşırı yumurta ve haftada 1 gün çiftlik olmayan balık biyoyararlanımı, yüksek protein içerikleriyle beslenmemizde yer almalıdır.

Antienflamatuvar beslenmede önemli role sahip yiyecekler

  • Kırmızı meyveler (yaban mersini, nar, karadut, böğürtlen): İçeriklerindeki antosiyanin sayesinde enflamasyonu azaltırlar.
  • Yağlı balıklar: İçerdikleri Omega-3 ve DHA sayesinde güçlü antienflamatuvarlardır.
  • Brokoli: Güçlü bir sülforofan kaynağıdır, bu sayede vücut sitokin seviyelerini düşürür.
  • Avokado: İçerdiği E vitamini sayesinde enflamasyona karşı korurken, aynı zamanda anti-kanserojendir.
  • Yeşil çay: İçerdiği kateşinik bileşenlerden dolayı hücrelerin hasar görmesini engeller.
  • Zerdeçal ve zencefil: Mutfağımızda yer alan en güçlü antienflamatuvar besinlerdir.
  • Zeytinyağının kalp hastalığı, kanser ve diğer ciddi sağlık sorunları riskini azaltabilecek güçlü antienflamatuvar etkisi vardır.
  • Domates: Likopen içeriğiyle oksidatif hasarı azaltır.
  • Mantar: Yapısındaki betaglukan ile antimikrobiyal ve antiviraldir.
  • Ham kakao: NAD düzeylerini artırarak, mitokondri fonksiyonlarını geliştirir.
  • Pancar: İçerdiği betain sayesinde iyi bir antioksidan ve antienflamatuvardır.

Yaşadığınız her durum için bir (+) ekleyerek vücudunuzdaki enflamasyon şiddetini belirleyin.

  • Bir sağlık uzmanından destek alabileceğinizi lütfen hatırlayın.
  • Sık sık gribe yakalanıyor ve kolay enfekte oluyorum.
  • Sık tekrarlayan sinüzitim var.
  • Hepatit, cilt enfeksiyonları, aft, uçuk gibi kronik enfeksiyonlarım oluyor.
  • Gıda alerjilerim ve hassasiyetlerim var.
  • Yemekten sonra kendimi iyi hissetmiyorum (ağırlık, baş ağrısı, halsizlik).
  • Çalıştığım ortamda yeterince ışık, havalandırma yok veya kimyasal bir ortamda çalışıyorum.
  • Kalp krizi geçirdim veya kalp hastasıyım.
  • Diyabetim veya kiloluyum (Beden Kitle İndeksi 25’in üstünde).
  • Bronşitim veya astımım var.
  • Egzama, akne veya döküntülerim var.
  • Osteoartritim var.
  • Bir otoimmün hastalığım var (eklem iltihabı, hipotiroid vb.)
  • Kolit veya enflamatuvar bağırsak hastalığından muzdaribim.
  • Hassas bağırsak sendromundan (IBS) muzdaribim.
  • Nöritten (DEHB, mod ve davranış sorunlarından) muzdaribim.
  • Ailemde Parkinson veya Alzheimer hastası var.
  • Stresli bir hayatım var.
  • Haftada 3 günden fazla alkol alıyorum.
  • Haftada en az 3 gün yarımşar saat egzersiz yapmıyorum.
  • İş yerinde böcek ilacı, zehirli kimyasallar, yüksek ses, ağır metal ve/veya toksik patron ve iş arkadaşlarına maruz kalıyorum.

 
Kaynaklar:
(1) Atkinson RL. Viruses as an etiology of obesity. https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S002561961161392X
(2) Navas-Acien A et al. Arsenic exposure and prevalance of type 2 diabetes in US adults. https://jamanetwork.com/journals/jama/article-abstract/182413

Dyt. Bercis Güner: Dyt. Bercis Güner, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden 2012 yılında mezun oldu. 2013 yılından beri Amerikan Hastanesi’nde klinik diyetisyen olarak görev yapan Güner, 2020 yılında Integrative and Functional Nutrition Academy’de fonksiyonel ve bütüncül beslenme eğitimini tamamladı. Dyt. Bercis Güner, Amerikan Hastanesi’nde Fonksiyonel Tıp, Dahiliye ve Code Lotus birimlerinin sorumlu diyetisyeni olarak klinik-poliklinik hasta takibi yapmaya devam etmektedir.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale