X

Acının dili evrensel mi: Varoluşçuluk, arabesk ve rap nasıl bir araya geldi?

“İnsan acı çektiği, atıldığı ve fırlatıldığı dünyada özünü kendisi yaratır ve varoluş ‘öz’ den önce gelir.”
Jean Paul Sartre

70’li, 80’li yıllarda doğup çocukluğunu 90’lı yıllarda yaşamış olanların üzerinde arabesk kültürünün etkisi çok büyük. Bu yıllarda İstanbul’a olan göçlerin, kültürlerin birbiriyle karşılaşmasının, ayrı dünyaların keskinleşmesinin ve dünyadaki değişimlerin de etkisiyle arabesk müzik ve filmler kendine ait bir kültür oluşturmaya başladı. Protest, isyankar ve dertleri doğrudan dile getiren bir kültürdü bu. Yine aynı yıllarda Amerika’da başka bir alt kültürün sesi olan rap müzik de aslında aynı amaca hizmet ediyordu. İki müzik türü de sosyal adaletsizlik, anlamsızlık ve acının dile getirilme biçimiydi. Geçtiğimiz sene rap savaşları ile tekrar gündeme gelen Türk rap müziğinin bu kadar popüler olmasının sebebi de buydu belki de.

Sosyal uçurumun iyice büyüdüğü bu zamanlarda gittikçe amaçsızlaşan bir gençliğin, acısını dile getirmek için arabesk-rap gibi protest bir müziğe yönelmesi hiç de şaşırtıcı değil. Gerek arabesk, gerek rap müzik olsun, “Ne için yaşıyorum?” sorusunu kendisine ciddi ciddi soran bir gençliğin duygularını dile getiriyor. Bu noktada akla varoluşçuluk geliyor. Var-oluşunu sorgulayan kişi, ister istemez “Neden yaşıyorum?” noktasında buluyor kendini.

İnsan olmanın ne demek olduğunu sorgulayan varoluşçu terapi de varoluşçu felsefeye dayanıyor ve temel sorusu da bu işte. Varoluşçu düşünür ve yazar Albert Camus Sisyphos Söyleni kitabında “Yaşam benden büyük deyip intihar etmek ile bir şey uğruna yaşadım ve ölüyorum demenin arasında sessizce durup beklemek mümkün mü?” sorusunun cevabını arıyor. İçinde bu kadar acı ve sonunda ölüm olmasına rağmen insan yaşamaya nasıl devam eder? Ölüm gerçeğini anladıktan sonra nasıl durulabilir? Bu yaşama fırlatılıp atılmışlığını hissetmek ve özne olarak var olduğunu gösterebilmek için insan ne yapar?

Bunları sorgulayan varoluşçuluk her ne kadar batı kaynaklı olsa da bizde bu ihtiyaç arabesk kültürü şeklinde yerini buluyor. İşte arabesk, acıların eksik olmadığı ve eninde sonunda ölümün olduğu bu dünyada, düşüncede derinleşip orada sessizce durmak değil belki ama tabiri caizse “damardan ve ciğeri yanarak” yaşamına bir anlam bulmanın felsefesidir ülkemizde.

Arabesk ve rap müzik, varoluşçuluğun somutlaşmış ve dile gelmiş hali gibi. Kaçınılmaz olarak sürekli acılar sunan yaşamda bununla ne yapacağı tamamen kişiye kalmıştır. Burada yaşamına verdiği anlam kişinin baş etme şeklini belirliyor. Yaşamın anlamını sorgularken Adorno “Eğer hayatın anlamı olsaydı, onda anlam aranmazdı” derken, İbrahim Tatlıses “Ağlama demenin ne faydası var” diyor. “Çektiğim çileler kendime benim, tutup da birine vurmaz ki elim, çekilin üstüme varmayın benim, kötüysem, düşkünsem kime ne bundan” derken Müslüm Gürses sorunlarının farkında olduğunu ve bunları inkar etmediğini açıkça bildiriyor.

Bu sözler varoluşçu terapinin dünyada var olma kavramını akla getiriyor. Varoluşçu terapiye göre bireyler aslında ne olduklarının fakında oluyorlar. Ne isteyip istemediklerini içten içe biliyorlar ama son noktada aldıkları kararlara göre hayatları şekilleniyor. Bu şarkıda kötü günler geçirdiğinin farkında olduğunu söyleyen kişi bunun kimseyi ilgilendirmediğini de belirtiyor.

“Bir zamanlar ben de deli gibi sevdim, o bana dert, ben ona mutluluk verdim, yıllardır soruyorum bu soruyu kendime, Allah’ım bu dünyaya ben niye geldim?” dizelerinde hayatın anlamını bu defa Adnan Şenses sorguluyor. Bu dizeler “anlam ve anlamsızlık”, “varoluşsal boşluk” gibi varoluşçu terapinin temel kavramlarını akla getiriyor. Varoluşçuluğa göre bireyler herhangi bir anlamları olmadan dünyaya gelirler ve yaşamaları için bir anlamları yoktur. Kendi hayatları için anlamı bulacak olan yine kişinin kendisidir. Ne için yaşadığımız, ne için yaşayacağımız, bu dünyada neden var olduğumuz gibi sorulara verilen cevaplar yaşamın anlamını bulma noktasında yardımcı olur. Bu sorulara verilen yanıtlar yaşamaya değer bir şeylerin olduğunu fark ettirebilir. Amerikalı rap şarkıcısı Tupac’in “Beni sadece Tanrı yargılayabilir” şarkısında “Tanrım, söyle bana niçin yaşıyorum” sorgulaması da belki bu minvaldedir.

“Hayat umutsuzluğun öbür yanında başlar.”
Jean Paul Sartre

Dünyanın hızla değiştiği, sosyal medya ile her şeyin göz önünde olduğu günümüz dünyasında, hiçbir zaman sahip olamayacağını düşündüğü bir hayattan anında haberdar olan bir gençlik için, arabesk ve rap müzik, anlamsız olduğu fark edilen hayata karşı bir tavır alış şekli. Ne kadar isyankar sözleri olsa da, “Tanrım biraz umut ver bu karanlık dünyama” diyerek Bergen bir taraftan hala umudun olduğunu düşündürüyor. Bu noktada varoluşçu terapi kavramları ile arabesk ve rap müziğin oldukça yakın olduğunu görüyoruz.

Yaşamın içindeki tüm duyguları, hayal kırıklıklarını, öfkeyi, anlamsızlığı, adaletsizliği, sevmeyi, umudu ve anlamı doğrudan hissedenin dilinden ifade etmesi, protest ve isyankar olması arabesk ve rap müziğin yaygınlaşmasının en temel nedenleri olsa gerek. Sadece ülkemizde görebileceğimiz arabesk-rap melezinin sebebi de modern zamanın anlamsızlığı içinde büyük ekonomik ve sosyal değişimler nedeniyle oluşan boşlukta kaybolmadan “Ben de varım” deme ihtiyacından kaynaklanıyor olabilir. Belki de bu nedenle ırkçılık ve sosyal adaletsizliğe karşı tavrını dile getiren Tupac ile acıların kadını Bergen’i birleştiren, ikisinin şarkısında da kendi acısını yaşayabilen tek toplum biziz. Bakalım bu iki protest şarkıcı bir araya geldiğinde nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor:

Online danışmanlık ve sorularınız için bana ulaşmak isterseniz ayselkeskin2004@yahoo.com adresine eposta gönderebilirsiniz.

Kaynak:
Bilgin, O. Sarıcı, H. (2018). “Türk arabesk müziğinin varoluşçu terapinin temel kavramları açısından incelenmesi”. Journal of Research in Education and Teaching, Cilt: 7 Sayı: 3 ISSN: 2146-9199

İlginizi çekebilir: Söz büyüdür: Söylemleriniz hayatınızı nasıl şekillendirir?

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale