Acilen yapmayı bırakmamız gereken varsayımlar

Hayatımızın birçok alanında ya da etrafımızdaki insanlar hakkında zaman zaman hepimiz çeşitli varsayımlarda bulunabiliyoruz. ‘Onu aldıysa kesin çok zengin, böyle davrandığına göre çok üzgün, iyi davranmadığına göre kesin beni sevmiyor, beni eleştirdiğine göre bana sinir oluyor, onu çok sevseydi böyle yapmazdı’ gibi gibi… Olumlu veya olumsuz varsayımlarda bulunarak gerçekçi olmayan fikirlere kapılabiliyor, hatta başkalarını da o yönde sürükleyebiliyoruz.

‘Makyaj yapmadığına göre kesin çok hasta’, ‘Hiç gülmediğine göre bir derdi var’ ‘Çok mutlu görünüyor, hiç tasası yok…’ peki ama gerçekten öyle mi? Varsayımlarımız ne kadar doğru, gerçeğin ne kadarını yansıtıyor ya da bizi nasıl etkiliyor? Her koyun kendi bacağından asılır diyoruz ama günün sonunda buna pek de müsaade etmiyoruz ve istemsizce ya da farkındalıkla başkalarının hayatları, duyguları, düşünceleri, inançları, yaşayışları, acıları, mutlulukları hakkında fikir yürütüyoruz. Ama artık tüm bu varsayımlara bir dur demedin vakti geldi de geçiyor. Bu yazımızda acilen yapmayı bırakmamız gereken varsayımları bir araya getirdik, gelin, bırakalım herkes kendi dünyasında ‘kendisince’ yaşasın.

En mutlu insanlar her zaman en çok gülen insanlar değildir

İnsanların size verdiği kibar gülümsemelerin ve güler yüzlü selamlamaların ardında, kırılmışlıklar, yalnızlıklar, derin acılar olabilir… Keşke, bu varsayım doğru olsaydı; keşke gerçekten çok gülen insanlar çok mutlu olsalardı. Ancak, bir derin bir gülümsemenin ya da neşeli görünen bir kahkahanın ardında gerçekten ne olduğunu bilmemiz çok zor. Bir gülümse bazen gerçekten mutluluğun dışavurumuyken, bazen de derin bir acının maskesi olabilir. O nedenle başkalarının acısını her zaman göremesek de her zaman nazik davranmakta fayda var.

Sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz insanlar da bizi hayal kırıklığına uğratabilir

Keşke öyle olmasaydı ama ne yazık ki oluyor. Hepimiz hayatımızın bir döneminde en sevdiğimiz insanlar tarafından hayal kırıklığına uğratılmış olabiliriz. Çok sevdiğimiz, güvendiğimiz, ondan zarar gelmez dediğimiz kişiler de bizi üzebilirler. Yani, güvendiğimiz dağlara karlar yağabilir… Kimse mükemmel değildir; birini çok seviyor, çok değer veriyor olmamız onun kusurları olmayacağı, yanlış yapmayacağı anlamına gelmez. Bazen birine fazla güvenmek ya da çok sevmek, o kusurları görmezden gelmeyi kolaylaştırıyor olabilir ancak bir hatada, bir yanlışta hazırlıksız yakalanmamak ve sonradan çok daha fazla üzülmemek için çok sevdiğimiz insanlardan gelebilecek hayal kırıklıklarına karşı da hazırlıklı olmalıyız.

İlginizi çekebilir: Neden en çok ‘sevdiğimiz’ kişileri incitiriz?

Başkalarının işleri bizden farklı yapması yanlış yaptıkları anlamına gelmez

Herkes için en doğru yol, şüphesiz ki kendi bildiği yoldur. Ancak bu, diğer yolları etkisiz ve başarısız yapmaz. Hepimizin bir işi yaparken tercih ettiği metotlar, kullandığı araçlar farklı olabilir ve bu farklılığa rağmen başarılı işler ortaya çıkabilir. Farklılıklara şans vermek, başarı şansını artırabilir; üstelik bakış açınızı genişletmenize de yardımcı olabilir. Kısacası, birinin sizin yolunuzdan gitmemesi onun o yolda kaybolacağı anlamına gelmez. Bekleyin, anlayışlı olun ve fırsat verin; belki sizin yolunuzdan daha etkili bile olabilir.

İlginizi çekebilir: Karşımızdakini ‘düzeltmeye çalışmadan’ ona yardımcı olmak mümkün mü?

Aynı fikirde olmadığımız insanlar da hoşgörümüzü ve nezaketimizi hak eder

Aynı fikirde olmadığımız insanlara karşı gösterdiğimiz tutumun nasıl bir kişiliğe sahip olduğumuz hakkında ipuçları taşıdığını biliyor muydunuz? Hoşgörülü bir yapınız mı var yoksa kavgacı mı? Yapıcı eleştiriler yerine yıkıcı eleştiriler mi yapıyorsunuz yoksa ortak paydada buluşabilmek için iletişim becerilerinizi etkili bir şekilde kullanabiliyor musunuz? Hepsi, fikirlerinizin çatışmaya girdiği noktada kendini ele verebiliyor. Sizinle aynı fikirde olmayan insanları dışlamak, eleştirmek ya da yargılamak yerine anlayış göstererek güçlü bir iletişim kurmaya, çözüm bulmaya, sorunları çözmeye çalışabilirsiniz. Üstelik, bu şekilde kimseyi boş yere incitmediğinizden de emin olabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Eleştiri sanatı: Etkin ve yapıcı eleştirilerde bulunmanın altın kuralları

Birini tanımıyor olmamız onun güvenilir biri olmadığı anlamına gelmez

Bazı insanlar hayatlarında çok fazla duvar örer ve onlara erişebilecek köprüleri bulmak neredeyse imkansızdır… Onlardan biri olmak istemiyorsanız kendinizi açmanız, insanlara küçük şanslar vermeniz şart. Yavaş yavaş, küçük adımlarla zaman içinde güveninizi kazanabilecek insanları en baştan kaybetmemek için tanımadığınız insanların güvenilmez olduğuna kendinizi inandırmayın. Hatta biraz düşünecek olursanız tanıdığınız insanların da yeterince güvenilir olmadığına tanık olduğunuz bazı durumlar yaşamış olabilirsiniz; öyleyse güvenin birini tanıyıp tanımamakla pek de ilgisi olmadığına inanabilirsiniz.

Etrafımızdaki kaba insanlar özellikle bizi hedef almazlar

Etrafımızda olup biten birçok şeyi kişisel algılamamız çağımızın vebası olabilir. Ancak, üstümüze alındığımız söylemlerin, olayların, durumların, davranışların büyük bir çoğunluğu bizimle ilgili değil; tamamen karşımızdaki kişiyle ilgili. Birileri kaba davrandığında yara alıyoruz, bir eleştiri aldığımızda mükemmel olmadığımızı düşünerek kendimizden şüphe duyuyor ve kişisel algılıyoruz. Ancak tabii ki gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirdiğimizde, çoğu zaman hayatta yaşanan, başımıza gelen, deneyimlediğimiz çoğu şeyin merkezinde olmadığımızı da çok iyi biliyoruz. Komşunuz size günaydın demediyse, yöneticiniz o gün sinirli bir şekilde konuştuysa, yolda yürürken biri omzunuza çarptıysa sebebi siz değilsiniz. Başkalarının size nasıl davrandığı onların sorunu, nasıl tepki verdiğinizse sizin.

İlginizi çekebilir: Etrafınızda olanları kişisel algılamamak için kendinize hatırlatmanız gereken 10 şey

Mutsuz ya da başarısız olmamızın nedeni diğer insanlar değildir

İnsanların bize söylediği, yaptığı, hissettirdiği her şeyi kontrol edemeyebiliriz, ancak tüm bunlardan etkilenmemeyi seçebiliriz. Başkalarının sözlerinin sizin modunuzu düşürmesine izin vermeyin; mutluluğunuzu, başarılarınızı diğer insanlara bağlamayın; yoksa beklentileriniz gerçekleşmediğinde onları suçlamaya başlayabilirsiniz. Diğer insanlar sizin mutsuzluğunuzun ya da başarısızlıklarınızın sebebi olamaz; olmamalı da. Kendi mutluluğunuzu ancak kendiniz yaratabilirsiniz. Hayatınızın sorumluluğunu alın ve ne olursa olsun sebebini başkalarına bağlamayın.

İlginizi çekebilir: Başkalarının söylediklerini ne zaman dinlemeli, dinlememeliyiz?

Tüm bu bahsettiklerimizi göz önünde bulundurduğumuzda varsayımlar, günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçası gibi görünüyor olabilir. Ancak, biraz farkındalık ile doğru olduğuna inandığımız şeylerin çoğu zaman gerçeklikten uzak olabileceğini fark edebilir, bakış açımızı değiştirerek öznel yargılarımızdan biraz olsun uzaklaşabiliriz. Böylelikle önyargılarımızı bir kenara bırakıp olup biten her şeyi daha derinlemesine ele alabiliriz.

Kaynak: marcandangel

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!