X

Acıları ve zorlukları olumlu kazanımlara dönüştürmenin 12 yolu

Hayat yolunda karşılaşılan zorlukların ve yaşanan acıların sonunda elde edilecek birçok olumlu kazanım vardır. Derecesi ne olursa olsun, her zorluk muhakkak aşılabilir ve hayat kaldığı yerden yeni deneyimlerle devam edecektir.

Bir şeyleri geride bırakmanın getirdiği boşluktan kaynaklanan bir acı var; mezun olmak, bir sonraki adımı atmak, tanıdık ve güvenli bir durumdan çıkıp bilinmeyenin heyecanına doğru ilerlemek. Hayatın bütün büyük planlarınızı ve beklentilerinizi alaşağı ettiğinde hissedilen koskoca ve her tarafınızı saran bir acı var. Ya da, bir hata yapmanın keskin sızısı ve olacağınızı düşlediğiniz kadar mutlu olmadığınızda hissettiğiniz, başarının o daha belirsiz acısı var. İhanete uğramanın verdiği, kötücül ve sırtınızdan bıçaklayan acı; harcadığınız zamana değen, sevginizi verdiğiniz ve onlar büyüyüp öğrenirken hayatlarında olmaktan keyif aldığınız insanlar bulmanın verdiği küçük ve tatlı kederler; empatinin kafanıza takmadığınız değişmeyen hüznü var, bu sayede acı çeken bir arkadaşınızın ya da sevgilinizin yanında olup, problemleriyle yüzleşmelerine yardımcı oluyorsunuz.

Bir de en güzel gününüzde, büyük bir başarının, mutluluğun ya da kahkahanın olduğu mükemmel bir anı yaşarken, bunun sonsuza kadar sürmeyeceğini ama yine de hayatınızın sonuna kadar sizinle yaşayacağını hissettiğinizde, bütün vücudunuzda hissettiğiniz o incelikli ve karıncalanma hissi yaratan acı var. Herkes acı çeker. Kötü bir deneyim yaşadığımızda, genelde kötü bir gün geçirdiğimizi söyleriz, çünkü yaşadığımız şeyle ilgili çok önemli bir şeyi unuturuz: Acı, yaşayanlar yani bu hayatta hala zamanı dolmamış olanlar içindir. Sadece ölüler acı hissetmez, zamanları zaten dolmuştur.

Yazar Jade Small’un listelediği acılarınızı, bilgeliğe ve daha güçlü olmaya dönüştürmenize yardımcı olacak önerileri, Uplifers olarak size sunuyoruz.

1. Acılarınızı kabullenin, ancak bu sayede onları iyileştirebilirsiniz.

Duygusal olarak çektiğiniz acılar, fiziksel olana göre, en azından dışarıdan bakıldığında daha az belirgindir. Ancak çok daha yaygındır ve kırılan kemiklere nazaran dayanması daha zordur. Çok sık yapıldığı gibi duygusal acıları gizlemek, yükünüzü daha da artırır. Bunu kendinize yapmayın. Elbette bacağım ağrıyor demek, kalbim kırıldı demekten daha kolaydır. Ancak bu, kalbinizin bacağınızdan daha az ilgiye ihtiyacı olduğu anlamına gelmez. Aslında, gerçek olan tam tersidir.

2. Artık alıştığınız gibi olmayan şeylerin gitmesine izin verin.

Eskiden sahip olduğunuz şeylerin artık sizin olmadığını fark ettiğinizde ve “benim” dediğiniz şeylere bağlanmaktan vazgeçmeye niyetlendiğinizde, kendinizi birdenbire özgür hissedersiniz. Elde tutmaya çalışmanın bir gereği yok. Yine de, hayattaki en zor zamanlar, bir şeylerin gitmesine izin verdiğimiz zamanlardır; bu sahip olduklarınız, takıntılarınız, öfkeniz, sevginiz ya da kaybınız olabilir. Değişim hiçbir zaman kolay değildir. Bir şeye tutunmak için savaş verdiğiniz gibi, onu bırakmak için de savaş verirsiniz. Ancak hayatta ilerlemenin en sağlıklı yolu, bir şeyin gitmesine izin vermektir. Geçmişten gelen zararlı bağlılıkları ve düşünceleri ortadan kaldırır. Geçmişten gelen acıyı arkanızda bırakıp ilerlemek için, bir zamanlar size çok şey ifade eden ne varsa, onlardan duygusal olarak kurtulmanız gerekir. Daha önce de söylediğimiz gibi, bunun için çok uğraşmak gerek, ancak harcadığınız çabaya değeceğini göreceksiniz.

3. Sorunlarınızla olan duygusal bağınızı kopartın.

Siz, yaşayan bir insan olarak, bütün problemlerinizin toplamından çok daha karmaşık, canlı bir varlıksınız. Bu da, onlardan çok daha güçlü olduğunuz anlamına gelir. Sorunlarınızı ve onlarla ilgili hissettiklerinizi değiştirebilme yetisine sahipsiniz.

4. Yaşadığınız her zorluğu, eğitici bir ödev gibi görün.

Kendinize şunu sorun: Bu durum bana neyi öğretmeye çalışıyor? Hayatınızdaki her durumun, size vereceği bir ders vardır; daha güçlü olmak, daha açık bir iletişim kurmak, içgüdülerinize güvenmek, sevginizi ifade etmek, bağışlamak, boş vereceğiniz zamanı bilmek, yeni bir şey denemek, yeni bir şey öğrenmek ve asla geriye bakmamak.

5. Kendinize daha olumlu sorular sorun.

Eğer olumsuz sorular sorarsanız, olumsuz cevaplar alırsınız. “Neden ben?”, “Neden ben değil?” ve “Ya şöyle olsaydı?” gibi sorulara verilebilecek olumlu cevaplar yoktur. Kendinize yönelttiğiniz bu moral bozucu soruları başkalarının size sormasına izin verir miydiniz? Pek sanmıyoruz. O yüzden buna bir son verin ve sizi olumlu yönlere itecek sorulara geçin. Mesela, “Bunu arkamda bırakmak için şu anda ne yapabilirim?”le başlayabilirsiniz.

6. Hayatınızın iyi giden ve gitmeyen kısımlarını fark ettikçe, küçük düzenlemeler yapın.

Hayatınızın büyük bir bölümü, yaptığınız seçimlerin bir sonucudur. Eğer hayatınızda memnun olmadığınız bir durum varsa, değişiklik yapıp daha iyi kararlar vermenin zamanı gelmiştir. Bu değişim kolay olmasa da, imkânsız değildir. Sürekli aynı yerde çakılı kalmamıza neden olan alışkanlıklar, gün be gün oluşur. Bu alışkanlıklardan kurtulmak için de aynı yolu izlemek gerekir. Şu anda gerçekleştirebileceğiniz küçük değişikliklere odaklanın, yapamayacağınız büyük işlere değil. Bu günlük küçük değişimler, sonunda büyük sonuçları oluşturacaktır.

7. Yürümeye devam edin.

Winston Churchill’in bir sözü var: “Eğer cehennem gibi bir dönemden geçiyorsanız, ilerlemeye devam edin.” Başka bir deyişle, asla ama asla vazgeçmeyin. Hayatınızda engeller olmasının bir sebebi var. Amaçları sizi oyunun dışında tutmak değil, bir şeyleri ne kadar fazla istediğinizi göstermeniz için size bir şans vermektir. Çünkü o engeller, sizin kadar azimli olmayan diğer insanları engellemek için vardır.

8. Sakin olun ve pozitif olana odaklanın.

Realist insanlar, gerçeği bir beton gibi görürler; iyimserler ise çamur olarak. İyimser olun ve çamura istediğiniz gibi şekil verin. Öğrendiklerinizi düşünün ve yeni bir şeyler inşa edin. Diğer bir deyişle, günün sunduğu fırsatların içindeki zorlukları değil, günün getirdiği zorlukların içindeki fırsatları görün. Bugünün, hayatta bir kere edebileceğiniz bir şans olduğunu aklınıza kazıyın ve unutmayın, her zaman kutlayacağınız bir şeyler vardır. Küçük zaferleri kutlayabilecek kadar yavaşlayıp soluklanmak bir ivme yaratır ve önünüze bakıp devam edebilmeniz için gereken telkini sağlar.

9. İçinizdeki umudu bilinçli bir şekilde besleyin.

Tibet’te şöyle bir deyiş vardır: Trajedi, güçlü olmanın kaynağı olarak görülmelidir. Ne çeşit bir zorluk yaşarsanız yaşayın ya da ne kadar acı verici bir deneyim olursa olsun, eğer umudunuzu kaybederseniz, asıl trajediniz bu olur. Bir kayıp, kaygı, hastalık ya da altüst olan bir hayal; ne kadar derinden yaralandığınız önemli değil, kendinize bir iyilik yapın ve gün içinde en azından bir kere durup, ellerinizi kalbinizin üzerine koyun ve sesli bir şekilde “Umut burada yaşıyor” deyin.

10. Kendinize, yalnız olmadığınızı hatırlatın.

Bir arkadaşınız adına kaygılandığınız için uykularınızın kaçması, biri sizi yarı yolda bıraktıktan sonra ayağa kalkmakta yaşadığınız zorluk, biri yanınızda kalacak kadar sizi sevmediğinde kendinizi eksik hissetmeniz ya da başaramayacağınız korkusuyla yeni bir şeyler denemekten çekinmeniz… Bunların hiç biri sizde bir sorun olduğunu ya da aklınızı kaçırdığınızı göstermez. İnsan olduğunuzu, kendinize gelmek için zamana ihtiyacınız olduğunu gösterir. Yalnız değilsiniz. İçinde bulunduğunuz durumla ilgili ne kadar utanç duyduğunuz ya da kendinizi ne kadar zavallı hissettiğinizin bir önemi yok; dışarıda aynı şeyleri hisseden bir sürü insan var. Eğer “yapayalnızım” diyorsanız, bu, zihninizin sizi bir yalana inandırmaya çalıştığının göstergesidir.

11. Diğer insanların sizinle ilgili düşüncelerine daha az önem verin.

Şöyle bir gerçek var ki, insanların size söyledikleri ya da yaptıkları, sizden çok onlarla ilgili ipucu verir. İnsanların size verdiği tepkiler, kendi bakış açılarının, yaralarının ve deneyimlerinin bir yansımasıdır. Eğer biri sizin harika ya da berbat biri olduğunuzu düşünüyorsa, bu daha çok onun kendisiyle ilgilidir. Burada önerilen şey, kimsenin fikirlerini önemsemeyen narsisistlere dönüşmemiz değil tabii ki. Fakat hayatlarımızdaki hayal kırıklığı, üzüntü ve incinmelerin büyük bir kısmı, her şeyi kişisel almamızdan kaynaklanıyor. Çoğu durumda, diğer insanların bizle ilgili olumlu ya da olumsuz düşüncelerini önemsemek yerine, kılavuz olarak kendi içgüdülerimiz ve bilgeliğimizi kullanmak çok daha üretici ve sağlıklı bir yöntemdir.

12. Kendinizin yeni ve daha güçlü olan versiyonunu benimseyin.

Eskiden olduğunuz gibi değilsiniz ve bunda yanlış olan bir şey yok. Yaralandınız, bugün olduğunuz kişi olmanızı sağlayan bir çok iniş çıkış yaşadınız. Yıllar içinde, bakış açınızı değiştiren, size bir şeyler öğreten ve sizi ruhsal olarak olgunlaşamaya iten bir çok şey yaşandı. Zaman geçtiği sürece, kimse aynı kalamaz, fakat bazı insanlar size değiştiğinizi söylemekte ısrar edeceklerdir. Onlara şu cevabı verebilirsiniz: “Tabii ki değiştim, hayat böyle bir şey. Hala aynı insanım, sadece eskisinden biraz daha güçlüyüm.”

Unutmayın; dayanıklılık, rahatlığın değil, rahat bölgenizi esnetip, eskiden halledemeyeceğinizi düşündüğünüz her şeyin üstesinden gelmenizin sonucudur. Hayatınızın en acı verici anındayken, aslında en büyük olumlu değişimlere de açıksınız demektir. Sonuç olarak en güçlü insanlar, acıyı hissedip onu kabullenen, ondan ders alan ve onunla mücadele edenlerdir. Aldıkları yaraları, bilgeliğe ve dayanıklılığa dönüştürürler.

Kaynak

The Open Mind

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale