Pek çok insan açık ofislerin, daha fazla iş birliğine dayalı ve daha eşitlikçi bir profesyonel alan yarattığını öne sürse de bir grup insan da bu tip ofislerin gürültülü ve dikkat dağıtıcı yerler olduğunu, hiçbir şekilde mahremiyet sağlamadığını düşünüyor. 2017 yılında yapılan bir çalışma ise bu ofislerde başka bir sorunun daha var olduğunu gösteriyor: Gizli cinsiyetçilik.
Anglia Ruskin Üniversitesi’nden Alison Hirst ile Bedfordshire Üniversitesi’nden Christina Schwabendland, Birleşik Krallık’ta üç yıllık bir sürede bir yerel yönetimin 1100 çalışanını geleneksel ofislerden büyük açık ofislere taşıması sürecini inceledi (Doing gender in the ‘new office’, Gender, Work & Organization). Yeni ofiste tipik bir açık ofis planının tüm özellikleri mevcuttu: Her yerde camlar, herkese aynı masa, ortak çalışma alanları vardı. Ofis, hiyerarşileri yıkacak ve çalışanları birbirleriyle kaynaşmaya teşvik edecek şekilde tasarlanmıştı.
Hirst, çalışanların yeni ofis düzenine nasıl uyum sağladığını anlamak için üç yıl boyunca 27 kadın ve 13 erkekle bir-iki saatten oluşan mülakatlar yaptı. Mülakatların haricinde sık sık ofisi ziyaret ederek gözlemde bulundu. Araştırmacıların ulaştığı sonuç ise şaşırtıcıydı: Pek çok kadın sürekli izlendiğinin ve dış görünüşlerinin sürekli değerlendirildiğinin farkındaydı. Pek çok kadın, “İzlenmediğiniz hiçbir yer yok” diyordu. Hirst’in mülakat yaptığı erkekler ise ne benzer hisleri paylaşıyordu ne de tavırlarını değiştirmişlerdi.
Açık ofisler çıplaklar kampına benziyor
Yeni ofisin mimarı her tarafı görülen bir ofiste ilk başta insanların rahatsız olabileceklerini kabul etse de zamanla alışacaklarını düşünüyor: “Bence çıplaklar kampı gibi. İlk başta herkes sana bakıyor diye biraz endişelenirsin; ama sonra düşünüp devam edersin, herkes çıplaktır ve kimse kimseye bakmıyordur.” Oysa ki çıplaklar kamplarında yapılan sosyolojik araştırmaların gösterdiği üzere insanlar çıplaklar kampında birbirine bakmaya devam ediyor. Bilhassa gruplar halinde erkekler kadınlara takıntılı bir biçimde bakıyor. Bu tarz ofislerde de kadınlar sürekli izleniyor, dış görünüşlerine göre yargılanıyor. Hatta araştırmaya katılan kadınlardan biri, ekibindeki erkeklerin, iş görüşmesine gelen genç kadınlara çekiciliklerine göre “puan verdiklerini” anlatmış.
Erkeklerin bakışlarının farkında olan bazı kadınlar farklı bir şekilde giyinmeye başlamış. Ofis hiyerarşisindeki yerlerini belirten herhangi bir mimari düzen olmadığı için insanlara hiyerarşideki konumlarını bildirmek amacıyla kıyafetlerine dikkat etmeye başlamışlar. Örneğin araştırmaya katılan kadınlardan biri yönetimde olduğunu göstermek için hırka yerine ceket giymeye başlamış. Diğer kadınlar da daha fazla makyaj yapmaya, daha süslü giyinmeye başlamışlar.
Kadınların deneyimleri
Co.Design editörü Katharine Schwab araştırmayı internet sitesinde yayınladıktan sonra açık ofis çalışanı okurlardan benzer deneyimler yaşadıysalar paylaşmalarını istedi. Sonuç şaşırtıcıydı: Gelen pek çok mailde kadınların çoğu benzer deneyimleri yaşıyordu.
Açık ofisler kadınları cinsel tacize daha fazla açık hale getiriyor
Açık ofiste çalışan bir kadın, Shwab’e yazdığı cevapta, sürekli seyredildiğini, patronu tarafından takip edildiğini, çalışan erkeklerden biri tarafından sürekli gözlendiğini anlatıyor.
Bir başka kadın ise sürekli olarak onu gözetleyen bir erkek çalışanla karşılaşmamak için kendine alternatif yollar bulmak zorunda kaldığını anlatıyor: “Bu tarz şeyleri pasif cinsiyetçilik ya da ‘kuşatıcı cinsiyetçilik’ olarak adlandırmaya başladım çünkü davranışları aleni söz ya da eylemleri içermediği için açıkça saldırgan değil ama kadınların kendilerini güvende hissetmelerine, desteklendiklerini hissetmelerine engel olan yıkıcı bir ortam yaratabiliyor. Bu durum kadınları hızlıca bir profesyonelden cinsel objeye dönüştürüyor.”
Daha önce erkeklerin yoğun olduğu ortamlarda bulunan bir başka kadın ise açık ofislerde çalışan pek çok kadının, dikkat çekmemek için koridora yakın yerlerde değil duvara yakın yerlerde oturduğunu anlatıyor.
Tüm kadınlar hemfikir değil
Öte yandan açık ofise herkes tamamen karşı değil. Hirst’in araştırmasına katılan kadınlar arasında da Schwab’a deneyimlerini aktaran kadınlar arasında da açık ofislerin oldukça verimli olduğunu düşünen kadınlar da mevcut. Açık ofislerde çalışan bazı kadın yöneticiler, bu türden tacizlere ya da sürekli gözetlenmeye maruz kalmadıklarını söylüyor; çalıştıkları ortamın daha iyi olduğunu, iletişime daha açık olduğunu ve verimliliği artırdığını bildiriyorlar. Örneğin MyCorporation.com’un CEO’su Deborah Sweeney bu düzeni çok sevdiğini söylüyor: “Yıllar geçtikçe taşındığımız binaları açık ofis düzeni seçeneklerine göre seçmeye başladık. Açık ofis akvaryumda gibi olmaktan ziyade serbest bir ortamda olmak gibi.”
Diamond Associates liderlik danışmanlığının başkanı ve kurucusu ArLyne Diamond da açık ofisin avantajlarının dezavantajlarından daha fazla olduğunu düşünüyor: “Küçük odalarda çalıştığımızda bir mahremiyet illüzyonuna sahip oluruz, gerçek bir mahremiyete değil.” Ayrıca iş yerinde kadınlarla erkekler birlikte olduğu müddetçe “bir cinsin karşı cinse bakma eğiliminin var olacağını” ekliyor: “Çoğu insan saygılıdır (ama) her zaman insanları rahatsız eden bir pislik bulunur. İK’nın önemi burada başlıyor.”
Schwab’a deneyimlerini anlatan bir kadın okur aslında durumu özetliyor gibi: “Bir yanda açık ofis düzeni ferahlık ve iş birliği anlamına gelebilse de baskıcı, kontrolcü de olabiliyor ve yönetimin kendi ekibine güvenmediğine işaret ediyor.”
Kaynaklar
fastcodesign.com
Society for Human Ressources Management
The Washington Post