X

Aç ve susuz kaç gün yaşanır?

İnsanlar tüm diğer canlılar gibi hayatta kalmak için gıdaya ve suya ihtiyaç duyarlar. Normalde insan bedeni gıdaların yoksunluğunu hayati derecede hissetmeden üç hafta kadar hayatta kalabilir. Ancak bedenin %60’ının sudan oluşmasından dolayı hiç sıvı almadan sadece üç ila dört gün kadar dayanabiliriz.

Fakat bunlar temel olarak ortalama değerlerdir. Çok daha uzun süreler gıda ve suya erişimi olmadan hayatta kalmayı başarmış olanlar da vardır. Kişinin kalori ve sıvılara erişimi olmadan ne kadar hayatta kalacağını pek çok faktör belirler ve bunlar arasında kişinin sağlık durumu ve çevresel koşullar da vardır. Örneğin, çölde güneş altında susuz kalmak ile çok daha serin bir ormanda susuz kalmak arasında ciddi farklar olacaktır. Fakat akılda tutması kolay olduğu için 3 kuralı denilen bir kural bulunmaktadır: Beden 3 dakika oksijensiz, 3 gün susuz ve 3 hafta da yemeksiz hayatta kalabilir.

Susuz kaç gün yaşanır?

Sıvı alımı hayatta kalmak için en temel konulardan bir tanesidir. Bedende açlık durumunda kullanılabilecek yağ ve kas depoları olsa da, su depoları çok daha az miktardadır. Bedenlerimiz temel olarak sudan oluşur ancak terlerken, idrarımızı yaparken ve hatta nefes verirken bile bu suyun birazını kaybederiz. Bu nedenle suyun devamlı olarak yenilenmesi gerekir.

Kişinin her gün ne kadar suya ihtiyaç duyacağı fiziksel aktivite düzeyine, yaşına, beden sıcaklığına, çevreye ve nem düzeyine göre değişim gösterir. Nefes ve terleme ile kaybedilen su miktarı normal koşullar altında 24 saat içerisinde 0.3-1 litre arasında değişim gösterir. Ancak çölde yürümek gibi ekstrem koşullar altında saatte 1.5 litre su terle kaybedilebilir.

Yetişkinler her gün idrar vasıtasıyla 1.5 litre kadar sıvı kaybederler. Yani her şeyi topladığımızda günde 2.5 litre kadar su kaybederiz. Dolayısıyla kaybedilen bu su miktarını gıdalar ve sıvılar ile tekrar almamız gerekir. Ancak bütün gün su içmek zorunda da değilsiniz. Çünkü herkesin günlük su ihtiyacı değişir ve beden neredeyse daima açlık ve susuzluğa dair fark edilmemesi olanaksız işaretler verir. Eğer susuz hissediyorsanız, muhtemelen susuz kalmışsınızdır.

Susuz kalınca ne olur?

Peki bu hassas denge bir anda bozulursa ne olur? Sıvı alımı olmaksızın bir kaç gün içerisinde böbrekler işlevlerini kaybederler ve çökebilirler. Fiziksel aktivite, sıcaklık ve nemden dolayı ne kadar sıvı kaybedildiğine bağlı olarak beden 3-7 gün susuz kalabilir. Ancak çocuklar ve bebekler çok daha kısa süre hayatta kalabilirler.

Ancak beden ağırlığının %10’undan fazlasının kaybına sebep olan susuzluk vakaları tıbbi acil durum olarak görülürler. Su kaybının en tehlikeli yanlarından bir tanesi, kan hacminin azalmasına sebep olabilmesidir. Bedende daha az kan dolaşımı sebebiyle tansiyon da ölümcül olabilecek düzeylere düşebilir.

Aç kaç gün yaşanır?

Kişinin herhangi bir gıda olmadan hayatta kalma süresi susuz kalma süresine göre çok daha fazla değişkenlik gösterir. Şimdiye kadar kaydedilen en uzun açlık süresi 74 gün olarak belirlenmiştir. Aç kalma süresine dair kontrollü deneylerin imkansız olması nedeniyle bu konuda elde edilen verilerin büyük kısmı ölüm orucu vakalarından elde edilmektedir. Dolayısıyla tam olarak bilimsel sonuçlar almak neredeyse imkansız denilebilir.

Fakat temel olarak insanların yemeksiz hayatta kalma sürelerinin susuz kalma sürelerinden çok daha uzun olduğunu kesinlikle biliyoruz. Beden biyolojik işlevler için gerekli olan enerjiyi hücrelere sağlamak için gıdalardaki besin ve kalorilerden faydalanır. Ancak yemeksiz kaldığında, depolarını kullanmaya başlar.

Aç kaldığımızda bedene ne olur?

Bedenimiz ilk olarak karaciğer ve kaslardaki glikojeni şekere ve amino asitlere dönüştürmeye başlar. Glikojen bittiği zaman enerji için yağ depolarını yakmaya başlar. Aç kalmak bu nedenle kilo verme konusunda çok etkilidir. Ancak beden enerji için proteinlere başvurmak zorunda kaldığında tehlike sinyalleri çalmaya başlamıştır. Çünkü bu durum ciddi bir kas kaybına yol açar ve buna kalp kasları da dahildir. Çok fazla aç kalmak zaman içerisinde kilo verme için de zararlı hale gelir. Her gün 800-1000 kalorinin altında tüketiyorsanız metabolizma yavaşlayabilir ve daha az kalori yaktığı için kilo vermek daha zor olabilir.

Aç kalma sürecinde kalp ritmi ve tansiyon düşer çünkü kalbin pompalayacak yeteri kadar kanı yoktur. Eğer bu noktada gıda tüketilmezse, kalp krizi kaçınılmaz hale gelir. Aç kalmak mide bağırsak sistemini de etkiler ve şişkinlik, mide ağrısı, kusma, bulantı ve bakteri enfeksiyonlarına sebep olur. Enerjisiz kalan merkezi sinir sistemi de etkilenir. Beyin kişinin toplam enerji harcamasının %20’sini tüketir ancak işlemler için yeterince enerji kalmadığında konsantrasyon ve uyku problemleri ortaya çıkar.

Sonuç olarak kişinin gıda ve sıvılar olmadan tam olarak ne kadar hayatta kalacağı belli değildir ancak temel olarak gıdalar olmadan glikojen, yağlar ve kaslar sayesinde bir kaç hafta dayanabilir. Susuz kalma süreci ise çok daha kısadır. Genelde sıvı alımı olmadan üç gün kadar bir hayatta kalma süresi beklenir.

İlginizi çekebilir: Herkesin öğrenmesi gereken temel hayatta kalma becerileri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale