Aç değilken neden yemek yeriz: Duygusal yeme atakları ve nedenleri
Duygusal yeme atakları, daha fazla konuşur olduğumuz beslenme problemlerinin başlarında yer almaya başladı. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu “emotional yemek yeme” olarak bilinen bu yeme davranışı genelde fizyolojik açlık olmadan elinin altında olan ve özellikle de yüksek kalorili besin tüketme eğilimi olarak karşımıza çıkıyor. Uzun süreli ve kontrolsüzce yapılan bu eğilim genelde fazla kalori alımına bağlı olarak kilo problemine ve başarısız bir zayıflama denemesi ile kişileri kısır döngüye sokuyor. Peki nedir bu durumun tetikleyicileri?
1. Stres ve kaygı
Uzun süreli stres ve beraberinde kaygılı ruh hali; “Savaş! ya da Kaç!” diyen hormon olan kortizolün vücudunuzu doldurmasına neden olur. Stresle karşılaşma sonrası, vücudunuza yakıt doldurmak için, kortizol “daha fazla enerji için daha fazla ye!” diyerek kilo almanızı sağlar. Genel eğilim şekerli yiyecek ve içecek tüketimi şeklinde olur.
2. Yorgunluk
Eğer yeterince dinlenemezseniz, kaliteli uykunuzu alamazsanız ghrelin hormonu (yeme isteği veren hormon) artışa geçer, leptin (açlığı ve yemek arzusunu azaltan bir hormon) ise düşer. Bu iki hormon açlık hissiyatını yönetirler. Sonuç olarak vücudunuzun besine ihtiyacı olmasa bile aç hissedersiniz. Bu durumda genellikle, hamburger gibi, fast food tarzı junk foodlara yönelinilir.
3. Sinirlenmek
Sinirlenildiğinde vücudumuz ekstra enerjiye ihtiyaç duyar, yemek yeme ise bu gibi durumlarda bir kaçış noktası olur. Sinirlilik hali ile gelen yeme isteği sizi sadece oyalamakla kalmayıp, aynı zamanda sinirlendiren şeylerden de uzaklaştırır. Vücut özelikle hızlı ve çabuk tüketilen çikolata, cips, tuzlu kuruyemiş gibi atıştırmalıklara yönelir.
4. Alkol
Alkol, ne zaman ve ne kadar yiyeceğiniz konusunda doğru karar vermenizi olumsuz yönde etkiler. Ayrıca yağ ve şeker içeriği yüksek sağlıksız yiyecekleri tercih etme olasılığınızı artırır. Çalışmalar, fazla alkol tüketiminin, beyninizin otokontrol mekanizmasını bozarak, sağlıksız atıştırmaya yönelmenize neden olduğunu göstermiştir.
5. Yiyecek resimleri
Otokontrolünüzü sağlamak adına yapmanız gereken en basit yöntem, atıştırma istediğinizi arttıran görsellerden kendinizi uzak tutmanız olacaktır. Araştırmalar, içinde yiyecek bulunan reklamların, bilinçaltınızda elinize geçen her gıdayı sorgulamadan tüketme algısını oluşturduklarını göstermiştir. Çabucak ulaşabildiğiniz her atıştırmalığı yemeden önce gerçekten sağlığınız için faydalı olup olmadığını sorgulayınız.
6. Toplum baskısı
Duygusal yeme bozukluğu sadece kötü hissettiğinizde ortaya çıkmaz. Sosyal bir etkinlikte, aç olmasanız bile, bulunduğunuz ortamda servis edilen yiyecek ve içeceklere karşı koyamayabilirsiniz. Bu durumu yönetebilmenin en iyi yolu sosyal etkinliklerinize çok aç gitmeyerek, önünüze gelen yiyecekleri mümkün olduğuna çok çiğneyerek yavaş tüketim ile büyük porsiyonlardan kaçınabilmek olmalıdır.
Aç olmadığınız halde yemek yeme, kilo almanıza ve kan şekeri dengesizliği gibi çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu sağlıksız döngü, ancak sizi bu döngüye sokan ipuçlarını bulmanız ve bu davranışınıza karşı koyabilmenizle kırılabilir. Gerçek açlık yavaş gelir ve ertelemek kolay olabilir. Fizyolojik olarak acıktığınızda sağlıklı yemek tercihini seçme olasılığınız daha yüksektir. Düşünmeden yemek yeme ise, hızlı verilen bir kararla sadece içgüdüsel yeme eğiliminizi destekler ve sizi yanlış tercihlere yöneltebilir. Unutulmamalıdır ki hızlı verilen kararlar, aşırı yeme ve daha sonra da suçlu hissetme olasılığınızı artırır.
Egzersiz veya meditasyon gibi duygularınızı yönetebilmenizde size destek olacak aktiviteler bulun. Daha dikkatli yemek yemeye odaklanın ve sizi bu konuda destekleyecek kişiler ile aktivitelerinizi gerçekleştirin. Abur cuburları evinizden ve hayatınızdan çıkartın.
Hissederek, farkında olarak yerseniz sağlıklı kalmanız, kilonuzu yönetmeniz kolaylaşır, daha mutlu bir hayatın kapılarını aralarsınız.
İlginizi çekebilir: A’dan Z’ye kombucha: Nedir, nasıl tüketmeli, kimler kullanmalı?