8 Mart’ta bedenimizi sevmeyi de kutlayalım!
Her sene 8 Mart’ta, dünyanın her yerindeki kadınlar bir araya geliyor. Başarılarımızı kutluyor, hala devam eden eşitsizlikleri konuşuyor ve birbirimize güç veriyoruz. Ben de bu özel günde, size beslenme ve beden pozitifliğinden bahsetmek istiyorum.
Biliyorum, bedenimizle ilişkimiz hep kolay olmuyor. Toplumun dayattığı güzellik standartları, aile ve arkadaşlardan gelen yorumlar, kendi iç eleştirilerimiz… Hepsi bir araya gelip bedenimizi sevmeyi zorlaştırıyor. Ama unutmayın: Bedenimiz sadece dış görünüşünden ibaret değil. Bizi taşıyan, bize nefes aldıran, bize hayat veren bir araç. Her bedenin kendine özgü bir güzelliği var ve her kadın bedenini sevmeyi ve saygı duymayı hak ediyor.
Beden pozitifliği nedir?
Beden pozitifliği, bedenimizin kusurlarını görmezden gelmek değil, onları kabul etmeyi ve sevmeyi savunur. Her bedenin farklı olduğunu ve her bedenin güzel olduğunu vurgular. Bu bakış açısıyla, bedenimiz sadece dış görünüşünden ibaret değildir, aynı zamanda bize hayat veren, bizi taşıyan ve bize nefes aldıran bir araçtır.
Bedenimi sevmeyi öğrenmek
Bedeni sevmeyi öğrenmek bir süreçtir ve sabır gerektirir. Bu yolculukta bedenimizle ilgili dikkat etmeye başlayabileceğimiz birkaç şey var:
- Bedenimize sevgiyle yaklaşmak: Kendimize nazik sözler söylemek, nazik sözler söylemek çok zorlayıcı ise kendimizi acımasızca eleştirme cümlelerimizi azaltmak, ona iyi bakmak ve ihtiyaçlarını karşılamak.
- Bedenimizi dinlemek: Ne istediğini bize söylüyor! Açlık ve doygunluk sinyallerini dikkate almak.
- Bedenimizin bize neler yapabildiğini takdir etmek: Bizi taşıyor, bize nefes aldırıyor ve bize hayat veriyor.
- Kendini başkalarıyla karşılaştırmamak: Her beden farklıdır. Bu cümleyi sıklıkla tekrar edebilirsin. Düşünceler tekrarla beyne yerleşir.
- Beden pozitifliği hareketine katılmak: Bu harekete katılarak, bedeninizi sevmeyi öğrenen ve bedenleriyle barışık olan diğer insanlarla bağlantı kurabilirsiniz. Sosyal medyada beden pozitivity hesaplarını takip edebilirsiniz.
Farkındalık ve sezgisel yeme
Bir çikolata, bir paket cips, bir öğünde fazla yemek yemek. Bunlardan hiçbiri sağlığı belirlemez. Önemli olan davranış kalıplarımızdır. Çünkü küçük seçimler toplanır ve bir davranışı oluşturur. Mesela;
- Her öğüne biraz daha fazla sebze eklemek,
- Susuz kalmamak,
- Açlık ve tokluğu fark ederek yemek,
- Gerçekten bedenin neye ihtiyacı olduğunu kontrol etmek.
Öğrencilerime hep söylediğim gibi mindful eating (farkındalıkla yeme) ve sezgisel yeme kilo vermek için değildir. Daha fazlasıdır ve asla yeni, modaya uygun diyet şekline indirgenmemelidir. Aslında, farkındalık ve sezgisel yeme, anti-diyettir. Bedeninizin sinyallerine saygı duyabileceğinizi, kendinize istediği şekilde bakabileceğinizi; başkalarının standartlarını karşılamak için kendinizi değiştirmeniz gerektiğini söylemeyen bir inanç sistemidir.
Bedenimizi sevmenin en önemli adımlarından biri de farkındalık ve sezgisel yemedir. Farkındalık ile bedenimizin sinyallerini dinlemeyi ve ona saygı duymayı öğreniriz. Sezgisel yeme ise bedenimizin bize ne istediğini söylemesine güvenerek yemeyi öğretir.
Beden pozitifliği bir yaşam tarzı değildir
Beden pozitifliği bir yaşam tarzı veya diyet şekli değildir. Bedenimizi sevmeyi ve saygı duymayı öğreten bir bakış açısıdır. Bu bakış açısıyla, bedenimizle barışık olmayı ve kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeyi öğreniriz.
Bedeninizle barışmak için
Bedeninizle barışık olmak bir gecede gerçekleşmez. Bu bir süreçtir ve sabır gerektirir. Ama pes etmeyin, sonunda bedeninizi sevecek ve onunla barışık olacaksınız. Unutmayın, bedeniniz size ait. Onu sevmek ve saygı duymak sizin göreviniz.
İlginizi çekebilir: ‘Mindful eating’ ile 8 haftada yemekle daha sağlıklı bir ilişki