X

7 adımda telefonunuzla profesyonel moda çekimi yapmanın yolları

_cuva

Bir an için kendinizi New York Moda Haftası’nı izlerken, Helsinki ya da Tokyo sokaklarında yürürken, en sevdiğiniz moda dergisinin sayfaları arasında dolaşırken hayal edin: Trendlerin sergilendiği bir sahne, göz alıcı kıyafetler, özgün stilini özgürce yansıtmanın verdiği öz güvenle kameralara gülümseyen renkli karakterler… Ve tabii ki tüm bu anları ölümsüz kılan hayranlık uyandırıcı kareler! Peki o karelerin içinde yer almak, şahane bir deneyim olmaz mıydı? Muhtemelen pek çoğumuz için evet.

Yıllar içerisinde türlü özelliklerle donatılırken küçülüp daha kompakt bir hale gelerek stüdyolara hapsolmaktan kurtulan kameralar; günümüzde akıllı telefonlarımızın en çok kullandığımız özelliklerinden biri. Ve güzel haber; artık yalnızca telefonunuzun kamerasını kullanarak bahsettiğimiz o göz alıcı ve ilham verici fotoğrafları çekmek mümkün. HUAWEI Pura 70 Ultra, tasarımı ve teknolojisiyle size ilham verirken, gelişmiş kamera özellikleriyle profesyonel seviyede moda fotoğrafları çekmenize yardımcı olacak.

Hazırsanız akıllı telefonunuzu kullanarak etkileyici moda fotoğrafları çekmenin sırlarını açıklıyoruz. Yazı boyunca size, kareleri planlarken ‘kamera’ arkasında, model olarak ‘kamera’ önünde yer aldığım ve yalnızca HUAWEI Pura 70 Ultra kullanılarak çekilen fotoğraflar eşlik edecek.

Neden HUWEI Pura 70 Ultra derseniz: Ne fotoğrafı çekiyor olursanız olun; fotoğrafınızda yaratmak istediğiniz kompozisyonu, ortamı, dünyayı ve hatta fotoğrafın arkasındaki fikri doğru şekilde yansıtmak için en önemli araç renkler ve anı yakalamak. DXOMARK tarafından ‘dünyanın en iyi akıllı telefon kamerası’ olarak seçilen HUAWEI Pura 70 Ultra’nın, Ultra Aydınlık Pop-Out Kamerası ile renkli fotoğraflar gerçekten ‘renkli’; Otomatik Odaklanma ve Ultra Hızlı Anlık Çekim Özelliği ile ‘an’ları yakalamak çok kolay, benzersiz kamera modülü sayesinde de görüşünüzden hiçbir şey kaçmıyor.

1. Temanızı belirleyin ve ‘moodboard’unuzu hazırlayın

İlk adım; yaratıcılık ve bolca hayal gücü. Nasıl bir ortam hayal ediyorsunuz, hangi renkler ön planda olmalı, hangi tema daha uygun, kafanızda ne tür bir konsept var, hepsini düşünün. Tema belirlemek yalnızca çekeceğiniz fotoğrafları önceden zihninizde görselleştirmenizi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda fikirlerinizi daha kolay aktarmanıza ve gerçekleştirmenize de yardımcı olur. Moodboard ise çekimde kullanılacak renk paletini, stil ve konsepti görselleştirerek çekim sırasında ilham kaynağı ve yönlendirici bir rehber görevi görür; ister zihninizde hazırlayın, isterseniz somut bir şekilde kolaj olarak…  Temanızın öyle çok özel ya da özellikli bir şey olmasına da gerek yok; örneğin bu çekim için ben çalışma masamda duran bu çiçeklerin renklerinden ve enerjisinden ilham aldım. Moodboardumu oluştururken de işe çiçeklerin tüm renklerini görebileceğim, aynı zamanda doğanın “gerçek” çiçeklerinin de yer aldığı bu fotoğrafla başladım.

2. En ideal konumu seçin

Konseptinizi belirledikten sonra, zihninizde canlandırdığınız o ortamı en iyi şekilde aktarabileceğiniz konumu seçin. İster bir dergiye, ister Instagram’a, isterseniz de sadece kendiniz için çekim yapıyor olun, doğru konum, fotoğraflarınızın kalitesini ve etkisini artıracaktır. İdeal yerleri bulmak için, doğanın en büyük ilham kaynağı olduğunu da unutmayın. Parklar, bahçeler, sahiller, doğal ışıktan en verimli şekilde faydalanmanızı sağlayacak, ayrıca bu tür ortamların sunduğu doğallık da çekimlerinize canlılık ve dinamizm katacaktır. Eğer böyle bir ortamınız yoksa da üzülmeyin; biraz yaratıcılık, keskin bir göz ve ışık oyunları her ortamı ideale yaklaştırabilir. Tıpkı sabah saatlerinde bu fotoğrafı çekerken duvara vuran mandalina ağaçlarının gölgesi gibi…

Renklerin bu kadar ön planda olduğu bir kompozisyonun fotoğrafını gölgede çekerken endişelenmiş olsam da; sonuçlar beni oldukça mutlu etti! Eğer fotoğraflar farklı bir kamera ile çekilseydi; muhtemelen bu görüntüleri bu kadar net yakalamak zor olacaktı. Ancak HUAWEI Pura 70 Ultra’nın çekim esnasında otomatik olarak uzayarak dahili kamera yapısı içinde daha fazla alan yaratan Ultra Lighting Pop-Out Kamerası ve Geri Çekilebilir Kamera yapısı;  az ışıkta bile keskin görüntüler yakalamamızı sağladı.

3. ‘Gerekiyorsa’ ekipman desteği alın

Eğer tek başınıza çekim yapıyorsanız ya da uzun pozlamalı fotoğraflar çekecekseniz, telefon tutucu ya da tripod gibi araçlardan yardım alabilirsiniz. Bu tür destek ekipmanları, çekimlerinizi daha stabil, net ve profesyonel hale getirmenize imkan sunabilir. Ancak üstün özelliklerle donatılmış HUAWEI Pura 70 Ultra gibi bir akıllı yardımcınız varsa, bu ekipmanların hiçbirine ihtiyacınız da olmayabilir. Çünkü HUAWEI Pura 70 Ultra’nın son teknolojilerle donatılmış güçlü kamerası, çekimleriniz esnasında her adımınızı kolaylaştıracak gelişmiş özelliklere sahip.

Eğer fotoğraflarda biraz dinamizm görmek istiyorsanız, yeni nesil Ultra Aydınlık Kamera Sistemi ile donatılan HUAWEI Pura 70 Ultra’nızla fotoğraf çekerken Ultra Hızlı Anlık Görüntü özelliğini etkinleştirebilir ve hızlı anları kolayca yakalayabilirsiniz. HUAWEI Pura 70 Serisi kameranın en önemli özelliklerinden biri olan bu yenilikle, geniş f2.1 diyafram açıklığı, daha fazla ışık alımına izin vererek konuları doğru odakla ve yüksek netlikle fotoğraflamanıza yardımcı oluyor. Kamera sensöründe aynı görüntünün uzun ve kısa pozlamada yakalanıp birleştirilmesiyle, görüntü HUAWEI XD Hareket Motoru tarafından akıllıca ince ayarlanarak tam görkemiyle net ve keskin bir görüntü ortaya çıkıyor.

Örneğin aşağıda gördüğünüz ‘havada durdum, şahitlerim var’ anları, HUAWEI Pura 70 Ultra’nın Ultra Hızlı Anlık Görüntü özelliği ile çekildi. Bu özellik sayesinde, zıplıyor olmama ve havada yalnızca 2-3 saniye kadar durabilmeme rağmen farklı anlarda yakalanan fotoğraflarda elbisemin desenlerinden hareketle havalanan kıvrımlarına kadar tüm detayları net, keskin ve kusursuz bir şekilde görmek mümkün! Bu özellik kullanılarak, evcil hayvanların neşeli koşturmalarından hızla giden otomobillerin anlık görüntülerine kadar çekilen etkileyici görüntüler içinse Huawei web sitesi ve Instagram hesabına bakmanız yeterli.

4. Işığı doğru ayarlayın

Profesyonel görünümlü moda fotoğrafları çekmenin en önemli unsurlarından biri de doğru ışığı bulmak. Çünkü gerçekten “moda çekimlerinden fırlamış” gibi kareler elde etmek istiyorsanız, ışık en büyük dostunuz -veya dikkat etmezseniz düşmanınız da olabilir.- Genellikle en iyi fotoğrafları yakalayabileceğiniz zamanlar, sabahın erken saatleri veya akşamüstü saatleridir, yani ‘golden hour’. Doğal ışığın en güzel hallerini bu zaman dilimlerinde yakalayabilirsiniz.

Eğer golden-hour gibi doğal ışığın en keyifli görüntüleri verdiği zamanları yakalayamıyorsanız da üzülmeyin: DXOMARK sıralama tarihinde en yüksek puanı alarak ‘Dünyanın en iyi kameralı akıllı telefonu’ olan HUAWEI Pura 70 Ultra; yeni nesil Ultra Aydınlık Kamera Sistemiyle ve en geniş ışık girişine sahip gelişmiş pop-out kamerasıyla, hem sizin hem de fotoğraflarınızın ışığını en iyi şekilde yansıtıyor.

5. Farklı açılar deneyin ve kompozisyonu doğru ayarlayın

Profesyonel fotoğraflar çekerken perspektif ve kompozisyonu doğru bir şekilde ayarlamak, fotoğrafın etkileyiciliğini belirleyen önemli unsurlar arasında. Hatırlamakta fayda var; yanlış açıdan çekilmiş pek çok fotoğraf, bugün hala magazin dünyasının gündeminde. Bu nedenle, farklı açılar denemekten ve perspektifle oynamaktan çekinmeyin.

Örneğin, 1/3 kuralı olarak bilinen yaklaşımla, vurgulamak istediğiniz objenin, modelin ya da kendinizin ekranın yalnızca bir üçlükte yer aldığı şekilde altın oranlı kareler yakalayabilir, etkileyici alanlarda tüm objeleri fotoğrafınıza dahil etmek için geniş açıdan faydalanabilir ya da çekim açılarını değiştirerek fotoğrafınızın bambaşka bir anlatıma sahip olmasını sağlayabilirsiniz. Örneğin aşağıdaki iki fotoğraftan ilki için, HUAWEI Pura 70 Ultra’nın Photo sekmesinde yer alan Wide modunu; ikincisi içinse Normal kamera modunu kullandık.

6. Portre modunu kullanın

Akıllı telefon kameralarındaki en güzel gelişmelerden biri de DSLR kalitesinde fotoğraflar çekebilmeyi sağlayan portre modu. Portre modu, odağı değiştirerek arka planı bulanıklaştırmaya ve daha fazla vurgu yapmaya yardımcı oluyor. Dahası yüz hatları, kıyafet detayları gibi çizgilerin daha belirgin hale gelmesini sağlıyor, üstelik çok daha profesyonel bir görünüm katıyor. HUAWEI Pura 70 Ultra Serisinin ışığı, gölgeyi, bulanıklığı ve cilt tonlarını akıllıca algılayarak geliştirdiği portre fotoğrafçılığı işleviyle, gerçekçi portreler çekmeniz de mümkün.

Ben her zaman doğallıktan yana olduğum için, bu portre çekiminde yüzümü ‘olduğu gibi’ göstermeyi tercih ettim; ancak Pura 70’le Portre çekerken Güzellik (Beauty) modunu seçerek yumuşatma, kontur ve cilt tonu ayarlama özelliklerinden de faydalanabilirsiniz. 

7. Gerekiyorsa çektiklerinizi editleyin

Profesyonel görünümlü moda fotoğrafları çekmek ve podyumdan fırlamış gibi kareler yakalamak, her zaman kolay olmayabilir. Çünkü çekim esnasında tüm koşullar istediğiniz gibi ortaya çıkmayabilir. Neyse ki gelişen teknoloji sayesinde bu durumun canınızı sıkmanıza hiç gerek yok; Pura 70’le, çektiğiniz fotoğrafları ideal boyuta çekmek için kırpabilir, farkı filtreler atabilir, parlaklık, kontrast, doygunluk gibi özelliklerini ayarlayabilir ve hatta çektiğiniz fotoğrafları sonradan ‘Güzellik’ moduyla düzenleyebilirsiniz.

Bonus: Pozunuzu ayarlarken ‘modunuzu’ unutmayın!

Eğer farklı surat ifadeleri gerektiren bir konseptiniz yoksa, gülümsemeyi ihmal etmeyin. Moda çekimlerinden fırlamış gibi duran enerjik, renkli ve ilham verici fotoğraflar için HUWEI Pura 70 dışında ihtiyacınız olan tek şey bu! İçinde kendinizi iyi hissettiğiniz kıyafetler, sevdiğiniz bir şarkı ya da sizi gülümsetecek insanlar da çekim sürecini kolaylaştırabilir. Aradığınız ilham ise üstün fotoğrafçılık, estetik tasarım ve benzersiz tarzın mükemmel füzyonu HUAWEI Pura 70 Ultra’nın modern, minimalist ve zarif bir şekilde tasarlanmış geometrik çizgilerinde ve üçgen formlu kamera modülü ‘Super Sembol’ünde saklı.

İlhamını Seine Nehri’nin yüzeyinde geceleri parıldayan ve yıldızlı bir desen oluşturan ışıklardan alan HUAWEI Pura 70 Ultra; zarif kabartmalı dokusu, yıldız desenli arka paneli ve teknolojik işçiliğin sınırlarını zorlayan vegan deri arka yüzeyi ile modaya uygun bir estetik sunuyor. XMAGE Etiketi, ürüne benzersiz bir zarafet katan yüksek moda lüks bir etiketi andırırken, kırmızı halkalarla süslenen özel lens de fotoğrafçılık deneyimine yenilik duygusu katıyor. Pura 70 Ultra’nın etkileyici renklerinden de bahsedeyim: Siyah ve beyaza ek olarak canlı kiraz gülü Pembe, öğleden sonra bir sokak köşesinde oturup bir fincan kahve yudumlama hissini uyandıran Kahverengi, klasik ve zamansız siyah ve son olarak -benim de favorim olan- Paris’teki Grand Palais’nin yeşil patinalı kubbesinden esinlenilen yeşil.

 

HUAWEI Pura 70 Ultra ile hemen tanışmak için tıklayın.

Merve Uvut: Meraklı, detaylara takıntılı, ince işçiliğin hayranı. Merak etmekle kalmıyor; araştırmayı, öğrenmeyi ve öğrendiklerini paylaşmayı seviyor. Uplifers'la birlikte yeni şeyler deneyimlemeye, öğrenmeye ve büyümeye devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale