“Ne zaman niyet edeyim? Zaman zaman mı, her zaman mı?”
Sonbahar ayları kişisel takvimimde hep yeni yılın başlangıcı oldu benim için. Doğal beden ritmim beni buna bilinçsizce itiyordu. Beyaz yaka günlerimde 9.-10. aydan itibaren şuursuzca belgelerimde sonraki yılın tarihini attığım çok olmuştur. Özetle yıllarca yeni yıla herkesten en az 3 ay önce geçmiş oluyordum. Siz bu yazıyı okurken yeni yıla 21 gün daha var olacak.
O zamanlarda yeni yıl umut demekti. Önceki yıllarda gerçekleştirilmesi mümkün olmayan “keşke”lere doğru adım atmak demekti. Yeni bir şeyler öğrenmek, yapmak, peşinden koşmak demekti. Tüm caddeler, mağazalar ışıklı ve süslüydü. Herkes bütçesine göre küçük, büyük ama mutlaka bir şeyler almaya gayret ederdi. Öyle ki iş yerlerinde çekilen kuralar sayesinde çok samimi olmadığımız kişilerle yapılan hediye değiş tokuşu bir yakınlaşma fırsatıydı. Hepsinin neticesi olarak yeni yıl, yeni niyetler için heyecan doğururdu.
Önceleri niyet koyarken hep hayırlı olanı diliyorduk. Şimdilerin ruh hali ile hayrı dilerken bile bazılarımızın içinde hep bir şüphe. Eee, ne de olsa hepimiz aydınlandık! Artık hayırlı olanın illaki hoşumuza giden süreçler olmayacağını da biliyoruz. Ne varsa yine kadim bilgilerde var. Eğer seçerseniz Hz. Ali’nin duası yardımınıza koşabilir: “Hakkımda hayırlı olan gönlümün razı, gönlümün razı olduğu hakkımda hayırlı olan olsun.”
Sanırım şu sıralar hepimiz biraz yorgun, biraz kırgın, maddi olarak güçsüzüz. Belki en çok da umut eksikliği taşıyoruz. Bu yüzden en sevdiğimiz şeyler için bile çaba sarf etmek zor. Nerede kaldı mecbur hissettiklerimizi pozitif enerji ile yapabilmek? İşe gitmek, evi temizlemek, nezaket göstermek, plan yapmak, yeni bir şey öğrenmek, bir kursa yazılmak, bir şeyi düzenli ve sürekli olarak devam ettirmek… Her şey zor, her şeyin anlamı, amacı biraz eksik.
Önemli nokta da şu ki, ne eksikse ona ihtiyacımız var. Vakit dışarıdan enerji alabilene kadar dışarıyla bağ kurabilmek için jeneratörleri çalıştırma vakti.
Hadi, şimdi gözlerinizi kapatın ve şu soruya cevap verin. Cevabı almak için acele etmeyin. Gerekiyorsa çocukluğunuza kadar gidin, çekinmeyin. İlk seferde ve şimdi yeterince içinize sinen bir cevap almadığınızı düşünüyorsanız günün başka saatlerinde tekrar tekrar sormaktan çekinmeyin. Ta ki o tüm kalbinizi sımsıcak ve koskocaman dolduracak olan cevabı en derininizde hissedene kadar: Hayattaki yegâne hayalin / amacın nedir?
- Şu andan itibaren bundan sonraki tüm eylemleriniz buna hizmet etsin. Bu, üzerinde çalıştığınız bir şey olmak zorunda değil, birlikte çalıştığınız bir şey olmak zorunda. Eyleme geçtiğiniz en ufak şeyde bile hayalinizden / amacınızdan bir parça olmasını sağlayın.
- Her moraliniz bozulduğunda, raydan çıkıyor gibi hissettiğinizde bunu kendi kendinize tekrar edin.
- Niyetinizi paylaşabilecek tanıdıklarınızla paylaşın veya sizinle aynı yolda yürümeye hevesli olabilecek yeni insanlar tanımaya izin verin.
- Hiçbir yerde tanımlı, tarifli olmasına gerek olmayan size özel bir totem / ritüel hazırlayın ve gün içinde ihtiyaç duydukça (kolye vb.) ona dokunarak veya bakarak oradan yeniden güç alın.
- Sırf öyle tavsiye ediliyor diye değil, cidden güzel geçen günlerinize, anlarınıza şükran duyun, teşekkür etmek için kısacık da olsa zaman ayırın. Pandemi diye bir şey var sonuçta hayatımızda. Ölümü hiç olmadığı kadar sık hatırlamak zorundaysak yaşamı da bir o kadar fazla onurlandırmamız gerek.Alışkanlıkları bırakmak, mecbur hissettiklerimizi bırakmak, deneyimini hatırlamadığımız travmalarımızın eylemlerimize olan etkilerini, hele bir de üzerlerine yenileri eklenirken bırakmak en zorlarından biri. Muhakkak aşırı derecede bırakmaya ihtiyacınız olan ve bir şekilde rotasını yeniden hesaplayabilececekleriniz vardır.
- Bırakın gitsin ve izin verin rota yeniden hesaplansın. Eğer bu yazıyı okuyorsanız, yaşam hepimize ne olacaksa zaten onun olacağını ya göstermiş ya da emin olun göstermek üzeredir. Yolun tadını çıkarın. Bir sefer de koyveren siz olun.
- Nasıl hissettiğinizi cidden göz önünde bulundurun.
Niyetlerimizin gerçekleşmesine giden yoldaki devamlılığın, daha da önemlisi bu yolun eğlencesinin en büyük parçası niyetimiz gerçek olduğunda nasıl hissedeceğimize dair en başında bir öngörümüzün olması. Havucuna koşan tavşan misali kendi havucumuza doğru aynı hevesle koşabilmeyi sağlayacak olan en önemli şey. Hislerimizi gözetmek, her yeni güne bu hevesle uyanmak hayatı da, niyet koymayı da daha anlamlı kılacak.
Şayet Instagram hesabımı takip ediyorsanız ücretsiz ve gönüllülük esasına dayanarak ilerleyen “21 Gün, 21 Niyet” etkinliğini görmüşsünüzdür. Bu yazıyla haberdar olduysanız eğer, küçük / büyük demeden yargılamalardan ve çekincelerden bağımsız olarak gelin, 21 gün boyunca niyetlerimizi beraber koyalım. Asla geç kalmadınız, istediğiniz gün başlayabilirsiniz. İçinizden gelirse bana bir fotoğrafla, bir mesajla ulaşın, hikayemde paylaşayım.
Kim bilir? Hem benim hem başkalarının ihtiyacı olan ilhamın kaynağı siz olabilirsiniz!
Sevgi ve sağlıkla niyetlerimize doğru…
İlginizi çekebilir: Öz değerini bilerek yaşamak: Başkalarından önce siz kendi değerinizi fark edin