X

52’lik döngü: Doğum gününüzden önceki ve sonraki süreçler hakkınızda ne anlatıyor?

Haziran bitti, Temmuz ayına girdik. Benim için oldukça önemli bir ay Temmuz. Kendi döngümde, yıkım ve inisiyasyon dönemlerimin başlangıçları.

Yıkım deyince insana bir korku geliyor haliyle… Neyi yıkıyoruz yine?

Yeterince hırpalanmadık mı?

Yeterince yıkılıp dökülmedi mi hayatım, ilişkilerim?

Paramparça etmedi mi yüreğimi hayat (Burada gülümsüyorum, emojilerin asla ifade edemeyeceği bir huzur ve muzurluk ile)?

Kavga etmeyi bırakınca olan biten ile anlamaya başlıyorsun yaşamın anlatmaya çalıştıklarını…

Yaşam sürekli olarak yeni alternatifler ve deneyimler sunan bir panayır gibi. Her an yeni bir şeyler oluyor, her an deviniyor, dönüşüyor. Şaşkınlığını ve heyecanını koruduğun sürece, her şeye rağmen ilerleyebildiğini fark edip, gücünü ‘yaratılmış’ ‘tasarlanmış’ duygulara vermediğin zaman, yaşamın sana sunduğu olasılıklar denizinde sakin ve serin gülümsemeler yaşar oluyorsun.

Ve yıkım… Senin için açılmış yepyeni bir oyun alanı.

Kuru otları, toprağımı sertleştiren dağınık kayaları toplama zamanı…

Biraz havalandırıp, altını üstüne getirip güneşle şifalandırma, hücrelerinin arasını açma fırsatı…

Doğum gününden 52 gün önce ve 52 gün sonrası yaşamsal döngümüzde bizler için çok şey ifade eder. Aslında her 52’lik döngü kendi içinde anlamlar içerir. Tüm ayrıntıları ile burada anlatmam sayfalar sürecektir, bu yüzden kabaca ve basit şekliyle, sadece doğum günlerimiz ile ilgili kısmını anlatacağım.

Altın geometride nasıl her şey birbirinin içinde belirli bir düzende artıp azalıyorsa, zaman kavramları da benzer bir matematik ile orantılıdır.

Doğum tarihimizin milat olduğu bir daire çizdiğimizde -yani bir yıl döngüsü- ve bir yılı aynen bir haftanın 7 günü gibi 7 ye böldüğümüzde, 52 ortalama gün çıkar. Aynen bir yılda 52 ortalama hafta olması gibi. Mikro ve makro tüm ölçümlerimizin sonucu aynıdır.

Bu yüzden, mikro düzlemde inceleyip gözlemlediğimiz her şey, makro düzlemde çok büyük ölçüde eşitlik gösterir.*

Biraz daha ilerletecek olursak, doğum tarihimizden sonra her 7 yılda bir olan dönüşümleri de gözlemleyebilir, her 7’lik dönemi bir evrensel yaş döngüsü olarak alabiliriz. İlk 7 bebeklik, 7-14 çocukluk, 14-21 erişkin, 21-28 genç dönem, 28-35 yetişkin dönem vs… Bu süreçlerde, kendi gelişimimizin konuları ile yüzleşmeler, flörtler ve çözümlemeler yaşarız. Her 7 yıllık dönemin sonunda, kendimizin başka bir haline doğarız.

Bazen bu doğumlar çok akılda kalıcı olaylar ile fark edilir olur, bazen iyi bir gözlemci değilseniz, sıradanlaşır ve görünmez olur. Fakat her ne farkındalık düzeyinde olursanız olun, evren çalışmaya ve yüklemeye devam eder. Bilgi, ‘yeni sürüm’ sizin için kapı önünde bekliyordur.  

Ruhun deneyimlemesi gereken, halihazırda kontratını yaptığı bir yaşam taahhüdü vardır çünkü.

Siz farkında olun ya da olmayın, yaşanması gereken yaşanır. Kader diye adlandırılan da budur zaten.

Farkındalığı gelişmiş insanın kadere bakış açısı burada değişir. Benzer sebeplerden ‘kader’ bazılarımız için artık hükümsüzdür.

Yaşanması gereken yaşanmış ve/veya bilinç hali ile yaşanıyordur ve uyku halinden uzakta bilinçli seçimler ile bütüne ve kendine hizmet hali başlamıştır.

Buralarda çok dağılmadan, doğum günümüzden önceki ve sonraki 52 günlük dönemlere gelirsek eğer; her yıl, her doğum günü bizim için yaşamın miladı, tekrar edilen bir kontrat halidir. Evet deriz bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yaşama, tekrar doğuma.

Doğumdan 52 gün önce, bütün bir yaşam gibi basitçe aşamalar gerçekleşiyor
  • Doğum/bebeklik
  • Çocukluk
  • Ergenlik
  • Gençlik
  • Yetişkinlik
  • Yaşlılık
  • Ölüm

Doğum günümüzden önceki dönem, ölme hallerini yaşıyoruz işte…

Nedir peki bu ölüm halleri?
  • Yıkımlar, yok oluşlar, bitişler, sonlar, dönüşümler, yeni başlangıçlar, durma halleri ve bolca tefekkür…
  • Sisteminizde lehinize çalışmayan, sizinle beraber hareket edip titreşmeyen her tür varoluş, çözünür ve yok olur.
  • O, sisteminizden ayrılırken aynı anda, yarattığı, yaratmaya başladığı boşluğu yeni ve sizi destekleyen bir enerji ile doldurur.

Destekleyen derken, tam hayalinizdeki gibi bir şey demiyorum, ihtiyacınız olan gibi bir şey diyorum. Zaten hepimizi az çok korkutan ve tedirgin eden şey de bunu biliyor olmamız.

Tekrar başladığım yere dönersek, gözlemcide kalabildiğin ve gücünü yaratılmış olandan sakındığın sürece, olan her değişim senin için macera ve fırsat olacaktır. En net örneği ilişkiler için verebilirim burada sanırım…

Yürümeyen ilişkilerde bile, en çok canımızı yakan şeydir ayrılmak, kopmak, yeni ve bilinmeze adım atmak. Ne kadar bilirsek bilelim bizim için doğrusunun bu olduğuna akıl bir türlü razı gelmez. Akıl diyorum ama ego razı gelmez aslında. Fakat aklımızın yönetimini çoğu zaman ona bırakmışızdır ve ‘mantıklı’ ‘etik’ kılıfları altında saklanan egomuzu, akılcı olarak görmüşüzdür. Gerçeği ise; ‘korkak’ veya ‘bağımlı’dır. Bu da çok doğal değil mi?

Kim istedi ki annesinin kucağından ayrılmayı? Biz(im), olaylar içinde kendine alışmış halimiz istesin?

Geçen sene bu zamanlar, yıkım/ölüm dönemimde eşimden boşanmamak için direniyordum. Tekrar eden bir başarısızlığı, kendi ile olan ilişkimin zayıflığını görmemek için, yeniden bir hayata başlamamak için…

Sorduğun zaman:

Seviyor musun eşini?

-E seviyorum tabii.

İlişkinden memnun musun?

-Hayır.

Kendin için hayal ettiğin hayat bu mu?

-Hayır.

Mutlu musun?

-Hayır.

Heyecanlı mısın?

-Hayır.

Aşık mısın?

-Hayır.

Tutkulu musun?

-Hayır.

Huzurlu musun?

-Hayır.

Seviyor musun eşini?

….

Sevgi dediğinin nereden geldiğine bakmak lazım. Benimki korkudan geliyordu. Direndim ayrılmamak için, hem kendi kalbime, hem ona. Hem olana, hem hayata. Sonra izin verdim kendime, biraz yas tutmak için. Kendime bile bile acımak için. Kendimi hırpalamak için. Sonra süre bitti, ayağa kalktım, tüm egosal ihtiyaçlarımı karşılamıştım. Suçladım, suçlandım, isyan ettim, kendime acıdım, sorumluluğu almadım, saldırdım… İki haftanın sonunda gidip aynaya baktım, yetti mi diye sordum.

Yeterince mızmızlandın mı ?

-Evet.

Dışarı çıkalım mı?

Ve bitti..

Sevgi olmayan, gerçekliği devam etmeyen bir duyguya hırsla tutunmak, tüm enerjini ona vererek gerçek olması için uğraşmak tüm yaşam enerjini çekiyor. Aslında sen, bile isteye veriyorsun… Ama geçerli sebeplerin var tabii.

Tüm süreçleri bilsek bile, bazen alıştığımız durumlardan çıkmamak için zorluyoruz, inat ediyoruz, direniyoruz. Teslimiyet, olanın iyi olduğuna inanç burada gerekli işte. Ve hayat, sen farkında olsan da olmasan da, paketi kapı önüne bırakıyor. İster heyecanla açar ve içeri alırsın, ister tekmeler atarsın, bacadan içeri girer. Biraz daha uzatır, biraz daha acı çekersin. Biraz daha ağlarsın annenin memesinden kopmamak için. Olacak olan her zaman olur. Evren cezalandırıcı değil şefkatlidir. Canın yanıyorsa, direndiğin ve olur vermediğin içindir. Acı yok demiyorum, ama acı derin ve bizimdir, korumuz ve gücümüzdür. Acıların en büyüğünü yaşayıp geldik bizler… 

Teslimiyet, elinden geleni yaptığından emin olup, bıraktığında başlar. Yaşamın sana her zaman en hayırlısını sunacağından emin olduğunda, denizin ortasında kendini sırtüstü suya bırakır gibi bırakabildiğinde eğlence başlıyor.

Önüne seni gerçekten sevenler ve kabul edenler çıkıyor. Kendini gerçekten ifade edebileceğin işler, içinde huzurla oturabileceğin evler, yaşamına renk katacak insanlar, yeni yaşamına heyecan ve canlılık getirecek durumlar geliyor. Ve bu 52 gün, olmak istediğin; sana doğru incecik, zarif bir köprü gibi. Yavaş yavaş, etrafındaki manzaranın tadını çıkararak geç yeni yaşamına. Neleri alacağına, neleri bırakacağına karar vererek.

Tam doğum günün ise bir inisiyasyon.

Yeni yaşın, yeni yaşamın ile ilgili her şeyden az az tattığın. Yeni yeteneklerin, yeni bakış açılarının yüklendiği, biraz daha bilmeye yaklaştığın… Sonraki 52 gün, artık edindiklerini kullanmak üzerine kendini yavaş yavaş eğittiğin ve yeni araçlarını usulca fark ettiğin…

Benim için çok önemli ve heyecanlı, ince eleyip sık dokuyacağım bir süreç. Etrafı güzelce toplayacağım ve lüzumsuz, artık hükmünü yitirmiş her şeyi ayıklayacağım. Ne kadar açılırsa boş alan, o kadar çok olur hediyem.

Her şey aşkla, rızayla olsun…

* Çok büyük ölçüde eşlik gösterir diyorum, aslında birebirdir. Ancak bazı durumlar vardır ki, sistem disiplini dışında hareketine başlamıştır. Bütünün içine dahil olduklarından, istisnai gibi görünen çoğunluklarına işaret etmek istedim.

 

İlginizi çekebilir: Yaşam türlü sınavlar sunarken güç ve özgürlük nedir?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale