X

30’lara doğru ‘Kimim ben?’

Herkesin diline yıllardır pelesenk olmuş ve eğer 20’lerinizin başındaysanız çok da anlam ifade etmeyen bir “30 yaşına gelince anlarsın” cümlesi duyarsınız. O zamanlardayken yani yaklaşık 10 yıl kadar önce amaaannn sadece bir sayı deyip gülüp geçtiğimi hatırlıyorum, olacaklardan habersiz 🙂 Peki nedir bu 30 yaşın alametifarikası, yani herkes abartıyor olabilir mi? 

30’dan önceki dönemi özellikle 20-30 arasını, metrobüsün nefes aldırmayan kalabalığında şanslıysak bulabildiğimiz bir tutunma yerinden güç alarak oradan oraya savruluyormuşuz gibi yaşadığımız bir dönem olarak tanımlasak çok yanlış olmaz sanırım. Bu dönemi yaşamış ve 30’u aşmış okuyucularımızın yüzündeki gülümsemeyi klavyenin başından hissettim şimdiden 🙂

Okullar okuruz, bu okullardan mezun oluruz asıl mücadele de orada başlar ya zaten. İş bulma telaşına gireriz alelacele -ki şu anki ülke şartlarında bu mücadelenin ne kadar zor olduğunu iliklerimize kadar hissediyoruz malum.- Kimimiz zaten okul döneminde bildiği ve büyüdüğü yerden uzaklaşır, yeni şehre taşınır. Bazılarımız içinse bu macera mezun olduktan sonra başlar ve yeni bir şehre taşınırsınız, benim hikayemde olduğu gibi. Gelelim özel hayat kısmına… Burada işler hayatınızda olan ve belki de o dönemde hayatınıza girecek kişilere göre değişiklik gösterebilir tabii. Ben de dahil çevremde gördüğüm birçok kişinin okul döneminden gelen uzun ilişkisini 30 öncesi evliliğe dönüştürdüğü. Bu konuyu ayrıca konuşuruz diyerek hemen buradan uzaklaşıyorum.

İşte tam da 30 öncesi bu koşturmanın içerisinde yaşadığımız hayatı sorgulamamız ve farklı seçeneklerimizin de olabileceğine inanmamız çok mümkün görünmüyor. Ya da malum soru, “Ben kimim?” sorusunu sormaya. Çünkü önceliklerimiz çok daha farklı ve hayatımızı kurmaya yönelik ihtiyaçlar da bir yandan. Ama tam da 20’lerin sonuna doğru hayati ihtiyaçlarımızı biraz da olsa yoluna koymaya başladıktan sonra çok daha mühim meseleleri düşünmeye başlıyoruz bana sorarsınız. İçimizde adını tam da koyamadığımız dönüşüm kıvılcımları yanmaya başlıyor. En başta korkutucu da geliyor bu ama sonrası inanın günlük güneşlik.

Bu zamana kadar türlü mücadelelerle büyüttüğümüz içimizdeki çocukları ne istediğini sormaya davet ediyoruz yavaştan. Bu zamana kadar biriktirdiğimiz doğruların aslında birçoğunun bizim olmadığını görmeye başlıyoruz önce. Bazılarının hiç bilmediğimizden bazılarınınsa sadece gözümüzü kapayıp kabul ettiğimizden bizimle beraber yaşadığının farkına varıyoruz. Değiştirmek istediğimiz bazı yollar olduğunu anlamaya başlıyoruz ve tam da o anda nereden başlayacağımızı bilemiyoruz tabii.

Herkesin hikayesinde bu farkındalık noktasının farklı olaylarla tetikleneceğine inanıyorum ben. Kimisi işiyle sınandığı bir anda, kimisi ailesiyle verdiği bir mücadelede, kimisi sıkışmış ve nefes alamadığı bir ilişkide, kimisi kendisiyle savaşında… Bu liste uzar gider böyle.

Peki aldık o dönüşüm kıvılcımını ve kendimizi bulma yolunda atıyoruz ilk adımlarımızı… Ee diyeceksiniz ki yok mu bunun bir reçetesi Ecehan, ona göre aksiyon alalım şimdiden? Maalesef öyle bir reçete veremeyeceğim belki ama bu dönüşüm yolu için kendi hikayemden de yola çıkarak birkaç kelam edebilirim sanırım:

  • Öncelikle çok klişe ama gerçekten korkmayıp nereden tetiklendiğinizin peşine düşün dostlarım. Gerçekten ne yaşadınız ve burada hissettiğiniz duygunun karşılığı tam olarak neydi bunun adını koyun. Sizi rahatsız eden ve değiştirmek istediğiniz şeylerin üstüne gitmekten kaçmayın derim ama bu kolay mı asla değil yalan söylemeyeceğim.
  • Utanmadan, sıkılmadan ve en çok da kendi sınırlarınızı da gözetmek adına “hayır” demeye başlayabilirsiniz, korkmayın kimseyi kaybetmeyeceksiniz. Ya da bazılarını kaybedeceksiniz ama kendinize daha çok yaklaşacaksınız.
  • Tam da bu noktada çokça okumak hem kendinizi hem de hayatınızdaki diğer kişileri daha iyi anlamak için mükemmel bir rehber. Tabii ki sadece pozitif mesajlar vermekten ibaret boş kişisel gelişim kitapları değil belki ama kendi hikayenize de yardımcı olacak birçok kaynak olabilir. Bu kaynak konusunu da ayrı bir yazıda konuşabiliriz diye düşünüyorum kenarda dursun.
  • Hayatınızda sizi sizden daha da iyi tanıyan dostlarınıza sıkı sıkı sarılın ve yaşadığınız duyguları anlamlandıramadığınızda onlara açın içinizi mesela. Benim hayatımda en çok şükrettiğim alanların başındadır burası, dostlar önemli, onlar da benzer süreçlerden geçiyor ayrıca unutmayın. 
  • Bir de benim için de listenin başında gelen bir uzman desteği, sizin kendi kendinize adını koyamadığınız birçok duygu ve yaşadığınız birçok olayın iç yüzü bazı terapi seanslarında pat diye ortaya çıkabilir, inanın bana 🙂 Ve desteği azımsanmayacak kadar büyüktür bu kim olduğunuzu bulma yolunda.

30’lara doğru yaşadığımız bu sancılı ama aslında pek de keyifli kim olduğumuzu bulma yolculuğunda yalnız olmadığınızı tekrar hatırlatarak ve kendinize yaklaştıkça hayatın tadını daha fazla almaya başlayacağınızı da söyleyerek yazımı sonlandırıyorum.

Sevgiyle kalın…

Ecehan Kaylan: 1990 Aralık ayında, İzmir’de başladı benim serüvenim. 10 senedir kurumsal hayatta özel şirketlerde çalışan, 33 yaşında beyaz yakalı endüstri mühendisiyim. 30 yaşımla beraber hayatın bana getirdiği değişimlerin, tecrübelerin ve terapi sürecimin de etkisiyle kendimi tanıma yolculuğum başladı. Evet, kendini tanımak konusunda biraz geç kalmış gibiydim ama belki de tam zamanıydı. Görünen toplumsal kimliğimin yanında özellikle son birkaç yıldır gördüm ki ben kendimi en iyi yazarak ve yazdıklarımı paylaşarak ifade edebiliyorum. Bu şekilde ayrı yollarda aynı duygularla yürüyenlerle bağ kurmaktan da çok keyif alıyorum. Kendinize her gün biraz daha yaklaştığınız yolcuklarınızın olması dileğiyle!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale