X

3 sinsi içerik: SLS, paraben, florür

Kapitalizmin doğurduğu düşük işletme anlayışında, girdileri olabildiğince ucuz / adi tutmak, aynı işlevi görebilecek içerikler arasından en düşük maliyetli olanı seçmek; bir yandan da son hale gelmiş satışa hazır ürünü en yüksek fiyattan satarak karı olabildiğince yüksek tutma niyeti ve uygulaması vardır.

Son 30 sene içinde gelişen biyokimya bir yanda, her geçen gün bir başka sektöre dönüşen ürünler diğer yanda, dört bir taraftan kuşatan reklam ve bilinçaltı ikna çabaları ise her alanda bizleri belli harcamalara yönlendiriyor. Bunların bir kısmı, aslında hiç ihtiyacımız olmayan son modeller, özel üretimler, sınırlı sayıdalar, “alırsan herkes seni çok sever”ler. Fakat bir kısmı var ki; su, sabun, diş macunu vs gibi temel ihtiyaçlarımız ve bedenin içine cilt, teneffüs ya da ağız yolu ile rahatça giriş yapıyorlar.

Çocukluğumdan beri yiyecek, temizlik, lüks malzemelerinin etiketlerini incelemek gibi bir huyum vardır. Son 10 sene içinde ise kendime her sene daha fazla sevgide, şefkatte ve incelikte davranma tercihini kullanıyorum; bedenime gerek içeriden gerek dışarıdan nüfuz eden madde ve içeriklere karşı daha seçici ve araştırmacı yaşıyorum.

Bu süre zarfında, maalesef öyle şeyler öğrendim ki; artık belli ürünleri kesinlikle tüketemiyor; ailemi, dostlarımı, öğrenci ve danışanları her fırsatta sevgiyle uyarıyorum. Fakat o denli kötü maddeler, hem sağlığı hem dünyanın esenliğini her gün yeniden ve sürekli tehdit eder halde ki; sizlere de birkaçını harmanlayıp paylaşmasam olmazdı.

Bu yazıda en azından 3 adet zararlı içeriğin üzerinden birlikte geçeceğiz. Sizin de sonraki dönemlerde yapmayı arzu edeceğiniz araştırmalara bir yol açması, günlük yaşamda tükettiğiniz paketlerin arkasına göz atma alışkanlığı yaratması açısından bu 3’lü iyi bir başlangıç.

1. Sodyum Lauril Sülfat (SLS) Ailesi

Sodyum Lauret Sülfat (SLES) –  Amonyum Laurel Sülfat (ALS) – Amonyum Laureth Sülfat

Sodyum Lauril Sülfat, orta tehlikeli olarak sınıflandırılmış, tahriş edici bir maddedir.

Deterjan, yüzey aktif madde ve emülgatör özellikleri olan bir kimyasal olarak, binlerce değişik temizlik ve kozmetik ürününde kullanılır. Hemen hemen tüm şampuanlarda, saç derisi bakım ürünlerinde, saç boyaları ve sarartıcılarında, diş macunlarında, vücut sabunlarında ve losyonlarında, makyaj temizleme sıvılarında, fondötenlerde, sıvı sabunlarda, çamaşır deterjanlarında, makyaj malzemelerinde ve daha pek çok kozmetik ürününde bulunur. SLS’nin en çok kullanılma amacı şampuana köpürme özelliği katan madde olmasıdır ve halk arasında “ne kadar çok köpürürse o kadar iyi temizlenir” düşüncesine hitap etmek için kullanımı oldukça yaygındır.

SLS cilt tarafından kolayca emilir ve birkaç gün vücuttan atılmaz. Çeşitli kimyasallarla tepkimeye girerek kanserojen olduğu bilinen nitrozaminlere dönüşebilir. Bu da, örneğin nitrattan kaçınmak için salam-sosis yemeyen bir kişinin vücuduna, bu tür şarküteri ürünlerini tüketen birinden daha fazla nitrat girmesine sebep olur.

SLS  dokularda uzun süre kalarak aşağıdaki etkilere sebep olmaktadır:

  • Kanser oluşturan diğer kimyasallar ile reaksiyona girer ve kanser oluşumunu, hücre bozulmasını hızlandırır.
  • Östrojen hormonunu taklit ederek üreme sistemini ve cinsel gelişimi engeller.
  • Özellikle göz hücreleri tarafından anında emilir (direkt göz temasıyla değil, saç köklerinden doğru emilerek).
  • Saç foliküllerine ve yapısına zarar veren oldukça sert bir aşındırıcıdır.
  • Alerjik reaksiyonları artırır.
  • Cildi, gözleri ve ciğerleri tahriş eder.
  • İç organlara zarar verebilir.
  • Ekosistem için zehirlidir.
  • Cilt (Şampuan ile saç derisinden) veya ağız yolu ile (diş macunu) kan dolaşımına geçen SLS yüzde 1’in altında bile alınınca insan sağlığına zararlıdır.
  • Kan hücrelerinde toksik etkiye sebep olur.
  • Diş etlerinin şişmesine, diş eti hastalıklarına, dişlerin asitlere karşı direncini azaltarak çürümelere zemin hazırlar.

Sodyum Lauret Sülfat (SLES)

Sodium Lauril Sulfate’ın aynı ürünlerin birçoğunda görülen bir benzeri vardır: Sodium Laureth Sulfate (SLES). Önce petrol etilene çevrilir, sonra etilenoxid formuna oksijen eklenir; SLS ile birleştiğinde ise çözelti SLES olur.

SLES  aynı zamanda aşırı kuvvetli olduğu için cildi çok kurutan SLS’den daha yumuşak bir hale getirilmiş bir köpürten maddedir. Ama ne pahasına? Laurethin sonundaki “eth” harfleri, etoksilasyon denen bir işlemden geçtiğini gösteriyor. Bu işlem sırasında içine eklenen ve bir hayli kanserojen olduğu bilinen etilen oksit, 1,4-dioksan denen, yine kanserojen bir madde açığa çıkarıyor.

  • Kanser oluşumunu hızlandırır.
  • Endokrin (hormon) bozuklukları yaratır.
  • Göz bozulması – özellikle çocuklarda zararlı etkisi ve gelişimi gözlenmektedir.
  • Saç dökülmesi durumu yaratır.
  • Aşırı cilt hassasiyetine sebep olur. Alerjik reaksiyonları arttırarak, zararlı maddelere karşı bir bariyer olarak hareket edebilme yeteneğine sahip olan cilde zarar verir.

Amonyum Laurel Sülfat (ALS) ve Ammonium Laureth Sulfate (ALES)

Bazen “SLS olmayan” ve bu ibareyi ön yüzde iftarla sunan ürünlerde, onun yerine Ammonium Lauryl Sulfate (ALS) ya da Ammonium Laureth Sulfate (ALES) görebilirsiniz. Dolayısıyla kapağında “SLS yoktur” yazıyorsa, içindekiler kısmına da bir göz atmakta fayda var. ALS, aynı zamanda hem SLS hem de SLES’den daha yumuşak olduğuna inanılan, işlenmiş ucuz bir maddedir.

Amonyum Laurel Sülfat (ALS) da köpük elde etmek için kullanılan bir bileşiktir. Çeşitli kozmetikler ve cilt temizleyicilerinde yaygın olarak kullanılır ve ALS’nin taşıdığı riskler SLS’ninkilere çok benzer. Oto yıkamada, garaj döşemesinin temizliğinde ve makine yağlamasında kullanılır.  Maalesef bu ürünler de Hindistan Cevizinden geldikleri açıklaması ile yarı doğal ürün perdesi arkasına gizlenmeye; SLS ailesinin görece sağlıklı bireyi olarak iletişim çabalarıyla pompalanmaya çalışılmaktadır.

ALS ve ALES’e maruz kalan hayvanlarda;

  • Göz hasarı,
  • Santral sinir sisteminde depresyon,
  • Sık sık ve akıcı bağırsak rahatsızlığı,
  • Güçlükle nefes alma,
  • Şiddetli cilt tahrişleri ve hatta ölümler gözlenmiştir.

2. Paraben

Methylparaben(E218), Propylparaben(E216), Ethylparaben(E214), Buthylparaben, Benzylparaben ve Heptilparaben(E209) isimleriyle de bilinen Paraben;  genellikle kozmetik ve günlük bakım ürünlerinin içerisinde oluşabilecek bakteri ve mantarı önleyerek raf ömürlerini uzatmak için kullanılan bir kimyasaldır. Raflarda uzun süreli kalabilsin diye koruyucu olarak kullanılan paraben içerikli ürünler, ‘paraben içermez’ şeklinde ifade edilip, bunun yerine tüketiciyi bilgilendirmek amaçlı yasa gereği E kodları kullanılabilmektedir.

Genellikle güneş kremlerinde, farmakolojik ya da kozmetik kremler ve merhemler, traş jelleri, şampuanlar, nemlendiriciler , deodorantlar, diş macunları, sabunlar, nemlendiriciler, makyaj malzemeleri (maskara, far, tonik, allık, kapatıcı, pudra…), diş macunları, güneş yağları, kulak – burun- göz damlalarında bulunur.

Bununla beraber, bugün paketlenmiş gıda ürünlerinde de karşımıza çıkmaktadırlar; salata sosları, mayonez, hardal, ketçap, dondurulmuş gıdalar-sebzeler, reçeller, meyve suları gibi çeşitli gıdaların içerisinde de kullanılmaktadırlar.

Zararları :

  • Meme kanserinin artışında aktif bir rol oynadığına dair bir bilgi var. Amerika’nın kar amacı gütmeyen derneklerinden biri olan Environmental Working Group‘un yaptığı bir araştırmada 20 kadından alınan kanser tümörünün 19’unda parabene rastlanmış.
  • Paraben sadece kadınları etkilemiyor. Erkeklerde de üreme problemlerine yol açıyor. Meme kanserinin yanı sıra, parabenin emilimi durumunda erkeklerde de testosteron düzeyinde düşüş ve sperm sayısında azalma görülüyor.
  • Bir ürün paraben içerdiğinde, kişinin beden fonksiyonlarında erken yaşlanmaya neden olabiliyor. Özellikle metilparabenin cilt hücrelerini öldürdüğü biliniyor.
  • Deri üzerinde egzema gibi, allerjik reaksiyonlara neden olurlar.
  • Cilt tarafından emildiği için tüm vücuda, tüm dokulara, hatta kana ve idrara bile karışabilir.
  • Endokrin sisteme büyük zarar verir. Yani, beze oluşumu ve hormon üretimine müdahale eder.
  • Bebek ve çocuklarda gelişim ve bağışıklık sistemi sorunlarına sebep olur.

Pareben içeren madde eğer kozmetik ürününün içindeyse, uygulanan bölgede kalmayarak, derimizden dokularımıza, kanımıza ve idrara  kadar karıştığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir.

Danimarka Çevre Koruma Ajansı’nın 3 yaş altı çocuklarda yaptığı araştırma, parabenin endokrin yapısını bozucu etkisini kanıtladıktan sonra, Danimarka’da, propyl ve butylparaben isimli paraben türleri, 3 yaş altı çocuklara özel tüm ürünlerde yasaklanmıştır. Özellikle küçük çocuklar, cilt ve hormon rahatsızlıkları yaşayanlar olmak üzere herkesin korunması gereken ürünlerden biridir.

3. Florür

Düşük dozlarda diş çürümelerini engellediği için önceleri serbestçe diş macunlarına, hatta bazı ülkelerde şebeke suyuna katılırken, son yıllarda zararları faydalarından daha çok tartışılan bir madde florür.

Çin, Avusturya, Belçika, Finlandiya, Danimarka, Norveç, İsveç, Hollanda, Macaristan ve Japonya gibi bazı ülkelerde suya florür katılması yasak. Türkiye de suya florür katılmıyor, ama pek çok ilimizin şebeke suyunda doğal olarak florür bulunuyor. Üstelik şebeke suyu tek florür kaynağı değil. Hazır meyve suyu ve gazlı içeceklerden tutun, bebek mamalarına kadar pek çok üründe florür bulunuyor.

Çoğu kişi florürsüz diş macunu kullanarak bu kimyasalın zararlı etkilerinden korunabileceğini düşünüyor. Ancak bazı illerimizde şebeke suyunda yüksek sayılabilecek miktarlarda florür bulunuyor. “Türkiye İçme Sularında Florürün Bölgesel Dağılımı” başlıklı çalışmada, Marmara Bölgesi’nin suları incelenmiş ve bazı ilçelerde florür değerlerinin tehlikeli seviyelere çıktığını saptamış. Örneğin Kırklareli merkez ilçede sudaki florür değerlerinin, Dünya Sağlık Örgütü’nün güvenli bulduğu aralık olan 0,5 – 1.7 mg/lt.nin üzerinde olduğu saptanmış.

İşin kötüsü, oturduğunuz bölgedeki suların düşük florürlü olması da yetmiyor, çünkü tükettiğimiz pek çok hazır içecek, Türkiye’nin farklı bölgelerinde, şebeke suyundan üretiliyor. Eğer üretimin yapıldığı bölgedeki sular yüksek florür içeriyorsa, ürünü tükettiğinizde siz de florüre maruz kalıyorsunuz. Ben bu yaz çok masum gözüken birkaç marka soda / meyveli sodanın içerisindekilere baktığımda; gerçekten şaşırmıştım.

Florür kaynağı olabilecek bazı ürün ve gıdalar içinde florürlü diş macunu, bebek maması, hazır çorba, tavuk bulyon, teflon tava veya tencerede pişmiş gıdalar, gazlı içecekler, hazır meyve suları, paketli ve/veya işlenmiş gıdalar, anestezi kimyasalları, florürlü tuz, sigara bulunmaktadır.

Zararları:

  • Biyobirikim, belirli bir kimyasalın vücutta birikme eğilimine verilen teknik isim. Florür, biyobirikimli kimyasalların arasında. Sağlıklı bir kişi, her gün aldığı florürün %50 – 60’ını idrar yoluyla vücudundan atıyor. Geri kalanıysa kemiklerde ve beyinde birikiyor. Bebek ve çocuklarsa aldıkları florürün sadece %20’sini vücuttan atabiliyor. Kemiklerde biriken florür miktarı hayat boyu artış gösteriyor.
  • Florür, kemiklerde birikiyor. Florürün sağlık üzerindeki etkisini araştıran ilk çalışmalardan birine göre, içme suyuna florür katılan bölgelerdeki çocuk nüfusunda görülen kemik ve kemik bağlantılı rahatsızlıklarda iki kat artış kaydedilmiş. Benzer şekilde, Meksika’da yapılan bir araştırma diş macunundaki florürle çocuk kemik kırılmaları arasında bağıntı olduğunu ortaya çıkarmış.
  • Florürün merkezi sinir sistemi için zararlı olduğunu belgeleyen onlarca araştırma var. Florürün beyinde biriktiğine, davranış değişikliklerine yol açabildiğine ve uzun vadede Alzheimer hastalığına yol açabildiğine dair bulgular var.
  • Laboratuvar hayvanlarında yapılan deneylerde, yüksek dozlarda florürün erkek üreme organlarına hasar verdiği ve kısırlığa yol açtığı tespit edilmiş. ABD’de yapılan bir araştırma, şebeke suyunda 3 mg/lt. ve daha fazla florür bulunan yerlerde doğurganlık oranlarının düştüğünü belirlemiş. Bir başka araştırmaysa, yine yüksek florürlü bölgelerde yaşayan erkeklerde ortalamanın altında testosteron hormonu tespit etmiş.
  • Çin, İran, Hindistan ve Meksika’da yapılan 24 ayrı çalışmada, vücuttaki florür miktarıyla IQ arasında ters orantı olduğu ortaya konmuş. İçme suyundaki 1 mg/lt. florür artışının, 0,59 IQ puanı kaybına yol açtığı bulunmuş. Hatta maalesef I. Dünya Savaşı sırasında Almanlar ve Ruslar, Farben adlı şirketin ürettiği florürü hapistekileri daha ‘etkisiz ve aptal’ yapmak için içme sularına katıyormuş. Florürün beynin belli bir bölgesine tahribat yaparak kişileri mücadele anında daha az aktif hale getirdiği tespit edilince bir kimyasal silah olarak kullanılmış.
  • Florürün merkezi sinir sistemi dışında da olumsuz etkileri var. Florür aynı zamanda Beyinde yer alan Pineal bezi olumsuz etkiliyo, kurutup küçültüyor. Bu bez, pek çok başka işlevin yanı sıra, büyüme ve ergenlik süreçlerinden sorumlu. Yapılan araştırmalar, içme suyuna florür katılan bölgelerde kız çocukların, florür kullanılmayan bölgelere kıyasla 5 ay önce adet gördüğünü ortaya koymuş.
  • Pineal Bez, vücutta her çakraya denk gelen bez karşılıklarından biri. Birlikte çalıştığı enerji merkezi ise Üçüncü Göz, Alın Çakrası. Bilişi, sezgiyi, inancı kuvvetlendiren ve bizi yeniye ve her yöne doğru açan alan.
  • Florürün tiroid bezini de olumsuz etkilediği bildiriliyor. Ukrayna’da yapılan bir çalışmada, 2,3 ml/lt. düzeyinde florürün tiroit hormonunda azalmaya yol açtığı belirlenmiş. Hatta bu etki o kadar tutarlıymış ki, 20. yüzyıl ortalarında hipertiroidizmi (aşırı aktif tiroid bezi) olanlara florür tedavisi önerilmiş.
  • Skeletal florozis, florürün kemiklerde birikmesiyle ortaya çıkan ve romatizma benzeri belirtilere yol açan bir rahatsızlık. İşin kötüsü, belirtileri romatizmayla karıştırılabildiğinden, erken safhada teşhis koyulması oldukça güç. Belirtiler ışığında doktorlar genellikle romatizmadan şüphelendikleri için, aslında son derece basit bir şekilde (florür alımını keserek) tedavi edilebilecek rahatsızlık, uzun yıllar tedavi edilmeyebiliyor.

Peki ne yapmalı?

Dedemin bir lafı vardı: “Çocuğun yediği helal, giydiği haram” derdi. Beslenme ve sağlık; taktığın çantanın markası ya da araban olup olmamasından çok daha önemli. Aslında genç yaşlarda fark etmek zor, en azından birikimi, eskimeyi ve sınırlara sessizce yaklaşan değerleri; fakat bilimin ve araştırmaların söyledikleri çok açık. “Bana bir şey olmaz”a gerek yok; zira sana olmasa da, bu içerikleri kullanan ürünler ve şirketleri biraz yalnız bırakmanın zamanı geldi.

Şimdi yeğenime bakıyorum, gerçekten o neden bunları tüketsin? Neden çocuklar sadece ucuz olsun diye kimyasal yesin içsin? Neden bu art niyet, çalışıp emek koyup enerjimiz karşılığında kazandığımız paralar ile zenginleşsin? Neden satın alma tavır ve tercihlerimizle, bir yumruk olup şirketleri ve piyasayı gerçek sahipleri olarak yönlendirmeyelim? Ve tabi ne zaman çizgi filmlerden beri kaybetsin istediğimiz kötü adamları yok saymaya ve beslemeye başladık? Ne karşılığında, ne için?

  •  Florürlü diş macunuyla bembeyaz bir gülüş?
  • En parlak renklerde elmalar ile beslenmek?
  • Cildini pürüzsüzleştiren BB kremler?
  • Köpürdükçe köpüren şampuanla ve duş jeliyle banyo keyfi?
  • Yapay tatlandırıcı ya da bulyonla sıradanlaştırdığın ve çocuklarını zehirleyen bir yemek?
  • Ucuzundan tonik, temizleyici, el kremi ile sisteme gol atma hissi?
  • Değerli zamanını mutfakta değil story başında geçirmek için aldığın hazır / işlenmiş / enerjisi kalmamış besin(!)ler sayesinde harcamamak?

Sertifikalı organik ürünleri, doğal üretimleri, ev yapımlarını, elde hazırlananları tercih etmenizi tavsiye ederim. İçerik olarak bunların içinde paraben, SLS, Florür, Palm yağı, tatlandırıcılar vb bulunmuyor. Organik ürünleri internetten, organik pazarlardan, büyük süpermarketlerden bulabilirsiniz. Fiyatları daha yüksek; fakat bu da aşırı tüketimin önüne geçmek, bu çılgın zamanlarda daha tutumlu ve ihtiyaca oranla yaşamak için hoş bir uygulama. Öte yandan yemek konusunda da, gerçekten beslenen hücreler, sağlıklı insülin mekanizması ve kazandığınız eksilmemiş ve kötü niyetle kirlenmemiş enerji sayesinde; işlenmiş gıdalarda yediğiniz kadar yemezsiniz.

Maalesef Türkiye’de tüketiciye ürün içerikleri hakkında bilgi veren sayfalar yok. Fakat “www.zehirsizev.com” alternatifi var. Özellikle etiket okuma kılavuzunu sık sık kullanın derim. www.goodguide.com ve www.cosmeticsdatabase.com sayfalarında da, hemen her ürünün içeriğine dair bilgi bulabilirsiniz.

Siz aradıkça doğru ürünler, temiz niyetler, iyi içerikler siz ulaşacak. Takıldığınızda ise birbirimizden daha iyi kaynak var mı?

Sevgiyle…

 

İlginizi çekebilir: Beslenme konusuna tazelenmiş bir bakış: Yemek yemek mi, beslenmek mi?

Canset Bağan: Cemre Canset Brahma Kumaris’te ilk meditasyonunu deneyimlediğinde 12 yaşındaydı, 15 yaşında Reiki ile tanışıp ilk enerji inisiyasyonunu aldı, 16 yaşında yogaya başladı ve 19 yaşında tek başına ilk Hindistan seyahatini yaptı. Öğrenmeye ve bilgiye tutkun bir şekilde keyifle Işık Üniversitesi Ekonomi ve İşletme bölümlerini tamamladıktan sonra, bir süre özel sektörde çalıştı. Bu şekilde bir hayatın kendisi için uygun olmadığını fark ettikten hemen sonra, yıllardır büyüyen yoga sevgisini ve yeni bir yol arayışını eğitmen olma yolunda bir itici güç olarak kullandı. Sevgiyle ve içtenlikle attığı bu adım hem yurt içinde hem de yurt dışında çok değerli eğitmenlerle 500 saatin üzerinde sertifikasyon eğitimine dönüştü. Budokon® Yoga, Yogakids® Çocuk Yogası, Birthlight® Hamile Yogası, Vinyasa Yoga, Yin Yoga, Yoga Terapi ve Hatha Yoga sertifikasyonları ile farklı beden tipleri ve ihtiyaçları, yaş grupları ve düzeyler için yaratıcı ve özgün dersler vermeye, derslerde de spiritüel birikimini paylaşmaya başladı. 27 yaşındayken şamanlar ve psikologlar ile özel eğitimler ve grup çalışmaları yapmaya başladı, bu iki alanın hayatında uygulama anlamında bir düzen ve ritme oturmasını mutlulukla izledi. Yazları ise 1 ay kadar Güney Amerika’da kalıp derin ruhsal çalışmalar gerçekleştirmeye başladı. Reikinin ardından daha ince enerji çalışmalarına Evrensel Enerji (HUE), Altın Enerji, Reconnection gibi farklı sistemlerle devam etti ve halen günlük olarak uygulamalar, uyumlamalar ya da kişilerle bire bir seanslar yapıyor. Yoga eğitmenliği yanında Cemre Canset bir beden koçu, şifacı, ruhsal terapist ve yazar olarak çalışıyor. Şu günlerde hızlı ve nazik bir dalış yaptığı Savaş Sanatları ve MMA dünyasını keşfediyor, Vejateryan yemekler pişiriyor, doğanın tadına varıyor, Lindy Hop ve Solo Jazz danslarını öğreniyor, bolca meditasyon yapıyor, ücretsiz Karma Yoga aktiviteleri sayesinde toplumla paylaşıyor, heyecanla ilk kitabını yazıyor ve her an sevgiyle titreşiyor. Derslerini ise Yogatime , Nefess Yoga, Defence Academy, Yol Yaşam Stüdyosu, Essporto Health & Fitness ve the Marmara Hotel Taksim’de veriyor; farklı şehirlerde Workshoplar düzenliyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale