24 saat bana yetmiyor diyorsanız Newton zamanından Einstein zamanına geçin
Şimdi dikkatlice düşünelim, bir gün boyunca şu cümleyi veya buna benzer zaman yetersizliğinden şikayet eden ifadeleri kaç kez duyarız: ‘Bir türlü gün içerisinde yapacak işlerimi yetiştiremiyorum’, ’Sabahları daha erken kalkıyorum; fakat spor salonuna gitmeye vakit bulamıyorum’, ‘İş yerimde günlük işlerimi bir türlü yetiştiremiyorum’ veya ‘’iş tempom o kadar yoğun ki çocuklarım ve eşim ile ilgileneceğim zamanı bir türlü ayarlayamıyorum’’ …v.b. Tahmin ediyorum ki her gün en az bir kere duyuyorsunuzdur.
Aslında bu kavram dünyamızın geldiği hızlı hayat akışı trendinin gündelik hayatımıza yansımasıdır. Fakat şimdi size öyle bir öneride bulunacağım ki, bu zaman yetersizliği probleminize en azından farklı bir bakış açısı kazanmanıza yardımcı olabilecek: Zaman yetersizliği problemimizin çözümü, aslında sadece bakış açımızı ve zaman üzerine algımızı farklılaştırmaktan geçiyor.
Şimdi hep birlikte Newton zamanı anlayışından Einstein zamanı anlayışına doğru yol alalım:
Nedir Newton zamanı ve hayatımızı nasıl bu derece zamansız kılıyor?
Newton bakış açısı, zamanın sınırlı bir kaynak olduğunu ve yapmak istediğimiz tüm işlere zaman ayırabilmek için zamanımızı dikkatlice birimlere ayırmak yani bölmek zorunda olduğumuzu vurgular. Bu anlayışa göre zaman kısıtlıdır. Bu kavramı aslında bir örnek ile açıklayabiliriz; eğer yiyeceğiniz kısıtlı ise kendinizi hep aç hissedersiniz ve sürekli yiyecek bulamamak durumundan endişe eder hale gelirsiniz. İşte bu anlayış ile hepimiz, yapacağımız işler için acele eden, zamanın yetmeyeceğini düşünen, yaşadığımız an yerine gelecek işimize ne kadar zamansız kaldığımıza odaklanan veya zamanı sürekli parçalamaya çalışır hale geldik. Hayatımız boyunca kaç kişiden ‘’Bütün yaptıklarımın keyfine varabilecek kadar zamanım var’’ cümlesini duyabildik?
Newton zaman anlayışını ‘’zamanı bizin dışımızda’’ bir kavram olarak youmlar. İçimizdeki yansımasında ise yüksek derecede stres, yetişememe sıkıntısı ve yetersizlik duygusu oluşur.
Einstein zamanı ve hayatımızı nasıl değiştirebilir?
Einstein zamanı aslında boşluk ve yer kavramlarını da kapsar. Bu teoriye göre yaşadığımız zaman ile ilgili deneyimimizin değişmesinin temel sebebi, uzayda ne kadar yer kaplamak istediğimiz ile ilgili yaklaşımımıza dayanır. Örneğin en sevdiğimiz arkadaşımız ile geçirdiğimiz bir saat bize bir dakika gibi gelir; fakat sevmediğimiz bir kişi ile geçireceğimiz bir saat bize bir gün kadar uzun gelebilir. Eğer sevmediğiniz bir kişi ile bir saat harcamak zorunda kalacak olursanız, o ortamda yer kaplamamak için göstereceğiniz çaba sizi tamamiyle meşgul eder. Bütün benliğiniz ve algınız o ortamdan kaçma fikrine odaklanır. Bu ortamda bulunmaktan fikir olarak dahi uzaklaştığınızda, zaman adeta donar. Acı çekme korkunuz veya o ortamda bulunmama hissiyatınız ne kadar artarsa zaman da sizin için o derece yavaşlar.
En sevdiğiniz insan ile vakit geçirirken, bu sürecin tam tersi ortaya çıkar, mekanda yer kaplama fikrine odaklanırsınız. Orada olma fikri ile farkındalığınız o kadar artar ki bulunduğunuz alanı ne derece dolduracak olursanız zaman o derece önemini yitirmeye başlar, bütün uzayı kaplama isteğiniz ile zaman yok olur. Her şey doğru zamandadır. Böylece zaman akışının kaynağı siz olursunuz ve zamanı sizin dışınızda bir kavram olarak görmeyi ortadan kaldırırsınız.
Siz de zamana karşı yarışanlardan, sürekli bir yerlere yetişemeyenlerden, yapacağı işleri bir türlü zamana sığdıramayanlardan veya gün 24 saat bana yetmiyor diyenlerdenseniz, tavsiyem olası bir çözüm yolu olarak, zaman algınızı Newton zamanından Einstein zamanına doğru değiştirmeyi denemeniz olacaktır. Çünkü siz buna değersiniz…