21 Aralık takıntısı bizi nasıl etkiledi?
Malum, yarın 21 Aralık. Büyük sonun geldiğine inanan bir çok kişi, kendini buna çoktan hazırladı bile. İnanmayanlar, içinde az da olsa tedirginlik olanlar, Şirince’ye göç edenler ya da umursamayanlar da mevcut.
21 Aralık’ın nasıl bir takıntı haline geldiğini, toplumun psikolojisini nasıl etkilediğini Uzman Klinik Psikolog Romina Kuyumcuoğlu’na sorduk.
21 Aralık neden bu kadar büyük bir takıntı haline geldi?
İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri güvenlik ihtiyacıdır. Belirsiz olan her şey kişide güvensizlik yaratır. 21 Aralık ile ilgili tüm bilgiler belirsizlik yarattığı için, kişinin ‘‘güvende olma’’ ihtiyacına zarar veriyor. Kişi yaşadığı duruma hakim olmak ve olacakları ön görebilmek ister. Bu kadar belirsiz olan bir durumu netleştirmeye çalışırken durum bazı kişiler için takıntı halini almış olabilir.
Peki neden insanlara dünyanın sonu fikri cazip geliyor?
Dünyanın sonu geleceği fikrinin kimseye cazip geldiğini sanmıyorum. Ölüm ve yaşam aynı boyut üzerindeki iki farklı uçtur. Yani, ölüm ve yok olma durumu, yaşam ve var olma durumunun öteki ucudur. Yaşam boyutundayken, öteki uç olan ölüm yani yok olma boyutunun varlığının söylentileri, şu anki yaşama dair farkındalığı ve tatmini arttırır.
21 Aralık’ın etkilerini, insanların hazırlıklarını görmeye başladık. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
21 Aralık ile ilgili söylenenlerin üzerine, insanların hazırlık yapmaları doğal. Küçük bir ihtimal dahi olsa, insanlar kendilerini güvence altına almak isterler. İnsanlar doğaları gereği güvende olmaya ihtiyaç duyarlar ve kendilerini ne şekilde güvende hissedeceklerse ona uygun şekilde davranırlar.
21 Aralık sonrası, bu kişileri nasıl bir süreç bekliyor?
21 Aralık günü ne olacağı, ondan sonraki sürecin belirleyicisi olacaktır. Herhangi bir şey olmaması halinde kişinin gündelik yaşamında da herhangi bir değişiklik olmayacaktır. 21 Aralık’ta herhangi bir değişim gözlenirse süreç de ona göre şekillenecektir. Bugünden belirsiz bir şeyin sürecini değerlendirmek güç.