X

2020’de ev hayatımızda neler değişti? 2021’de bizi neler bekliyor?

2021’in ilk ayında 2020’ye dair hesaplaşmalar ve gelecek planları devam ederken, ister istemez hem kişisel dönüşümlerim hem de yaşam tarzımla ilgili değişimleri incelerken buluyorum kendimi.

Öyleki, tamamen evlerimize kapanmadan önceki sosyal hayatımı unutmuşçasına, mevcut düzenime son derece alışmış, aşılamalar bitip seyahatler ve gezmeler başladığında nasıl adapte olacağımı sorgular haldeyim. Nisan ayında eşimle iptal olan düğünümüzü bile evimizin balkonunda nikah töreni şeklinde gerçekleştirmiştik. İnsan öyle bir canlı ki, her ana, her duruma öyle kolay alışıyor ve adapte oluyor. Önüne çıkan engellere ve değiştiremeyeceği durumlara göre kendince çözümler üretiyor. Biz de değiştiremeyeceğimiz durumlara direnmek yerine akışa bıraktık kendimizi.

Bu vesileyle 2020 yılında ev düzeninde hayatımızda neleri ne şekilde düzene koyduğumuzu ve ev hayatımızı nasıl vazgeçilmez bir konfor alanına dönüştürdüğümüzü paylaşacağım. Umuyorum sizlere de 2021 yılında ev düzenini iyileştirme konusunda fayda sağlar ve ilham olur.

Yaklaşık 2 senedir evden çalıştığım için, evden çalışma konusunda oldukça tecrübeliyim. Salondaki büyük yemek masasını gündüzleri ofis masası olarak kullanıyor, evin en büyük alanında havadar ve güneşli bir ortamda çalışmayı tercih ediyordum. Eşim evin en güzel alanı olan yatak odasına masa attı ve manzaraya karşı çalışmaya başladı. İkimizin de birbirine yakın ortamda çalışması biraz fazla gürültü kirliliği yarattığı için ben ortak alanımız olan salondan ‘kedilerimizin’ odasına geçiş yaptım. Bu sene aldığımız en doğru ve keyifli karar kedi odasını çalışma odasına dönüştürmek oldu.

Eşimin ofis olarak kullandığı yatak odamız ve kedilerimiz Pablo ve Petra

Eşyaların ele geçirdiği alanlar vs işlevsel yaşam alanları

Kedi odası tabirini okuyunca aklınızdan geçenleri tahmin edebiliyorum, çevremizdeki herkes de bizimle aynı şekilde dalga geçiyordu. Ama evde 3 kediniz olunca onların ele geçirdiği alanlar mutlaka oluyor, sonunda biz de isyan bayraklarını çektik ve odada işlevini yitirmiş, bize faydası olmayan her şeyden kurtulup tamamen işlevsel ve yaşam kalitemizi artıracak bir dekorasyon yaptık.

Kedi odasından dönüştürdüğümüz ofisim

Günlük rutinimi 1 odaya sıkıştırdım: Sabah ilk meditasyon ve nefes rutini, çay & kahve faslı, 20 dakika bisiklet, duş, kahvaltı ve çalışma

Bu oda için en temel ihtiyaçlarımı karşılayacak kurguyu tasarladık.

  1. Yeterli büyüklükte 1 çalışma masası (Tüm gün çalışma mabedim)
  2. Evdeki tüm ıvır zıvırları ve aşırı toz tutan kitapları kapalı alanlarda saklama imkanı (Bunun için duvara monte bir dolap yaptırdık, çok şanslıyız ki iç mimar arkadaşımız Emir Şahin Çil bizim için çizdi ve marangoza yaptırdı.)
  3. Dinlenme alanı olarak misafir yatağına da dönüşen bir Ikea divan (Dinlenme alanı)
  4. Seih meditasyon minderi (Sabah nefes ve meditasyonu)
  5. Ev tipi bisiklet (Sabah bisiklete binme imkanım olmazsa gün içinde mutlaka okuma yapmam gereken bir anda 5-10 dakika bile olsa değerlendiriyorum.)

Yaşam kalitesi için temizlik rutini & sağlıklı ev konseptine teknolojik geçiş

Kedi odası canımız kedilerimizin bize yaptıkları tek işkence değildi elbet. Ev sürekli olarak kıl tüy içinde kalıyordu, bir temizlik rutini oluşturmak çok ciddi zaman aldı. Yakın bir dostumun tavsiyesi üzerine Dyson kablosuz süpürgeler ile tanıştık. Ben emiş gücü yeterli olmaz diye düşündüğüm için kablosuz ürünlere biraz mesafeli yaklaşıyordum ama arkadaşımın evinde 1 köpek 1 kedi ve 1 bebek olunca güvenmeden de edemedim 🙂 Çok da haklı çıktık, benim gibi temizlik yapmaktan pek hoşlanmayan biri için Dyson’ın hem süpürgesi hem de hava temizleyicisi mucizevi etkiler gösterdi.

Geçtiğimiz yıla kadar temizlik süreçlerinde destek alıyorduk fakat sosyal mesafelendirme önlemleri ile birlikte tüm temizliği eşimle birlikte devraldık. Bu süreçte 2 temel yardımcımız oldu. Biri Uplifers’da daha önceden yayımladığımız bir makaleden ‘günlük 20 dakika kuralı’ diğeri ise Dyson ürünleri: Dyson V11 elektrik süpürgesi ve Dyson Hot + Cool Hava Temizleyicisi.

Dyson V11 Elektrikli Süpürge Deneyimim

Benim gibi temizlik yapmaktan hiç hoşlanmayan birine temizliği sevdiren bir ürün olduğu için gerçekten tebrik ediyorum. Ürünün kablosuz olması ve tutuşunun aşırı kolay ve hafif olmasından dolayı günlük olarak evi süpürmek ‘temizlik yapıyormuş’ algısından çok keyifli bir aktiviteye dönüştü. Annem görse inanamaz, her gün yerleri süpürüyorum ve tüm ev en fazla 15 dakikada bitiriyor.  Günlük hareket hedefimin de bir kısmını Dyson’la süpürme rutinime ekliyorum işin doğrusu. Normal şartlarda 3 kedimiz olduğu için büyük kablolu makinelerle her gün süpürmek gerekiyordu ve çoğu zaman erteleyip atlıyorduk, sonunda da alerji krizlerine giriyorduk. Son 3 yıldır Dyson kablosuz süpürgeler benim için gerçek anlamda hayatımı değiştirip dönüştüren ürünler oldu.

  

Dyson Hot + Cool Deneyimim

Bu süreçte bir diğer kazanım ise yine Dyson’ın hava temizleyici ürünlerinden Hot + Cool. Özellikle evde bu kadar zaman geçirdiğimiz bu dönem ile birlikte soluduğumuz havanın içeriği ile ilgili ciddi bir farkındalık geliştirdik. Tüm gün evde vakit geçirdiğimiz bir düzende yaz aylarında evi havalandırsak bile son birkaç aydır maalesef çevredeki yoğun kömür kokularından kaynaklı evi doğru düzgün havalandıramaz hale geldik. HEPA filtreli hava temizleyici arayışına girdik.

7 / 24 evdeyiz, canımız kedilerimiz zıplaya hoplaya oynarken biz tüm gün nefes almadan çalışıyoruz… Bir de ben adaçayı, Palo Santo, sandal gibi tütsüleri yakmaya bayılıyorum. (Kapalı ortamda bir şeyler yakmak en nihayetinde sandığımız kadar da şifa vermeyebilir 🙂 ) Dolayısıyla hem cam açamadığımız hem de sürekli toz kalkan bir ortamda Dyson Hot + Cool ile tanışınca aslında bu ürünün bir lüks değil çok net bir ihtiyaç olduğunu fark ettik.

Ürünü deneyimlediğimiz ilk günlerde kar yağışının da başlamasıyla salonda ara ara sıcaklık üfleme özelliğini kullanmaya başladık sonrasında asıl özelliği olan ortamdaki havayı temizleme özelliğini keşfedince dünyamız değişti. Telefonda Dyson Link uygulaması olduğu için ilk günden her gün belli bir saat diliminde çalışacağı şekilde ayarladım, günün o saatinde çalışmaya başladığında direkt aradaki farkı çok net bir şekilde hissetmeye başladım. Bir sonraki adımda yine Dyson Link uygulaması üzerinden gece saatlerinde belli bir zaman diliminde çalışması için ayarladım ve yine sabah uyandığımızdaki fark muazzamdı. Sabahları normalde odadaki oksijenin tükenmesiyle burnum hafif tıkalı kalkarken, Dyson Hot + Cool ürününü gece çalıştırdığımız günlerde çok ferah bir ortamda uyanmaya başladık.

Mutfakta yemek yaparken de mutfağın girişine taşıyıp eve yemek kokularının yayılmasını engelliyorum. Zaten otomatik çalışıyor, her kokuyu algılıyor ve kendisi otomatik olarak fan ayarını içerideki ortama göre ayarlıyor. Ofis, yatak odası, salon, mutfak derken.. bir süre sonra evin her yerine taşımaya başladık cihazı 🙂

Son dönemde sürekli evde zaman geçirdiğimiz için artık düzen yavaş yavaş sağlıklı teknolojik evler konseptine dönüyor. Biz de olabildiğince gittikçe sağlıksızlaşan dünyamızı elden geldiğince sağlıklı teknolojilerle telafi etmeye çalışıyoruz.

2020 öncesinde sağlıklı yaşam uygulamalarına ve sağlıklı alışkanlıklarla yaşamaya kendimi adamışken 2021’nin konusu evimizi nasıl daha sağlıklı ve keyifli bir alana dönüştürebileceğime dönüştü. 2021’den umutluyum, günlük rutinlerime sadık kaldığım sürece bu seneyi de keyifle geçirebileceğime inanıyorum.

Hepimize kısıtlamaların sona erdiği, yeniden sevdiklerimize sarılabildiğimiz, gezip dolaşabildiğimiz, sağlıklı bir sene diliyorum.

 

Bu içerik Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.

Eda Günay: Eda Günay, Paris IV Celsa Sorbonne ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde lisans eğitimi aldı. Ecole Normale Superieur de Lyon'da psikoloji dergilerinin sosyal temsili üzerine iletişim ve medya araştırmaları yükseklisansını tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönüp Uplifers projesini hayata geçirdi. Uzak Doğu dövüş sanatları, yoga, extreme sporlar, kediler, köpekler ve doğayla iç içe olmak favorileri arasında. Sağlığın ve hayatın kıymetini genç yaşta öğrenmiş olup doya doya yaşıyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale