Her yıl olduğu gibi 2020 yılına da çoğumuz binbir umutla girmişti. Önümüzde yepyeni, pırıl pırıl bir 365 gün duruyordu. Her birimizin bizi bekleyen yeni yıla dair hayalleri, gerçekleştirmek istediği hedefleri vardı. Kimimiz uzun süredir planladığı seyahatlere çıkacaktı, kimimizse yeni bir iş kuracaktı. Benim gibi yurt dışında yaşayan bazılarımız ülkemize gidip ailesini, sevdiklerini görecekti.
Tam 2020 yılına girerken, biri bize 2020 yılında olacaklardan bahsetseydi, onu virüslerin konu edildiği distopik filmleri çok seyretmekle suçlardık herhalde. Evet, içinde bulunduğumuz yıl gerçekten de tüm dünya insanları için bilim kurgu filmlerini aratmayacak bir yıl oldu. Maskesiz sokağa çıkamaz olduk, sevdiklerimizi aylar boyunca göremedik, onlara sarılamadık, onlarla yüz yüze, uzun uzun sohbetler edemedik. Bu süreçte kimimiz yakınlarını kaybetti, kimimiz bizzat kendisi hastalandı. Uzun lafın kısası 2020 yılı hepimiz için, her açıdan zorlu bir yıl oldu. İyi ama bu yıl bize hiçbir şey öğretmeden geçip giden, boşa yaşanmış bir yıl mı oldu sizce? Ben öyle düşünmüyorum.
Bence 2020 yılı bize bunları öğretti:
- Sokaklarda insanlar olmadığı zaman, sokakların çok hüzünlü bir hale büründüğünü.
- Sokaklara, parklara en çok çocuk kahkahalarının yakıştığını.
- Dünyadaki hiçbir dijital görüşmenin, yüz yüze yapılan görüşmelerin yerini tutamayacağını.
- Sağlığımızın ne kadar kıymetli olduğunu.
- Her birimizin zannettiğimizden çok daha güçlü olduğumuzu.
- Sevdiklerimizin değerini bilmemiz gerektiğini.
- Dilediğimizce seyahat etmenin güzelliğini.
- Dayanışmanın önemini.
- İnsan ırkının ne kadar dayanıklı olduğunu.
- Her ne olursa olsun umudun hep var olacağını.
- Zamanımızı iyi değerlendirmemiz gerektiğini.
- Sevdiklerimize rahatça sarılabilmenin, onlara dokunabilmenin ne kadar güzel olduğunu.
- Tanımadığımız insanlarla yan yana, hep beraber büyük bir çoşkuyla şarkı söylediğimiz konserlere gittiğimiz günlerin ne kadar harika zamanlar olduğunu.
- Sağlık çalışanlarının önemini.
- Aldığımız her nefesin hakkını vererek yaşamamız gerektiğini.
- Hayatın birbirimizin kalbini kırmak için çok kısa olduğunu.
- Virüs korkusu olmadan sokaklarda özgürce dolaşabilmenin ne kadar paha biçilmez olduğunu.
- El ele verdiğimizde ne kadar güçlü olduğumuzu.
- Birbirimize ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu.
- Her birimizin bir diğerinin hayatından sorumlu olduğunu.
- Ve de bize yuva olan mavi gezegenimize çok iyi bakmamız gerektiğini.
Evet ben 2020 yılının bize bunları öğrettiğini düşünüyorum, en azından bazılarımızın bunları öğrendiğini hayal ve ümit ediyorum. Elbet bu virüs hayatımızdan çıkıp gidecek, ve bizler pandemi öncesi yaşadığımız hayatlarımıza geri döneceğiz. Ama sizlere sorum şu, o günler geldiğinde tüm bu öğrendiklerimizi ışık hızıyla unutacak mıyız, yoksa öğrendiklerimizi iyice özümseyip, hayatımızı bundan sonra pandemi sürecinden aldığımız dersler doğrultusunda mı sürdüreceğiz? Seçim bizim. Tüm seçimlerimizin bizlere ve dünyaya faydalı olması dileklerimle. Bu arada sizlere bir eğitim haberim var. Zoom üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık “Öz Sevgi” eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail adresine yazabilirsiniz. 2020 yılını “Hayatı Güzelleştirme Yılı” ilan ettim. Hayatı güzelleştirmekle ilgili psikoloji egzersizleri paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
İlginizi çekebilir: Bir yeni yıl hedefi: Dünyadaki ve hayatımızdaki güzellikleri artırmak