X

Şehir hayatına ve iş yaşamına daha hızlı adapte olmanın yolları

Yaz sezonunun sonuna geldiğimiz şu günlerde, pek çoğumuz şehir hayatına ve işyerine hızlı bir dönüş yaptı ya da dönüş hazırlığında. Kısıtlamalarla evde geçirdiğimiz uzun bir dönemden sonra hepimize ilaç gibi gelen yaz tatilini geride bırakırken, pandemi nedeniyle değişen günlük yaşam alışkanlıklarımız ve yeni kurallarla kökten değişecek iş yaşamında zorlu bir alışma süreci bizleri bekliyor. Hali hazırda stresli ve zorlayıcı şehir yaşamına pandeminin beraberinde getirdiği stresin, bilinmezliğin ve zorlukların da eklenmesiyle birlikte eskisinden çok daha karmaşık ve kaotik bir alışma süreci bizleri bekliyor.

Bazılarımızın ilk kez deneyimlediği ya da deneyimleyeceği evden çalışma, ofise dönecekler içinse alınan sıkı önlemler ve uzayıp giden kurallar listeleri sağlığımızla ilgili risk altında olduğumuz şu dönemde şehir hayatına adapte olma konusunda pek çoğumuzu zorlayacak gibi görünüyor. Peki, yeni normalde şehir hayatına ve iş yaşamına dönüşte bizleri bekleyen zorluklarla ve artan stresle baş etmek için neler yapabiliriz?

Yeni normalle birlikte şehir hayatında ve iş yaşamında değişen stres dinamikleri

Şehir yaşamına ve çalışma hayatına geri dönerken bizleri bekleyen stresli ve zorlayıcı durumlarla nasıl baş edebileceğimizi öğrenmek için önce stres, endişe ve korku gibi zorlayıcı duyguların beslendiği kaynakları anlayabilmemiz ve tanımlayabilmemiz gerekiyor.

Günlük yaşamında da iş hayatında da planlı yaşamayı ve aylar öncesinden oluşturduğu takvimine uygun hareket etmeyi seven şehir insanını yeni dönemde en çok zorlayacak durumların başında, belirsizlik geliyor. Kimse tam olarak neler olup bittiğini, bu durumun daha ne kadar devam edeceğini ve geleceğin ne getireceğini bilmiyor. Belirsizliğin getirdiği panik ve korku atmosferi hepimizin ruh sağlığı için başlı başına bir stres unsuru.

İlginizi çekebilir: Belirsizlik, kaos ve gelecek kaygısı üçgeninde, hayat amacımızı yeniden bulabilmek mümkün mü?

Zihin devamlı olarak bu belirsizlik durumuyla meşgulken, yaptığımız işe odaklanmak, yeni fikirler üretmek ya da bir gün gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda emin olamadığımız projeler üstünde çalışmak, yeni normalde bizi bekleyen en büyük zorluklardan biri olacak gibi görünüyor. Belirsizliğin yanı sıra, zihnimizi sürekli meşgul eden kişisel hijyenimiz ve zihnimizde dönüp duran ‘acaba virüs kaptım mı’ düşüncesi de odaklanma konusunda işyerindeki performansımızı etkileyebilecek bir diğer durum. Kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığı tehdit altındayken, işle ilgili sorumluluklarımız ikinci planda kalacak gibi görünüyor.

İşle ilgili sorumluluklarımıza odaklanamamamız, beraberinde ertelemeyi ve işlerin birikmesini, dolayısıyla daha fazla stres altına girmemizi beraberinde getiriyor. Yani kısacası yeni dönemde, azalan motivasyon ve odaklanma becerimize karşın artan bir iş yükü ve stres bizi bekliyor olabilir.

Erteleme alışkanlığı, odaklanamama ve motivasyon eksikliği yeni dönemde evden çalışmaya devam edecek olanlar için çok daha zorlayıcı olabilir. Fiziksel çevrenin ve çalışma ortamının değişmesi, dikkat dağıtıcıların artması (televizyon, çocuklar, ebeveynler, evde yaşayan diğer kişiler, ev işleri gibi) ve genel atmosferin negatif olması, yeni dönemde evden çalışacak olanların üretkenliğini ve iş-yaşam dengesini olumsuz etkileyebilir.

Evet, şimdiye kadar okuduklarınızın biraz karamsar ve içinden çıkılamayacak kadar zorlayıcı göründüğünün farkındayız. Ancak içinde bulunduğunuz durum ne kadar zorlayıcı olursa olsun, şehir yaşamına yeni yeni geri dönmeye başladığınız şu dönemde gerekli önlemleri alarak ve doğru adımları izleyerek üretkenliğinizi, odaklanma becerinizi, motivasyonunuzu ve ruh sağlığınızı koruyabilmeniz mümkün.

Kriz ortamında belirsizlik kaynaklı stresi yönetebilmenin yolları

Daha üretken, motive ve odaklı bir yaşamın ön koşulu hayatımızdaki zorlayıcı durumlarla ve bu durumların yarattığı stresle başa çıkmayı öğrenmek. İçinde bulunduğumuz kriz ortamından bağımsız olarak stres yönetme becerilerinizi geliştirerek ve içsel kaynaklarınızı güçlendirerek, yeni dönemde karşılaşacağınız zorluklarla ve belirsizlikle daha kolay başa çıkabilmeniz mümkün.

Okulda, ilişkilerinizde, iş yaşamınızda ya da günlük hayatınızda kullanabileceğiniz basit ve etkili önerilerle daha üretken, motive ve odaklı bir başlangıç yapabilirsiniz.

1. Önceliklendirin

Karantina sürecinde hepimiz az ya da çok bir şekilde işlerimizden, eski çalışma düzenimizden, sosyal hayatımızdan ve alışkanlıklarımızdan uzaklaştık. Çalışma saatlerimiz, arkadaşlarımızla olan görüşmelerimiz, hobilerimize ayırdığımız süre azaldı. Yeni bir düzene, yeni çalışma saatlerine, dolayısıyla yeni bir çalışma kültürüne ve farklı bir sosyalleşme şekline hızlı bir geçiş yapmak durumunda kaldık.

Erteleme alışkanlığı, yeni dönemin hayatımıza getirdiği en önemli değişikliklerden biri oldu. İşe ayırdığımız süre azalsa da yapılması gerekenler azalmadı. Arkadaşlarımızla birlikte geçirdiğimiz süre azalsa da, konuşacaklarımız, paylaşacaklarımız ve sosyalleşme ihtiyacımız azalmadı. Peki tüm bu birikmiş işlerimizi, artan sorumluluklarımızı, görüşmek için can attığımız ama iş yoğunluğundan zaman ayıramadığımız arkadaşlarımızı ve kendimize ayırdığımız zamanı nasıl yöneteceğiz? Cevabı aslında hepimiz biliyoruz: Önceliklendirerek.

İlginizi çekebilir: Önceliklerinizi önceliklendirme zamanı: Tabağında kendine kadar yerin var mı?

Kontrolünüzden çıktığını hissettiğiniz durumlarda ilk yapmanız gereken şey durmak, büyük resme bakmak ve tüm problemlerinize aynı anda çözüm üretmeye çalışmak yerine planlamaya zaman ayırıp, çözüme adım adım ilerlemek. Kendinize çok iyi organize edilmiş bir yapılacaklar listesi hazırlayın ve yapmanız gerekenleri bir gün içinde, bir hafta içinde ve bir ay içinde yapılması gerekenler olmak üzere önceliklendirin. Listenizin en başına kısa sürede yapabileceklerinizi ve yaparken sizi motive edecek, sizde pozitif hisler yaratacak olan görevlerinizi eklemeye çalışın. Yapmak istemediğiniz, sizde olumsuz duygular yaratan şeyleri yapmak için kendinizi zorlamak yerine, bu sorumlulukları listenin en sonuna yerleştirmeyi deneyin.

2. Net ve anlaşılır yönergelerle ilerleyin

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, geçtiğimiz yıllardan farklı olarak bu yıl şehir ve iş yaşamına, belirsizlik ve sağlık durumumuzla meşgul bir zihinle başlangıç yapacağız. Bu nedenle önceden çok kolay çözümlediğiniz problemleri çözmekte zorlanabilir, çok başarılı olduğunuz konularda yetersiz hissedebilir, odaklanma konusunda sıkıntı yaşayabilir, eskiden ilgiyle yaptığınız aktivitelerden uzaklaşabilir ya da görüşmek istediğiniz arkadaşlarınızla plan yapmak konusunda isteksiz olabilirsiniz.  

Kendinizle ilgili anlam veremediğiniz durumları fark edebilmek kolay olsa da, çözümü tek başınıza bulmanız her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle zorlandığınız zamanlarda neye ihtiyaç duyduğunuz konusunda açık ve net yönergelerle ve sorularla size yardım edebilecek kişilerden destek almaya çalışın. Örneğin, yaptığınız işle ilgili kafa karışıklığı yaşıyor ve size verilen görevi tamamlamakta zorlanıyorsanız, üstünüzdeki birinden yapılacak işle ilgili daha ayrıntılı bilgi vermesini rica edebilir, çalışma arkadaşlarınızdan destek isteyebilirsiniz. Unutmayın, önemli olan kendinizi raht hissetmeniz ve yaşadığınız zorluklarda yalnız değilsiniz. Daha net ve detaylı yönergelerle, zihniniz de daha net ilerleyecek ve sizi çözüme daha kolay ulaştıracaktır.

3. Sınırlarınızı daha az zorlayın

Belirsizliğin odakta olduğu bir dönemde tüm iplerinizi gevşeterek rehavete kapılmanız belirsizliğin daha da büyümesinden başka bir işe yaramayacaktır. İçinde bulunduğunuz durumun zorlayıcılığını bahane ederek sizi zorlayan ama aynı zamanda geliştiren sorumluluklardan kaçmamalısınız. İçinde bulunduğumuz bu zorlayıcı dönem, öğrenmeye ve gelişmeye devam etmek, konfor alanımızdan çıkmak, çok daha dayanıklı ve yılmaz hale gelmek için bir fırsat. Ancak her durumda olduğu gibi bu durumda da aşırıya kaçmak, stres seviyenizin artmasından başka bir işe yaramayacaktır. Bu nedenle kendinizi işe boğmak ve çok fazla zorlamaktan kaçınmalı, zihinsel huzurunuzla gelişim alanınız arasında sağlıklı bir denge kurmayı öğrenmelisiniz.

4. Dengeli beslenme ve uyku döngüsü

Dengeli beslenmek ve kaliteli bir uyku uyumak bu dönemde sadece artan stresinizi yönetmek; daha üretken, odaklı ve motive çalışabilmek ya da kendinizi daha iyi hissetmek için değil; hastalık riskini en aza indirmek için olmazsa olmaz bağışıklık sisteminizi desteklemek için de mutlaka dikkat etmeniz gerekenlerin başında geliyor.

Sağlıklı ve fiziksel olarak güçlü olmaya en çok ihtiyacımızın olduğu şu dönemde daha güçlü bir bağışıklık sistemi, şehir hayatının beraberinde getirdiği pek çok sağlık riskiyle birlikte virüsle olan savaşınızda da en büyük destekçiniz olacak. Daha sağlıklı ve güçlü bir bünyeyle zihninizi meşgul eden olumsuz düşüncelerden bir nebze de olsa kurtulacağınız ve rahatlayacağınız için, hem iş yaşamında hem de günlük hayatınızda çok daha iyi performans gösterdiğinizi göreceksiniz.

İlginizi çekebilir: Uyku kalitenizi arttırmak için uygulayabileceğiniz pratik öneriler

Yeni dönemde evden çalışmaya devam edeceklere özel öneriler

Sürecin başında hepimiz evden çalışma fikrine içten içe sevinmiş olsak da, konu uygulamaya geldiğinde işlerin hiç de göründüğü kadar kolay olmadığını anladık. Alışkın olduğumuz ofis ortamını hem fiziksel hem de zihinsel olarak eve taşıyabilmek pek çoğumuz için başlı başına bir problem oldu. Bu nedenle yeni dönemde evden çalışmaya devam edecek ve gerekli çalışma disiplinini evde nasıl sağlayabileceğini kara kara düşünenlerdenseniz, yapmanız gereken en önemli şey hem zihinsel hem de fiziksel olarak ofiste gibi hissedebileceğiniz bir atmosfer yaratmak olmalı.

1. Çalışma alanınızı evin kalanından ayrı tutun

Evde üreterek ve çalışarak zaman geçirdiğiniz fiziksel ortamı evin diğer bölümlerinden ayrı tutmak, zihninizin bu süreci daha kolay yönetmesine ve daha iyi odaklanmanıza yardımcı olabilir. Yeni çalışma dönemine evden devam edeceklerdenseniz, çalışma alanınızı yemek yediğiniz, dinlendiğiniz, rahatladığınız ya da uyuduğunuz alanlardan mümkün olabildiğince ayrıştırmaya çalışın. Tek odalı bir evde yaşıyor olsanız bile, kendinize sadece masa, sandalye ve çalışmak için gerekli olan ofis malzemelerinizin bulunduğu bir köşe yaratmaya çalışın.

2. İşe gider gibi giyinin

Üstünüzü giyinmek, saçınızı taramak, makyaj yapmak gibi eskiden alışık olduğunuz hazırlık aşamaları zihniniz için de bir uyanma ve işe hazırlanma aralığıdır. Bu nedenle evden çalışırken de ofise giderken izlediğiniz sabah rutinini uygulamaya çalışın. Tabii ki takım elbise giyin ya da kıravat takın demiyoruz ancak pijamalarınızla da çalışmaya oturmayın. En azından her sabah duş almaya, eğer yapıyorsunuz küçük bir cilt bakım rutiniyle uykulu görünümünüzü canlandırmaya çalışın.

3. Molalarınızı kesinlikle atlamayın

Evden çalışırken mola sürelerinizi kontrol altında tutmak ayrı bir dikkat ve özen gerektiriyor. Saat başı 5 dakika ekrandan uzaklaşarak farklı şeylerle ilgilenmek ve beş dakikanın sonunda tekrar bilgisayar başına dönmek yeterli olabilir. Aynı şekilde, birkaç saatlik çalışmadan sonra atıştırma ya da yemek molası vermek de bedeninizin ve zihninizin ihtiayçlarını karşılayabilmeniz için yeterli olacaktır. Pomodoro tekniği de özellikle evden çalışırken zaman yönetimi konusunda zorluk yaşayanlar için oldukça etkili ve pratik bir yöntem.

4. Bağlantıda kalın

Ofiste çalışmaya dair pek çoğumuzun en sevdiği şey çevremizde bizim gibi çalışan, işle ilgili problemlerimizi paylaşabileceğimiz, gerektiğinde destek alabileceğimiz ve sohbet edebileceğimiz çalışma arkadaşlarımızın olması. Yeni dönemde evden çalışmaya devam edecek bir kısmımız için fiziksel olarak görüşmek mümkün olmayacağı gibi, ofise gitmek durumunda olanlar da kısıtlı sürelerde ve belirli kurallara bağlı kalarak iletişim kurmak zorunda kalacaklar. Bu nedenle evden çalışıyorsanız ya da kısıtlı sürelerde ofise gidiyor ve çalışma arkadaşlarınızla görüşemiyorsanız, mutlaka online olarak görüşmeye zaman ayırmalısınız. 

5. Dikkat dağıtıcıları azaltın

Evde ailenizin diğer üyeleri ya da ev arkadaşınız varsa, özellikle de çocuğunuz da yeni dönemde eğitimine uzaktan devam edecekse evden çalışmak işkenceye dönüşebilir. Stressiz ve rahat çalışabilmek için kurallarınız ve kişisel sınırlarınızla ilgili katı kurallarınızın olmasına dikkat edin. Siz çalışırken çalışma alanınıza kimsenin girmesine izin vermeyin. Benzer şekilde siz de işle ilgili ihtiyaç duyduğunuz her şeyi çalışma alanınızda bulundurmaya ve çalışma saatleriniz içinde tüm ihtiyaçlarınızı mümkün olabildiğince çalışma alanınızda karşılamaya çalışın. İş için gerekli değilse telefonunuzu yanınızda bulundurmayın, gerekirse sesini kapatın. Eğer telefonunuzu iş için kullanmanız gerekiyorsa sosyal medya bildirimlerinizi kapamayı unutmayın.

Evden çalışmayla ilgili daha detaylı öneriler için aşağıdaki yazılarımızı inceleyebilirsiniz:

Tatil dönüşünde hepimizi zor zamanların, yeni kuralların, daha fazla stresin ve belirsizliğin beklediği kaçınılmaz bir gerçek. Çalışma hayatının ve şehir yaşamının getirdiği stres bu dönem biraz daha yüksek seviyelerde olacak gibi görünüyor. Ancak yeni dönemin zorluklarıyla baş etmesi gereken yalnız siz değilsiniz. Öngörülemeyen sorunlar, hepimizi alışık olmadığımız çözümler üretmeye mecbur kılıyor. Siz de bu farklılığı ve yabancılığı yeni bir öğrenme ve gelişme fırsatı olarak kullanabilir, hem kişisel gelişiminize hem de üretkenliğinize katkıda bulunabilirsiniz. İnsan beyninin esnek olduğunu ve yeni durumlara çok kolay adapte olabildiğini aklınızdan çıkarmayın. Yapmanız gereken tek şey güvende kalmayı, gerekli önlemleri almayı ve elinizden gelenin en iyisini yaptığınızdan emin olmayı sürdürmek.

 

Kaynaklar: Life Hacker, Pop Sugar

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale