X

2020 için üç hedef: Kalıpların ötesine geç, sınırları kaldır ve fark yarat

Doğduğumuz andan itibaren ailemizle, çevremizle, eğitmenlerimizle, arkadaşlarımızla şekilleniyoruz. Birinin çocuğu olurken diğerinin kardeşi, ötekinin sırdaşı, bir başkasının öğrencisi oluyoruz. Yaşlarımız ilerliyor, zamanla sevgili, eş, karı, koca, anne, baba, dost, arkadaş, eğitmen, iş arkadaşı, müdür, uzman oluyoruz. Kimlikler, etiketler, sıfatlar, tanımlamalar… Peki sen gerçekte kimsin?

Çevremiz, geliştirmeye başladığımız ilk algı boyutu. Kendi dışımızda olanları algılamaya başlarken kimlerle beraber olduğumuz, yani yakınımızdaki ve uzağımızdakiler referansımız olur. Yıllar içinde çevre; yaşadığımız oda, ev, ortam, okulumuz, iş yerimizden giydiklerimize kadar dış alanda ne varsa kapsar. Bulunduğumuz çevreye göre davranış geliştirmeye başlarken, bu davranışların sonuçlarına duyarlı olmamız öğretilir.

Ailemizle beraber, okuduğumuz okullar davranışlarımız için daha önceki referanslar, kollektif yaşam şekillerini dikkate alarak bize kalıplar yaratıp şekillendirir. “Çok güldük çok ağlayacağız”, “Kesin kötü bir şey olacak” gibi halk arasında sıklıkla söylenen ve inanca dönüşmüş koşullandırmalar, “Sınavdan 100 almalıyım yoksa ailem çok üzülür”, “Bu işte çok başarılı olmalıyım yoksa kovulurum” gibi kendimize sürekli görevler vermek ve bir şeylere zorlamak… Belki de bu düşüncelerin temeli atalarımızdan gelen boş oturanı kimse sevmez inancının pekiştirilmesi. “Anneme yardım etmedim, çok bencil bir insanım”, “Bugün canım iş yapmak istemiyor. Çok tembel bir insanım” gibi söylemlerle pekiştirilen kalıplar. Toplum içinde yaşamaya bizi hazırlayan uyarılar olmasına rağmen sınırlarımızı da çizmeye başlar.

Aşk yaşamından iş hayatına kadar kalıplaştırma eylemi durmaksızın süregelir. Kısa süreli kurumsal hayat deneyimim oldu, çünkü giyim yönetmeliğinden tatillere çıkma düzenine kadar yaşamımın birçok alanına müdahil olunma hali bana iyi gelmedi.

Daha önce burun kıvırdığım, beğenmediğim, asla yapmam, böyle olmaz ki dediklerim aslında başkaları tarafından tanımlanmış olanlardı. Çevre ve tabii yaşam koşullarını değiştirmek istediğimizde kimliklerimize ve bunlarla bağlantıda olan inançlar ve değerlerimize bakmamız gerekiyor. Yaşamımızda değer veya inanç olarak nitelendirilenlerin kaç tanesi bize ait? Ve belki de bu yüzden çoğumuz işlerimizden, yaşamlarımızdan ve/veya ilişkilerimizden, hatta kendimizden memnun değiliz.

Dünya düzenini değiştiren bir buluşum falan yok, hiç olmayan bir şeyi de keşfetmedim. Daha da önemli bir şey oluştu: Kendim…

Zihnimizde yarattığımız sınırlar bu kalıplarla oluşuyor. Mutluluğu ve mutsuzluğu, sevinci ve hüznü biz izin verdikçe zihnimiz yönetiyor. Zihin, kalıpları seviyor, çünkü bu sayede düzeni bozulmadan kontrol edebiliyor.

En baştan yenilgiyi kabullendiğimiz için kim bilir neler yapabiliriz de yapamıyoruz belki de… Belki her zaman değil, ama zaman zaman olmuyor mu: “Olmaz, çünkü…”, “bunu yapamam“, “o yapmış, ben onun gibi olamam“, “artık benden geçti“, “bunun için genç değilim“, “yaşımdan dolayı kimse beni ciddiye almaz” gibi olumsuzlamalar ile bir şeylerden vazgeçmediniz mi hiç?

Tüm kalıplar bizleri mutlu olmaktan uzaklaştırmak için. Ne yaşamın, ne ilişkilerin, ne sevginin, ne de bedenin kalıbı var. Kalıplar ve kurallar ile beraber aslında şekilcilik yaratıyoruz. Bedenin (olması gereken) şeklini vermeye çabalıyor ve olmuyorsa zorluyoruz. Yoga yapamam esnek değilim, kilom fazla, güçlü değilim, bana göre çok yavaş… Denemeden belirliyoruz sınırları.

Kalıpları ile yaşayan ve kesin çizilmiş sınırları olan biriyken yoga ve meditasyon ile dönüşümü yaşayanlardan biriyim. Aslında zorunlu bir dönüşüm; işten atılma, her şeyini kaybetme ve sonrasında yıkım ile başlamış bir dönüşüm. Bozma yaratıcılığın, silme konsantrasyonun, genelleme öğrenmenin bir fonksiyonu. Kimliklerden biri bozulduğunda aslında yaratıcılık ortaya çıkıyor ve işte o zaman asıl amacının bu dünyada ne olduğunu daha net şekilde görmeye ve memnun olmaya başlıyorsun.

Yoga pozlarının asıl amacı bedeni esnetmek ve güçlendirmek değil, bedeni özgürleştirerek, yani kalıplarından çıkararak zihni berraklaştırmak. Bedeni kabul ederek, onun farkına vararak, sınırlarını ve beraberinde gücünü ve esnekliğini ortaya çıkarıyoruz. Beden özgürleştikçe zihin berraklaşıyor ve kalp açılarak farkındalık ortaya çıkıyor. Farkındalık; anlayış, kabullenme, gözlem, eleştirmek ve yargılamak yerine olanı kabullenme hali ile gelen dönüşüm. Zihin, kendinizle ilgili ne söylerseniz, ne düşünürseniz, neye inanırsanız onu gerçekleştirir!

Kurbağalar çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmayı hedefleyerek yarışa başladılar. Bir kurbağa hedefe ulaşabildi. Üstelik sürekli “Zavallılar, hiçbir zaman başaramayacaklar” diyen izleyicilere rağmen.. Diğerleri bu olumsuz düşünceyi duyarlarken, hedefe ulaşan kurbağa hiçbir şey duymuyordu. Çünkü sağırdı…

2020 kalıpların ötesine geçerek özgünlüğünü dile getirmenin başlangıcı olabilir. O demiş, bu demiş, böyle olmalı, böyle yapılmalı gibi söylemlerin ötesine geçtiğin bir yıl olabilir. Kendini var ederek fark yarattığın bir yıl olması dileği ile…

İlginizi çekebilir: Zorlukları yenme gücü içinizde: Teslimiyet ve inancın zaferi

Meltem Fakabasmaz: İstanbul’da doğdum. Anaokulundan lise sona kadar okuduğum FMV Işık Lisesi’ni tamamlayarak Endüstri mühendisliği okumak için rotamı Kıbrıs’a çevirdim. 4 sene sonunda okul ikincisi olarak tamamladığım mühendislik eğitimimi yaşamda uygulama serüvenim başlamadan bitti. Dönemin ekonomik krizi ile kendimi medya alanında buldum. Dergilerle başlayan medya ilişkim Sinema-TV master ile sinema sektörüne doğru kaydı. 5 yıla yakın filmlerle yaşadığım yakın ilişki zamanla televizyon reklam prodüktörlüğüne doğru yöneltti. Gece ve gündüzün birbirine karıştığı, tatil günlerinin sayısının giderek azaldığı bir süreç içinde yogayı keşfettim. Aktif ve düzenli spor yapan biri olmama rağmen çalıştığım işin derin etkisi ile sırt, bel, diz, ve kalça ağrılarına, uykusuz gecelere ve depresif bir ruh haline geçiş yapmıştım. Yoga bir ilaç gibi, başta fibromiyaj defterini kapatmama yardımcı oldu. Yaşadığım tüm olumsuzluklara birebir yardımcı oluşunu keşfettikçe başkaları ile paylaşmak istedim ve 2015’te almaya başladığım yoga eğitimlerim Şimdiye kadar 1000 saate ulaştı. Öğretmek kadar öğrenci ruhumu da korumayı ve keyfini çıkarmayı seviyorum. RYT® 500 Yoga Alliance sertifikamla beraber Yoga Terapi, Nefes ve Meditasyon ile ilgili ayrı uzmanlık sertifikalarım var. İstanbul’da 4 ayrı stüdyoda derslerimle beraber Youtube kanalım ve yogauni sitesinden evde yogasını yapmaya devam edenlerle buluşmaya çalışıyorum. Farkındalık, Sağlıklı Yaş Alma ve Yoga yazılarımın içeriklerinde karşınıza sıklıkla çıkacak olanlar.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale