X

2017’nin en yeni wellness trendleri: Zorlu egzersizlere veda, yavaş ve etkili egzersizlere merhaba

Çok da uzak olmayan bir geçmişte, egzersiz yapmak; kapalı spor salonlarında saatler geçirmek, kollar ve bacaklar kopana kadar koşmak, yoğun spor aktivitelerinde bulunmak ve fit bir görünüm kazanmak için sağlam bir para harcamak anlamına geliyordu.

Ancak bu yaz “slow fitness movement” yani yavaş fitness hareketi bir anda yükselişe geçti ve egzersiz anlayışına dair ne varsa her şeyi değiştirmeye başladı; buna nasıl hareket ettiğimiz, nasıl giyindiğimiz, nasıl nefes aldığımız ve nasıl terlediğimiz bile dahil. Vücudumuzu ve sınırlarımızı zorladığımız o zor dönemlerden sonra artık derin bir nefes alıp yeni egzersizlerle, yeniden doğmanın zamanı geldi.

İşte 2017 yılının onarma ve yenilenme odaklı fitness ve wellness trendleri:

Bedenini zorlama, ona ayak uydur

Tai chi / Qigong

Bedeni zorlayan, ağır hareketler geride kaldı. Ağır ve güç gerektiren hareketler yerini restoratif yoga, qigong, nidra yoga, yin yoga gibi daha yavaş bir akışa sahip olan stillere bıraktı.

Flowing Zen’in kurucusu Ulusal Qigong Derneği yönetim kurulu üyesi Anthony Korahais: “Qigong, tartışmasız bir stres azaltma aracıdır.” diyor ve ekliyor;

“Modern dünya antik mindfulness sanatlarına hayran oluyor, çünkü stresle savaşmak ve yaralarımızı iyileştirmek konusunda çoğu zaman yetersiz ve çaresiz kalıyoruz. Qigong bu alanda bize yardımcı oluyor. Yıllardır hak ettiği değeri görmese de qigonga olan bakış açısının önümüzdeki 10 yıl içinde bir hayli değişeceğine inanıyoruz.”

Dünyada birçok yoga stüdyosu artık tai chi, qigong atölyelerine ev sahipliği yapıyor ve New York’ta bulunan popüler stüdyolar haftalık programları arasında nidra yogaya mutlaka yer vermeye dikkat ediyor.

Yürüyüş “anda olmanın” en güzel yolu

Koşmayı sevmiyor musunuz? Hiç problem değil. Bu yaz bedenlerimizi yavaşlatıyoruz ve vücudumuza kolay gelen, uygulaması daha kolay olan hareketleri benimsiyoruz. PLOS’ta yayınlanan bir araştırmaya göre açık havada yürümek ruh hali üzerinde şaşırtıcı derecede olumlu etkilere sahip. Yapılan araştırmaya göre; kadınlar egzersiz olarak yürüyüşü, erkeklerden daha çok benimsiyor. Amerika’da kadınların %65’i düzenli bir şekilde yürüyüş yaparken, erkeklerin %63’ü yürüyüşü egzersiz olarak uyguluyor.

Sağlıklı yaşam uzmanı ve All Is Well kitabının yazarı Marilynn Preston bu durumu kendi cümleleriyle şöyle açıklıyor:

“Yürüyüş insanlar tarafından yeniden keşfediliyor ve seviliyor. Bunun nedeni ise yürüyüşün en stresli zamanlarda bile basit ve uğraş gerektirmeden bizi canlı hissettirebilen, eklemlerimizi çalıştıran ve doğrudan etki eden bir aktivite olması. Yürümek, özlediğimiz özgürlük hissini bize geri veriyor. Yürürken kontrol tamamen bizde oluyor, kimseyle konuşmak, bir şey açıklamak zorunda kalmıyoruz, tamamen kendimizle baş başa kalıyoruz. Güneş ışığı bitkiler için ne kadar önemliyse, yürümek de bizim için o kadar önemli ve gerekli.”

Ayrıca yürüyüş için pahalı ayakkabılara ve ekipmanlara ihtiyacınız yok. Hayatınıza kolayca dahil edebilir, isterseniz basit bir “yemekten sonra ritüeli” haline getirebilirsiniz.

Yeni akım “zeki giyinmek”

Giyilebilir teknoloji

Zeki görünmenin ilk adımı neyle uğraşıyor olursanız olun, tarzınızı spor ayakkabılarla, rahat ve konforlu kıyafetlerle tamamlamak. Yani “akıllı” giyinmek.

Moda teknolojisi firmasi Wearable X’in kurucusu Billie Whitehouse; “Teknolojik kıyafetlerin bu derece popüler olmasının nedeni insan bedenine ait daha önce alamadığımız verileri bize veriyor olması. Hem de başka birinin yardımı olmadan. İnsan bedenine dair bilgilere daha önce hiç bu kadar kolay ulaşılmadı. Bu tür teknolojiler sayesinde artık bedeninizin kapasitesine ve nasıl çalıştığına dair önemli bilgileri, kolunuzdaki bileklikten dahi edinebiliyorsunuz.”

Bu tür teknolojiler günümüzde hala çok nadir olmakla birlikte, çoğu activewear firması vücudunuzu ve sağlığınızı yenilikçi yöntemlerle destekleyecek kıyafetler tasarlamak için adımlar atmaya başlıyor. Örneğin oldukça fazla duymaya başladığımız Lululemon’un yeni yüksek teknoloji ürünü Enlite sutyeni, sporcu kadınlar için egzersiz seansları sırasında doğal sıçramayı destekleyici bir özellik sunuyor. Tabii bu yalnızca bu alandaki gelişmelerden bir tanesi. Yakın zamanda pek çok örneğini daha göreceğimize eminiz.

Kısa süreli egzersizler daha sağlam sonuçlar veriyor

Vücudumuzun mekaniğini ve nasıl işlediğini daha iyi anlamaya başladıkça, daha kısa sürede daha etkili bir şekilde egzersiz yapmanın yollarını bulmaya başladık. Yüksek yoğunlukta aralıklı antrenmanlar ya da HIIT gibi daha kısa süreli egzersizlerle yalnızca 15-20 dakika gibi sürelerde hedeflerimize daha kolay ulaşabiliyoruz. Bu egzersizler 60-90 dakikalık bir antrenmana kıyasla, vücutta stresle birlikte artan kortizol miktarının düşük kalmasını, ve tabii zamandan kazanmanızı sağlıyor.

Egzersiz rutinlerini kısa süreli tutmanın harika sonuçlar doğurduğunu keşfeden Breaking Vegan’ın yazarı yogi Jordan Young: “Haftada 2 kere düzenli bir şekilde yaptığım koşu ya da HIIT gibi egzersizler; restoratif yoganın, bolca su içmenin ve tabii ki uykunun yardımı ile ihtiyacım olan tüm dengeyi bana veriyor.”

Kısa süreli egzersizlerin bu derece önemli olmasının bir diğer nedeni ise yapmanız gereken daha önemli şeylere alan açmanızı sağlamaları; uyku gibi!

Yani koşu bandı üzerinde saatlerce koşmanıza gerek yok. Yapmanız gereken çok çalışmak değil, akıllıca çalışmak. Ve tabii hayatınızda ruh halinizi, modunuzu dengeleyici aktivitelere daha fazla yer vermek.

Performansınızı arttırmak için yogadan faydalanın

HIIT egzersizi

Artık birçok atlet ve sporcu, performanslarını arttırmak ve hedeflerine ulaşmak adına yogadan ve yoganın iyileştirici özelliklerinden yararlanıyor.

Geçtiğimiz günlerde grup USC futbol oyuncusu yoganın hem zihinsel hem de fiziksel performanslarını arttırdığını açıkladı. Ayrıca Teksas’ın Stephenville kentinde bir lise, sporcularına haftalık Vinyasa derslerine katılma şansı tanıdığını söyledi ve bunun üzerine yaklaşık 130 kişi anında kayıt yaptırdı.

NBA oyuncusu Tobias Harris, bu yaz atletizm dünyasında pek çok alanda yoga ve diğer düzenleyici egzersizlerin kullanıldığına tanık olduğunu söyledi ve bu gözlemini şu sözlerle dile getirdi:

“Yoga gibi iyileştirici aktiviteler hiç şüphesiz sporcular için vazgeçemeyecekleri bir trend haline geldi. Bunun nedeni ise bu tür egzersizleri vücudu yormadan şekillendirmesi, esneklik kazandırması ve yenilemesi. Ben bu anlamda yürüyüşten ve yogadan faydalanıyorum. Ve çoğu zaman sabahları 15 dakikamı ayırmam yetiyor. Bu faaliyetler kesinlikle performansımı etkiliyor, kan akışımı düzenliyor, ve tüm sezon boyunca yorulan bedenimi kendine getiriyor. Tüm bunların yanında yoganın özgüveni, huzurlu ve barışçıl hisleri olumlu anlamda etkilediğini söyleyebilirim.”

Asıl amaç ömrü uzatmak

Her gün düzenli bir şekilde yoğun ve uzun egzersizler yapmak, eklemleri ve kasları zorluyor. Yoğun ve zorlayıcı egzersizler kısa süreli “gösterişli” sonuçlar veriyor olsa da uzun dönemde yaralanmalara ve stres seviyesinde artışa neden oluyor.

Yoga eğitmeni Jules Hunt“Zamanında uzun egzersizlerle haşır neşir olan biri olarak, bu konudaki anlayışın değişiyor olmasına seviniyorum” diyor ve ekliyor; “İnsanlar nihayet bedenlerini dinliyor ve yalnızca tek örnek bir beden ölçüsünün doğru olmadığını anlıyor. Benim için önemli olan uzun ömürlülük, dolayısıyla egzersizlerimi kısa süreli karın kasları yerine uzun vadeli sağlık için yapıyorum.”

Sabahları erken kalkıp yapılan egzersizler yerini daha fazla uykuya bırakıyor

Rüya gibi öyle değil mi? Sonunda uykunun değeri anlaşıldı!

İngiltere’de bir spor salonu bu yaz uygulamaya başlayacağı bir egzersiz sınıfından bahsetti. Dersler gerginlik ve stres azaltıcı esneme hareketleriyle başlayacak ve 45 dakikalık bir uyku seansıyla tamamlanacak.

Uykunun egzersiz programlarına eklenmesinin iyi bir nedeni var. Uyku uzmanı Michael Breus’a göre uyku yeni bir “hayati işaret”. Bunu da şu sözlerle açıklıyor: “Eğer uykunuzda bir sorun varsa, bu şüphesiz başka bir soruna neden oluyor. Kilo alma, kronik bir hastalığı tetikleme ya da zihinde bulanıklaşma gibi…”

Eğer spor salonunuz henüz bu tarz bir hizmet sunmuyorsa, işten sonra bir saatinizi qigong, restorative yoga gibi seanslara ayırabilirsiniz. Bu tür seanslar 1 saat olmasa da 15-20 dakikalık meditasyonla sonlanıyor. Meditasyon, geceleri daha rahat uykuya dalmanıza yardımcı oluyor.

Her zaman pasif iyileşme taktiklerini deneyebilirsiniz

Kriyoterapi

Kriyoterapi ve kızılötesi saunalar gibi pasif iyileşme taktikleri özellikle son iki senedir bir hayli yayılmaya başladı. Golden State Warriors oyuncuları Stephen Curry, Andre Iguodala ve Shaun Livingston, iyileşme adına düzenli olarak dondurucu soğukluktaki kriyoterapi odalarını kullanıyor.

Kas gerginliğini gidermek ve ruh halini düzenlemek için ısı kullanan kızılötesi saunalar bu sene şimdiye kadarki en parlak dönemini yaşıyor. Oldukça bilinir olan HigherDOSE’un kurucusu Lauren Berlingeri bu uygulamayı şöyle anlattı: “Kızılötesi ısılar vücuda ihtiyacı olan sıcaklığı sağlıyor. Bu yöntem vücudunuza ısı vermek için hem daha nazik ve etkili bir yöntem. Biz bu ısıyı güneşe benzetiyoruz. Çünkü verdiği ısı tıpkı güneşin verdiği ısı gibi terapötik, besleyici ve dinlendirici hisler uyandırıyor.”

Kaynaklar:
Mindbodygreen.com
Yogajourney.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale