X

2017’de bolluk ve bereket üzerine inançlarınızı değiştirecek tavsiyeler

Farklı tecrübeler ile bugünlerimize geldik. Öncelikle ailemizde gördük bolluk ve bereket inancını… Örneğin; ben küçükken bayramlık almak diye bir kavram vardı. Yeni giysiler sadece bayramlarda alınabilirdi. Yine eskilerden devam edelim; belki yolda canınızın çok istediği bir şeker için ağladınız, anneniz ilk defa “paramız yok” dedi. “Para” ve “yok” işte ilk o zaman bir arada aklınıza kazındı belki.

Sonra çok kez duydunuz “para ile saadet olmaz” cümlesini. Çocuk aklınızla “para” ve “saadetin olmaması” yani mutlu olmamak kavramını aynı cümle içinde aklınıza kazıdınız. Bugün yıllar geçti ve o çocuklar birer yetişkin oldu, fakat çoğumuz için aslında bolluk ve bereket inancı işte o çocukluk günlerimizde topladığımız ve aklımıza kazınan mesajlara dayanıyor.

Kendi tecrübemi çok dürüstçe paylaşmak istiyorum bu yazımda bana eşlik eden sizlerle… Hayatımda çok kısa bir süreye kadar bolluk ve bereket inancımın, bugüne kadar biriktirdiğim birçok farklı “olumsuz” mesaj ile iç içe olduğunun ben de farkında değildim.

Bolluk ve bereket inancımıza etki eden olumsuz mesajlar

Öncelikle ailemde babam, yani “erkek” paranın kaynağı olmuştu. Bu yüzden çocuk aklımla edindiğim en temel inanç erkek kadından daha fazla bolluk ve bereketi hak eder; “kadın para kazanamazdı” yani aslında “kadın parasal olarak erkekten aşağıda olmalıydı”. Hayatımı dönüştüren ve bana çok şey öğreten ilişkimde, her ne kadar para kazanırsam kazanayım, bolluk ve bereket adına hayatımda daha fazla arkadaşım, daha fazla sevgim veya daha fazla tecrübem olursa olsun, sürekli ilişkide olduğum kişiden “bolluk ve bereket olarak ve tabi ki para kazancı da olarak daha aşağıda olmalıyım, ben daha fazlasını gerçekleştiremem çünkü kadın hep daha azını hak eder” inancına sahiptim. Bugün geldiğim noktada ise para kavramının ve hayatımdaki bolluk ve bereketin ana yaratıcısı olduğumu, hiçbirimizin diğerinden “az” olmadığını ve evrenin tüm bolluk ve bereketiyle hepimizi ve tabi ki beni de “aynı” şekilde koruduğunu biliyorum.

Diğer bir inancım ise ailemin kadınlarında gözlemlediğim “paraya ihtiyacını ifade etmeme ve parayı kabul etmeme” bakış açısıydı. Yani gerek öğrenciliğimde gerekse hayatımın çok zor noktalarında, her ne kadar ihtiyacım olursa olsun ve insanlar bana yardım etmeye, gerek para gerekse bolluk bereket anlamında benimle olmaya ve bana vermeye hazır olsalar da “kendin o an kazanmadıkça hak etmezsin” yani “yalnızca kendi kaynaklı para hayatına dahil edilir” inancım, bolluk ve bereketi hayatıma kabul edememe ve para akışına, sevgi akışına ve hatta insanların akışına izin vermemeye kadar gitmişti. Bu yüzden hayatımın zor anlarını hep tek başıma yaşadım, insanların bana eşlik etmesine veya benimle bolluk ve bereketlerini paylaşmalarına izin vermedim. Bugün bana gelen tüm bolluk ve bereket öğelerini (bir çikolatadan tutun da çok değerli bir hediyeye kadar) minnetle ve tamamiyle apaçık bir kalple kabul ediyorum.

Çok önemli bir diğer inancım ise kendi bolluk ve bereketim hakkındaydı. Ailemin kadınları genel olarak “sadece kendilerini memnun etmek için parayı kullanabilmek” veya “parayı harcayabilmek” kavramına sahip değillerdi; yani para “eş için çocuk için ev için harcanabilir”di, fakat “sadece kendi zevki kendini şımartmak için” para harcamak mümkün değildi. Hayatımda çok önemli bir yeri olan son ilişkimde, birlikte olduğum kişi için “hiç düşünmeden” para harcayabiliyorken kendim için harcama yapamaz hale gelmiştim. Adeta bolluk ve bereket anlayışım “kendi” söz konusu olduğunda verdiğim tüm emek ve çabayı görmezden gelerek başka bir kişiye kolaylıkla akarken, “ben” olan her durumda bu akış duruyordu. Sonunda çok sevdiğim uzun seyahatlerime yani sadece kendim için kendi zevkim için para harcayabilmeye yaklaşık iki yıl ara vermiş olduğumu dehşet içinde fark etmiştim. Bundan sonra yaptığım ilk şey geçtiğimiz yılın son altı ayında neredeyse her ay beni derinden dönüştüren birçok seyahat gerçekleştirmek ve emek ile edindiğim bolluk ve bereketi kendime akıtmak oldu.

İnançlarınız hayatınızı etkiliyor.

Burada paylaştığım örnekler her ne kadar kişisel tecrübelerim olsa da, bu yazımda bana eşlik eden sizlerin de okurken evet ben de aynı şekilde düşünüyorum dediğinizi duyabiliyorum… Farkında olmadığımız tüm bu inançlarımız, bugün sevgili evrenin bizlere ulaştırdığı bolluk ve bereket seviyesini derinden etkiliyor; bu hayatlarımıza kazandığımız paradan hayatımızda hissettiğimiz sevgi ve aşk seviyesine kadar çok farklı kavramları etkiliyor. Bu yüzden hayatımıza “daha fazla” bolluk ve bereket çekebilmemiz evrenin bereket akışını anlamak ve buna göre inançlarımızı dönüştürmekten geçiyor. Eğer bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, hayatınıza daha çok bolluk ve bereket akma ihtiyacında demektir, çünkü hiçbir karşılaşma sadece tesadüf değildir. Şimdi ve tam şu anda öncelikle hayatınızda daha fazla bolluk ve bereketin oluşmasına “izin vererek” ve “kabul ederek” başlayın.

Bu yıl sevgili evrenin muhteşem akışıyla sizlere daha fazla bolluk ve bereketi ulaştırmasını gönülden diliyorum. Ve işte hayatınızdaki bolluk ve bereketin her alanda daha çok tezahür etmesine yardımcı olabilecek öneriler:

  • Evrenin size karşılıksızca vermeye hazır olduğu “bolluk ve bereketi” hayatınıza kabul etmek noktasına nerede olduğunuzu bilin. Daha fazla “kabul” edin.

Hayatınızın hangi alanında daha fazla bolluk ve bereket istiyorsunuz; öncelikle kendinize bu soruyu sorun. Örneğin; daha fazla dost kazanmak mı istiyorsunuz, daha fazla para kazanmak mı istiyorsunuz veya daha fazla seyahat etmek mi istiyorsunuz? Bu alan her ne ise, bu konu ile ilgili “kabul” durumunuzu analiz edin. Böylece daha fazla dost kazanmak istiyorsanız yeni bir insanın size önereceği birlikte kahve içmek, birlikte çalışmak veya birlikte sinemaya gitmek teklifine hayır demeyin. Kabulünüz arttıkça yani kendinizi evrenin bahşetmesine daha fazla açtığınızda hayatınızda bolluk ve bereketin akışı da farklılaşacaktır.

  • Evrenin size sunmuş olduğu mevcut bolluk ve bereketiniz için daha fazla minnet ve teşekkür edin.

Görmezden geldiğimiz en önemli noktalardan bir tanesi mevcut bolluk ve bereketimiz için minnet duyabilmektir. Yani çok basit bir şekilde gün içerisinde bize ulaşan bir bardak su, yediğimiz güzel bir yemek veya bir arkadaşımızla geçirdiğimiz güzel bir sohbet için bile teşekkür edebilmek. Hangi alanda bolluk ve bereketimiz artsın istiyorsak bunun için günlük hayatımızda daha fazla minnet duygusu besleyebiliriz, böylece evrenin sunduğu değerlerin kıymetini bir kez daha teşekkürümüz ile kabul etmiş ve onurlandırmış oluruz. Şükür inancı ve teşekkür bilinci, hayatımızda bolluk ve bereket akışını geliştirecektir.

  • Evrenin size sunmuş olduğu bolluk ve bereketinizi daha fazla bolluk ve bereket üretmek üzere karşılık beklemeden ve daha fazla paylaşın.

Daha fazla bolluk ve bereket bekliyorsak, bunun hayatta bir yansıması olabilmeliyiz. Örneğin; eğer sevgiyi hayatımızda daha fazla tezahür ettirmek istiyorsak bu kavramı daha fazla paylaşabilmek ve evrenden beklediğimiz sevgiyi kendimizin nasıl verdiğine odaklanmamız gerekir. Biz daha fazla sevgi verebildikçe, evren bize daha fazla sevgi ile geri dönecektir. Sevgili Deepak Chopra güzel eseri “Başarının Yedi Spiritüel Yasası” adlı eserinde bunu, “Alma ve Verme Yasası” başlığında açıklar ve şu uygulamayı önerir;

…”Gittiğim her yere bir hediye götüreceğim, karşılaştığım herkese bir hediye vereceğim. Bu hediye bir iltifat, bir çiçek veya bir dua olabilir. Bugün temas kurduğum herkese bir şey vereceğim ve kendi hayatımla diğer insanların hayatlarında mutluluk ve zenginliğin dolaşmasına katkıda bulunacağım”

  • Evrenin size sunmuş olduğu bolluk ve bereketinizi daha fazla “ihsan etmek” niyeti geliştirmek üzere dönüştürün.

En kadim inançlardan biri olan Kabala felsefesine göre bizler Yaradan’ın yansımaları olarak “almak” üzere yaratılmışken, bu “alma” enerjimiz, Yaradan ile olan ilişkimiz dolayısıyla aslında Yaratıcı’nın asıl özelliği olan “ihsan etmek” bilincinin gelişmesine evrilir. İhsan etmek anlayışı hayatımızda “almadan verebilmek” kavramının kökleşmesini sağlar. Bolluk ve bereket bilincimizin hangi alanda artmasını istiyorsak o alanda “ihsan etme” enerjisiyle bağ kurmamız ve bu kavramı içselleştirmemiz hayatımızda dönüşümler sağlayacaktır.

Sevgili Michael Laitman güzel eseri Kabala’nın İfşası’nda ihsan etmek anlayışını şöyle açıklar;

…”Kabala kelimesi almak anlamındadır. Aslında daha doğrusu nasıl alınmalı anlamındadır, almanın doğru yolu.

…Yaratılışın alma arzusu olan doğamızı ele alır ve bunu almaya uygun bir forma getirerek değiştirir, öyle ki almanın doğru yolu olan ihsan etme yada özgecil verme haline getirir.

Dolayısıyla doğamız olan alma niteliğini evirip çevirip ihsan etmeye getirebilmeye mucize denir”

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale