2016’da dünyanın en çok ziyaret edilen 20 şehri
İnsan farklı şehirlerde kendilerine göre farklı bir enerji yakalıyor. Kimileri doğal güzelliklerin farkına varmak isterken kimileri kozmopolitan bir şehrin içinde kaybolmayı seviyor. Her sene olduğu gibi bu sene de turizm sektörü durdurak bilmiyor. İnsanlar sırt çantalarını ya da lüks bavullarını doldurup Dünya’nın binbir köşesine yolculuk yapıyor!
Master Card geçtiğimiz haftalarda Küresel Hedef Şehirler İndeksi (GDCI) aracılığı ile dünya üzerinde en çok ziyaret edilen 132 şehri değerlendirdi. 7. senesini kutlayan grup, Pasifikten Orta Doğu’ya, Afrika’dan Amerika’ya 2016’nın en çok uluslararası ziyaretçi alan 20 ülkesini açıkladı!
Kaynak:
businessinsider
cntraveler
Adeta tatlı bir korku filmini hatırlatan bohem ve esrarengiz havasıyla Prag, hem kültürel açından hem de tavernalarındaki yemeklerden dolayı insanları keyifle doyurduğu için en çok ziyaret alan ülkerden bir tanesi.
Çin’in en büyük şehri Şangay, geçmişi, bugünü ve geleceği bir arada barındırıyor. Pudong ve Puxi bölgelerini keşfetmek, ışıklar ile kaplanmış gökdelenlerin arasında dolaşmak için muhteşem bir fırsat yaratabilirsiniz.
Tarihin kendini her sokağına işlediği, zaman makinasına ihtiyacınız olmadan gidebileceğiniz Viyana adından en çok Operaları ve şnitzeli ile bahsettiriyor. Siyasi istikrarı, sağlık sistemi ve güvenliğiyle de 2015 Küresel Yaşanabilirlik ve Yaşam Kalitesi Raporunda yaşanabilir olan ilk şehir olarak gösteriliyor.
Japonların saygıya ne kadar önem verdiklerini duymuşsunuzdur. Osaka’nın bu kadar çok ziyaretçi almasının sebebi sadece bu değil. Şehirdeki doğal güzellikler ve renklerin birbirleriyle dansı da Osaka’yı görmek için sebeplerden birkaç tanesi.
Romayı bir günde yakabilirsiniz ancak bir günde asla gezemezsiniz. Roma şehri resmen duvarsız bir müze gibidir, her bir köşesinde tarihi eser görmeniz mümkündür. Bu şehrin en ilginç özelliklerinden biri ise Vatikan’ı içinde bulundurmasıdır. Durum böyleyken bu kadar ziyaretçi alması da şaşırtan bir sonuç değil açıkçası.
Aslında ilk olarak gece hayatı ile akıllara gelen Tayvan, aynı zamanda dünyanın en yüksek ikinci binasını da sınırları içerisinde bulunduruyor. Bu ihtişam dolu 101 katlı binayı görmek ve astropikal muson iklimini birebir yaşamak için Taipei’yi tercih edebilirsiniz.
Aramızda sır yok, İtalya’yı tercih etmemizin ilk nedenlerinden biri yemekleri. Diğerleri ise romantik havası, tarihi eserleri ve masalsı dili. Alış-veriş ve eğlencenin de kendini aratmadığı Milano, gidip görülmesi gereken en önemli şehirlerden bir tanesi.
Amsterdam ile söylenebilecek en komik hikaye, su dolu kanallarından her yıl binlerce bisiklet çıkması diyebiliriz. Şehrin tamamını bisikletle gezmenize izin veren bu harika Avrupa şehri, birçok bölgesindeki bar ve restoran ile sizi hayal kırıklığına asla uğratmayacaktır.
Salvador Dali’lerin, Gaudi’lerin bir zamanlar yaşamlarını sürdürdüğü tarihi Barselona, her Avrupa şehri gibi geçmişi ve şimdiyi size en iyi yaşatan efsanevi şehirlerden bir tanesi. Tarih kokulu sokaklardan, paella kokulu tapascılara adım atacağınız muhteşem bir gezi şehri!
Eskiden İngiliz yönetimi altında olan Hong Kong, günümüzde Çin etkilerini baskın bir şekilde yaşatan şehirlerden bir tanesidir. Hong Kong gelişmiş alt yapısı, metro kurulumu ve yaşam standartıyla sizi Jetgillerin şehirinde gibi hissettirecektir!
10 milyonu aşan kalabalık nüfusu, gökleri delen binaları, sınırsız sayıdaki dükkanları ile yıllardır yükselişte olan Seul, mutlaka görülmesi gereken merak uyandırıcı şehirlerden bir tanesi.
“Yükselen Güneş Ülkesi”nin başkenti Tokyo, Japon adasının ve uzak doğunun en önemli şehirlerinden bir tanesi. Tapınaklardan müzelere, Michelin yıldızlı restoranlardan kırsal alanlara kadar büyük bir yelpaze ile ziyaretçilerini geldiklerine pişman etmeyecekleri fırsatlar tanır.
Yaşanan onca trajedik olaya rağmen, insanların korkularını bastırıp gelmeye cesaret ettiren güzel şehrimiz İstanbul, en çok görülmesi gereken şehirler arasında 8. sırada yer alıyor. Tarihin buram buram sözünü geçirdiği bu şehirde hızla gelişen bir kozmopolitan tadı da mevcut. Yemeğin, manzaranın, kültürün, doğal güzelliklerin oluşturduğu bu mozaik şehir her daim revaçta.
Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur, Güneydoğu Asya’nın en hızlı büyüyen metropollerinden biri. Kış dönemleri sert geçtiğinden daha çok Mayıs-Temmuz aylarında gezilmesi gereken bu şehir, sizi hem tarih hem de modern kültür açısından besleyecektir.
Dünyada az bulunan şehir devlerinden biri olan Singapur Cumhuriyeti, en çok adı geçen Asya ülkelerinden biri. Tropik iklimin verdiği sıcak hava sayesinde her daim sokaklarda gezmenize olanak sağlayan bu şehir böylece ülkeyi turizm açısından da hep canlı tutabiliyor.
Dünyada ölmeden gidip görülmesi gereken yerlerin en başlarında gelen New York, yetişkinler için bir oyun parkını anımsatıyor. Küçücük alanına rağmen dünya üzerindeki tüm markaları, yemekleri, sergileri, oyunları ve eğlenceyi bulunduran New York için fazla söz söylemeye gerek yok.
Ticaret ve fuar açısından dünyanın önde gelen şehir merkezlerinden biri olan Dubai, kimilerine göre Orta Doğuda kurulmuş New York’u andırıyor. Diğer Arap ülkelerine göre daha ılıman olan Dubai, aynı New York gibi bünyesinde birçok ünlü markayı, restoranı ve gece klübünü barındırıyor.
İnsan bazen hayallere dalmalı ve bu hayallerden bir süre hiç çıkmamalı. İşte Paris’in size yaşattığı duygu bu. Sanki her sokağında, her mahallesinde size bir film çektiriyor hissi veriyor. Yemek çeşitlerinin sonunu bulamayacağınız, sanki az önce at arabasıyla arkanızdan Marie Antoinette geçmiş gibi geçmişte hissedeceğiniz ve aynı zamanda modanın en şaşalı haline tanık olacağınız Paris, gitmeniz gereken yerler arasında ilk 3’e giriyor.
Aslında her daim yağışlı olan havası ve biraz kasvetli atmosferinin yanı sıra, insanların asla gitmekten vazgeçemediği güzeller güzeli Londra ziyaretçilerini her açıdan tatmin eden şehirlerin en başında geliyor. Sonsuz bir alışveriş, moda, yemek, kültür ve sanat akışının olduğu Londra parkları ve doğal alanları ile de sizin her türlü ruh halinize hitap ediyor.
Listenin ilk sırasında ise Avrupa ve Amerika’yı sollayan Asya şehri Bangkok bulunuyor. Altın sarayları, yüzen pazarları ile büyülü bir masalı anlatan Bangkok 50 ayrı bölgeden oluşuyor. Onca yolu kat ettikten sonra bol bol vakit ayırmanız gereken bu şaşırtıcı şehir aynı zamanda içinde harika bir spiritüellik de bulunduruyor.