Dün pilatesten çıkmıştım, her zamanki gibi kulaklık kulağımda yürüyordum ki bir anda lise zamanında mp3 listelerimin baş köşesindeki bir şarkı çalmaya başladı: Radiohead- Creep. Bizim jenerasyon hatırlar belki, oldukça sevdiğimiz bir gruptu Radiohead ve şarkıları. Şarkıyı duyar duymaz yüzüme belli belirsiz bir gülümseme yerleşti, bir yandan da o günlere özlemle karışık bir hüzün. Gözümün önünde arka sırada kulaklığı kulağında, test kitaplarına ya da sınav sorularına gömülü bir Ecehan. O zamanlar, hayatı sadece o sorulardan ibaret zanneden ve başarı konusuna kafayı takmış gelecekten bir haber masum genç bir kadın…
Akşamında, L koltuğumun her zamanki köşesinde otururken bu sefer kulağında Creep dinleyen 15 yaşındaki Ecehan için bir şeyler yazmak istedim. Düşününce o kadar çok fazla söylemek istediğim şey vardı ki önce bir nasıl toparlayacağımı bilemedim sonra kendiliğinden aktı gitti her zaman olduğu gibi. Zaten her şeyin kendiliğinden olanı, akışında gideni güzel değil mi?
Şu an test kitaplarıyla olan mücadelen ileride “keşke şu an sadece matematik sorusu çözseydim” gibi bir noktaya evrilecek. Seni korkutmak istemem ama yetişkin olmak daha büyük sorumluluklar ve kararlar demek. En zevkli ve en zor kısmının burası olduğunu anlayacaksın. Yolculuğundaki tüm kararlar sana ait olacak, bazen bunun altında ezildiğini ve çok yorulduğunu hissedeceksin. Bazen de “oh be canım ne isterse o” diyerek dans edeceksin.
Bazı zamanlar, tam da o dönemler sınav stresinden tanıştığın kronik mide ağrılarının sıklaştığını göreceksin. O ağrılar, yediğin yemeklerden dolayı değil hemen mide koruyucuna sarılma. Öyle zamanlar için tek bir önerim var: Kendi içine bak, içindeki ses sana neyin yanlış gittiğini söyleyecek. Merak etme, bu konuyu adım adım öğreneceksin ve sana iyi gelmeyen ortamlardan ve insanlardan uzaklaşmak bir süre sonra uzmanlık alanın olacak.
Hayatta sadece siyah ve beyazlar yok, griler de güzel bunu zamanla anlayacaksın. Biliyorum görülmekten ve kırılmaktan çok korkuyorsun ama bu kadar keskin çizgilerin olmasına gerek yok. Hatta sana bir sır vereyim; ne kadar kırılgansan o kadar iyi çünkü esneklik sana yaşadığın birçok şeyi daha olgunlukla karşılamanı sağlayacak.
Kendini olduğun gibi kabul etmen o yaşlarda zor olsa da ileride kendinle barışamadığın ne varsa başka başka vücutlarda sana kendini gösterecek. Yeni girdiğin bir iş yerinde belki bir yöneticin, belki erkek arkadaşın belki de bir dostun. “Aynalamak” gibi havalı bir terimle karşılaşacaksın terapilerin sayesinde ve fark edeceksin ki birçoğu senin içinde belki de bastırdığın yaralarını aynı içine bir ayna tutmuş gibi sana gösterecek. Çoğuna tam da bu yüzden bazen çok kızacak ve bazen çok kırılacaksın. O yüzden yaşadığın duygulardan kaçma ve her zaman kendinle yüzleşme cesaretin olsun.
İlişkiler konusuna gelecek olursak, orası biraz karmaşık. Daha doğrusu karmaşık diyerek gözünü korkutmak istemem ama her an yeni bir şey öğreneceğin ve hiç bitmeyecek bir yol. Ailen, dostların, erkekler…İlişkilerinde yaş aldıkça, karşı tarafı suçlamaktan çok anlamaya çalıştığını fark edeceksin. Zamanla yaşadığın her ilişkiden neyi yanına alıp neyi geride bırakman gerektiğini öğreneceksin. Sadece suçlamak yerine kendi doğrular kitabını yazmaya başlayacaksın çünkü ne dedik yetişkin olmak demek sorumluluk almak demek, unutma. Bazı insanlar hayatına girecek ve belli bir süre sonra çıkış yapacak çünkü senin hayatındaki rollerini tamamlamış olacaklar. Bazıları da sen her ne yaparsan yap, orada durmaya ve senin elini tutmaya devam edecek. O yüzden şunu söyleyebilirim, her türlü ilişkinde birinci kural: “Hiçbir ilişkiyi zorlama.” Her ne kadar bunu desem de zorladıkların olacak biliyorum ama onun da sebeplerini keşfedeceksin zamanla.
Bir süre daha kendi halinde ve sessiz kalacaksın ama sonra bu sessizliğin acısını çıkarmak istercesine konuşmak isteyeceksin. İnanmazsın, geçmişte duyduğun “ne kadar da sessizsin” cümlelerinin yerini “ay ne kadar konuştun Ecehan” cümleleri alacak 🙂 Evet bazen abartacaksın, bu konuda eleştirileceksin zaman zaman. Dinlemek konusunda zorlanacaksın ama bu konuda da zamanla yol alacaksın merak etme. Kulağa küpe: Dinlemek önemli, en çok da kendini. Sonradan bu konuştuklarını başka şekilde ifade etmek isteyecek ve yazmayı keşfedeceksin. Sana o kadar iyi gelecek ve farklı kapılar açacak ki sen bile şaşıracaksın, o yüzden her ne olursa olsun içindekileri “konuş kızım” asla susma 🙂
Yaklaşık 20 yıl sonra bu satırları yazdığını belki hayal bile edemezdin canım Ecehan, hayatta daha şaşıracağın çok fazla şey olacak. Ama merak etme yol boyunca elini hiç bırakmayacak biri varsa o da benim. Seni çok seviyorum.
Bu satırlar, önce kendi 15 yaşıma sonra siz sevgili okurlara armağan olsun.
Sevgiyle kalın.
İlginizi çekebilir: Sahiden ben maymun iştahlı mıyım?