X

’15 yaşıma selam olsun’

Dün pilatesten çıkmıştım, her zamanki gibi kulaklık kulağımda yürüyordum ki bir anda lise zamanında mp3 listelerimin baş köşesindeki bir şarkı çalmaya başladı: Radiohead- Creep. Bizim jenerasyon hatırlar belki, oldukça sevdiğimiz bir gruptu Radiohead ve şarkıları. Şarkıyı duyar duymaz yüzüme belli belirsiz bir gülümseme yerleşti, bir yandan da o günlere özlemle karışık bir hüzün. Gözümün önünde arka sırada kulaklığı kulağında, test kitaplarına ya da sınav sorularına gömülü bir Ecehan. O zamanlar, hayatı sadece o sorulardan ibaret zanneden ve başarı konusuna kafayı takmış gelecekten bir haber masum genç bir kadın…

Akşamında, L koltuğumun her zamanki köşesinde otururken bu sefer kulağında Creep dinleyen 15 yaşındaki Ecehan için bir şeyler yazmak istedim. Düşününce o kadar çok fazla söylemek istediğim şey vardı ki önce bir nasıl toparlayacağımı bilemedim sonra kendiliğinden aktı gitti her zaman olduğu gibi. Zaten her şeyin kendiliğinden olanı, akışında gideni güzel değil mi?

Şu an test kitaplarıyla olan mücadelen ileride “keşke şu an sadece matematik sorusu çözseydim” gibi bir noktaya evrilecek. Seni korkutmak istemem ama yetişkin olmak daha büyük sorumluluklar ve kararlar demek. En zevkli ve en zor kısmının burası olduğunu anlayacaksın. Yolculuğundaki tüm kararlar sana ait olacak, bazen bunun altında ezildiğini ve çok yorulduğunu hissedeceksin. Bazen de “oh be canım ne isterse o” diyerek dans edeceksin. 

Bazı zamanlar, tam da o dönemler sınav stresinden tanıştığın kronik mide ağrılarının sıklaştığını göreceksin. O ağrılar, yediğin yemeklerden dolayı değil hemen mide koruyucuna sarılma. Öyle zamanlar için tek bir önerim var: Kendi içine bak, içindeki ses sana neyin yanlış gittiğini söyleyecek. Merak etme, bu konuyu adım adım öğreneceksin ve sana iyi gelmeyen ortamlardan ve insanlardan uzaklaşmak bir süre sonra uzmanlık alanın olacak. 

Hayatta sadece siyah ve beyazlar yok, griler de güzel bunu zamanla anlayacaksın. Biliyorum görülmekten ve kırılmaktan çok korkuyorsun ama bu kadar keskin çizgilerin olmasına gerek yok. Hatta sana bir sır vereyim; ne kadar kırılgansan o kadar iyi çünkü esneklik sana yaşadığın birçok şeyi daha olgunlukla karşılamanı sağlayacak. 

Kendini olduğun gibi kabul etmen o yaşlarda zor olsa da ileride kendinle barışamadığın ne varsa başka başka vücutlarda sana kendini gösterecek. Yeni girdiğin bir iş yerinde belki bir yöneticin, belki erkek arkadaşın belki de bir dostun. “Aynalamak” gibi havalı bir terimle karşılaşacaksın terapilerin sayesinde ve fark edeceksin ki birçoğu senin içinde belki de bastırdığın yaralarını aynı içine bir ayna tutmuş gibi sana gösterecek. Çoğuna tam da bu yüzden bazen çok kızacak ve bazen çok kırılacaksın. O yüzden yaşadığın duygulardan kaçma ve her zaman kendinle yüzleşme cesaretin olsun.

İlişkiler konusuna gelecek olursak, orası biraz karmaşık. Daha doğrusu karmaşık diyerek gözünü korkutmak istemem ama her an yeni bir şey öğreneceğin ve hiç bitmeyecek bir yol. Ailen, dostların, erkekler…İlişkilerinde yaş aldıkça, karşı tarafı suçlamaktan çok anlamaya çalıştığını fark edeceksin. Zamanla yaşadığın her ilişkiden neyi yanına alıp neyi geride bırakman gerektiğini öğreneceksin. Sadece suçlamak yerine kendi doğrular kitabını yazmaya başlayacaksın çünkü ne dedik yetişkin olmak demek sorumluluk almak demek, unutma. Bazı insanlar hayatına girecek ve belli bir süre sonra çıkış yapacak çünkü senin hayatındaki rollerini tamamlamış olacaklar. Bazıları da sen her ne yaparsan yap, orada durmaya ve senin elini tutmaya devam edecek. O yüzden şunu söyleyebilirim, her türlü ilişkinde birinci kural: “Hiçbir ilişkiyi zorlama.” Her ne kadar bunu desem de zorladıkların olacak biliyorum ama onun da sebeplerini keşfedeceksin zamanla.

Bir süre daha kendi halinde ve sessiz kalacaksın ama sonra bu sessizliğin acısını çıkarmak istercesine konuşmak isteyeceksin. İnanmazsın, geçmişte duyduğun “ne kadar da sessizsin” cümlelerinin yerini “ay ne kadar konuştun Ecehan” cümleleri alacak 🙂 Evet bazen abartacaksın, bu konuda eleştirileceksin zaman zaman. Dinlemek konusunda zorlanacaksın ama bu konuda da zamanla yol alacaksın merak etme. Kulağa küpe: Dinlemek önemli, en çok da kendini. Sonradan bu konuştuklarını başka şekilde ifade etmek isteyecek ve yazmayı keşfedeceksin. Sana o kadar iyi gelecek ve farklı kapılar açacak ki sen bile şaşıracaksın, o yüzden her ne olursa olsun içindekileri “konuş kızım” asla susma 🙂

Yaklaşık 20 yıl sonra bu satırları yazdığını belki hayal bile edemezdin canım Ecehan, hayatta daha şaşıracağın çok fazla şey olacak. Ama merak etme yol boyunca elini hiç bırakmayacak biri varsa o da benim. Seni çok seviyorum. 

Bu satırlar, önce kendi 15 yaşıma sonra siz sevgili okurlara armağan olsun. 

Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Sahiden ben maymun iştahlı mıyım?

Ecehan Kaylan: 1990 Aralık ayında, İzmir’de başladı benim serüvenim. 10 senedir kurumsal hayatta özel şirketlerde çalışan, 33 yaşında beyaz yakalı endüstri mühendisiyim. 30 yaşımla beraber hayatın bana getirdiği değişimlerin, tecrübelerin ve terapi sürecimin de etkisiyle kendimi tanıma yolculuğum başladı. Evet, kendini tanımak konusunda biraz geç kalmış gibiydim ama belki de tam zamanıydı. Görünen toplumsal kimliğimin yanında özellikle son birkaç yıldır gördüm ki ben kendimi en iyi yazarak ve yazdıklarımı paylaşarak ifade edebiliyorum. Bu şekilde ayrı yollarda aynı duygularla yürüyenlerle bağ kurmaktan da çok keyif alıyorum. Kendinize her gün biraz daha yaklaştığınız yolcuklarınızın olması dileğiyle!

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.



5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş

Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale