Bu hayatta herkesin hayat görüşü, kendini ifade ediş biçimi, giyimi ve duruşuyla bir tarzı var. Bazı kişiler için tarz hayata karşı en büyük duruş, bazıları içinse sadece moda programlarından duydukları kadar. Fakat, kendini tanımak, akabinde de güçlü ve sağlam bir tarz oluşturmak her yazımda altını çizdiğim gibi seni sen yapan yegane unsurlardan.
Bu yazımda geçmişten günümüze var olan temel stil akımlarından, nasıl oluştuklarından ve günümüzdeki temsilcilerinden bahsedeceğim. Belli başlı stil akımları diyorum çünkü şu anda onlarca moda akımı var fakat hepsi benim anlatacağım ana akımların alt kollarını oluşturuyor.
Büyük ses getiren ve dikkat çeken 11 temel stil akımı
Vintage giyim tarzı: Vintage moda akımı geçmişten gelen, belli bir dönemi yansıtan, ikonlaşmış parçaların günümüzde kullanılmasıdır. Vintage moda akımı 19. yy’da ortaya çıkmıştır. Günümüzde 20. yy ve öncesinden kalan kıyafet ve nesneler vintage olarak tanımlanır fakat bu parçaların mutlaka belli bir döneme ve tasarımcıya ait olması ve o dönemin ruhunu yansıtması gerekir. Yani her ikinci el vintage değildir. Bu parçaların günümüze kadar korunmuş, bakımlı olarak gelmesi de önemlidir. Malzeme kalitesinin yüksek olması vintage moda akımında önemli bir yere sahiptir.
Retro giyim tarzı: Vintage ile sık sık karıştırılsa da retro moda akımı yakın geçmişteki parçaların günümüzde tekrar moda olmasıdır. Örneğin, 80’ler ve 90’larda moda olan parçaların günümüz tasarımlarımda kullanılması retrodur. Günlük hayata daha yakın olan bu tarz puantiye, çan ve pileli etekler, değişik pantolon paçaları kabarık ve kahküllü saçlar olarak tanımlanır. Yani yakın geçmişten esinlenerek üretilen parça ve aksesuarlara retro denir.
Monokrom giyim tarzı: Monochrome kökeni Yunanca’dan gelir ve tek renkten oluşan sanat eserlerine verilen isimdir. Kelimenin modaya uyarlanması ise biraz daha farklıdır. Modada monokrom stil tek renkten oluşan, iki zıt renkten oluşan veya iki zıt rengi içerisinde barından şekillerden oluşan parçaların kombinlenmesi ile oluşur. Genelde modacıların veya modayı yakından takip edenlerin şık davetlerde, kokteyl ve özel gecelerde kullandığı bir tarzdır. Ünlü moda tasarımcısı Selma Çilek’in geçtiğimiz günlerde Instagram‘da paylaştığı siyah beyaz elbisesi monokrom stile dair güzel örneklerden biridir.
Eklektik giyim tarzı: Bu tarz adeta zıtlıkların birliği demektir. Amaç farklı desenler, renkler veya tarzlardan parçaları bir araya getirerek şık bir bütün oluşturmaktır. Eklektik giyim tarzı eğlenceli, farklı bir o kadar da zordur. Çünkü farklı renkler ve desenler bir araya geldiğinde her zaman iyi durmayabilir, gözü yorabilir ya da avam durabilir. Bu stili sıkça uygulayanlara örnek olarak Rachel Araz verilebilir.
Bohem giyim tarzı: Bohem giyim 1960’ların sonlarına doğru çıkan ve 1970’li yıllarda devam eden bir hayat tarzının yansımasıdır. Kelime anlamına bakarsak bu stilin uygulayıcıları özgür, rahat, anı yaşamayı seven ve gezgin ruhlu insanlardır. Aslında mantığında giyim kuşama fazla para ayıramayan insanların daha düşük bütçelerle bir stil oluşturması yatar fakat günümüze baktığımızda bohem tarzının yerini “boho chick” dediğimiz son moda parçaların bohem stiliyle kaynaşması sonucu oluşan yeni bir stil alıyor. Bohem dendiğinde daha çok, baharat renklerinin kullanıldığı, çiçekli elbiseler, kovboy botları ve şapkaların kullanıldığı, püsküllü süet ceketlerle kombinlenen kıyafetler aklımıza gelir. Bu tarzın uygulayıcıları olarak Mary – Kate, Ashley Olsen kardeşleri söyleyebiliriz.
Pin up giyim tarzı: Seksapeliteyi esprili bir şekilde yansıtan bir giyim tarzıdır. Bu tarzda sevimlilik ve seksilik birbiriyle harmanlanır. Eski reklamlardaki kadınları hatırlarsınız… Kendileri bu akımın en büyük temsilcileridir. İnce bel, dolgun göğüs ve kalçalar, kabarık saçlar, kırmızı ruj fakat çok sevimli bir yüz ifadesi bu stili tanımlar. Günümüzde bu tarzı Katy Perry, Christina Aguilera ve Türklerden de bazen Ezgi Mola kullanıyor.
Feminen giyim tarzı: “Dişilik” kavramı bu tarzda oldukça baskındır. Bu tarzla istediğiniz zaman hanım hanımcık olabileceğiniz gibi, isteğiniz zaman da çok seksi olabilmeniz mümkün. Feminen tarzda en önemli unsur her şeyi bir arada kullanmamak, abartıya kaçmamaktır. En güzel örneklerinden biri Marion Cotillard ve Monica Bellucci’dir.
Maskülen ve Androjen giyim tarzı: Bu iki tarz birbirine çok karıştırıldığı için bir arada ifade etmek istedim. Maskülen giyim tarzında erkeksi detaylar kadın kıyafeti üzerinde kullanılırken; Androjen giyim tarzında direkt olarak erkek kıyafetleri kullanılıyor.
Maskülen tarzda feminen detaylar ağır basar. Androjen tarz ise kadınsı görünmekten ziyade erkeksi ve sert görünmeyi seven kadınlar için ideal bir tarzdır. Victoria Beckham maskülen tarza, Kristen Stewart ise Androjen giyim tarzına örnek gösterilebilir.
Gotik giyim tarzı: İlk olarak 70’li yıllarda ortaya çıkmış olan gotik tarz, gizemli olmayı seven kadınlara hitap eden bir tarzdır. Aksesuarlarında deri, tül ve dantel detaylarına sıkça yer verirler. Gotik tarzında ulaşılmak istenilen stil, hem gizemli hem de hüzünlü bir görünümdür. Zarafetin karanlık yüzünü yansıtmak amacıyla ortaya çıkarılmış bir akım olarak, feminenliği ön plana çıkarmak isteyen kadınların tercih edebileceği bir tarzdır. Ayakkabı ve kıyafetlerde genelde siyah rengin seçilmesinin yanı sıra, abartılı makyaj ve yüksek topuklu ayakkabılar gotik kadınların vazgeçilmezidir. Amy Lee gotik tarzın temsilcilerindendir.
Barok giyim tarzı: 17 yy. Barok dönemi olarak akıllara kazınmıştır. Bu dönemde ağır işlemeler, süslemeler, zenginlik, şatafat, göz alıcı renkler kullanılmıştır. Belden oturtmalı kabarık elbiseler, beli inceltmek için kullanılan korseler, Fransız saraylarında kadınların vazgeçilmezi haline gelmiştir. Kullanılan pahalı ve göz alıcı kumaşlar, hem Avrupa’da üretiliyordu hem de Çin ve Hindistan aracılığıyla kaliteli pamuk, ipekten kumaşlar Avrupa’ya ihraç ediliyordu. En favori kumaşlar tafta, kadife pamuk, yün, muar ve kamlottu. Günümüzde çok fazla temsil edilmese de bazı moda markaları sezonlarına göre Barok modasından yararlanıyor. Dolce Gabbana’nın 2012 yılında Barok döneminden etkilenerek hazırladığı koleksiyon önemli başarılara imza atmıştır.
Pop art: 1960’ların başında New York, Londra, San Francisco, Düsseldorf, Milano ve Paris gibi şehirlerde yaygınlaşan sanat akımlarından biridir. Pop Art, giyim kuşam, müzik zevkleri ve dekorasyona kadar hayatın her alanını kapsayan bir akımdır. Bu akımın çıkış noktası zıtlıkların uyumu. Öyle ki asla bir arada kullanamayacağınızı düşündüğünüz bir pantolonla gömlek bir anda bu tarzı benimseyenlerin üzerinde çok trendy durabilir. Eklektik tarza konsept olarak benzese de bu akımda şık olmak gibi bir kaygı yoktur. Özgür olmak, farklı olmak bu tarz için çok daha önemlidir. Bu tarzın da uygulayıcısı olarak Madonna verilebilir.
İlginizi çekebilir: Moda nedir, neden ve nasıl ortaya çıkmıştır?
Kapak görseli kaynağı:
The Dolls Factory