X

Farkındalık: Anlamlı ve dolu bir yaşam için odağı geliştirme zamanı

Son yıllarda spiritüel dünyada, psikoloji yayınlarında, hatta insan kaynakları toplantılarında gitgide daha çok kullanılan kelimelerden biri, farkındalık.

Sözlük anlamı:

“Bir şeyin var olduğunun bilinmesi ya da bir durum veya konunun bilgi / deneyim ile mevcut anda anlaşılması.”

Hayatın içindeki yansıması ile “an”ı, o an içerisinde vuku bulan yaşamı, her nefeste orada olarak ve yargısız kalarak izlemek, tanımak.

Farkındalık olgusunun başladığı noktayı, en kolay ve sürekli olarak izleyebileceğimiz ilk alan, bizleriz. Fiziksel farkındalık ile kendimizden başlayan bu farkındalık, duygusal ve zihinsel farkındalıkla devam eden ve aslında dikkatimizi eğitme sürecindeki lokomotiftir.

Peki dikkati eğitmenin faydası nedir?

Günlük hayatın stresi, farklı alanlardan (iş , ilişki, aile, sosyal, maddi, toplumsal…vb.) kaynaklı baskılar, gelecek kaygısı ya da geçmişin acısı, diğerleri ile yaşadığımız anlaşmazlıklar veya pürüzler; sürekli olarak zihni, ön alanı bulanıklaştırır. Ve çoğu insanın hayatı bu ön alanda geçer. Bu bulanıklık; hem yaşam ve yapabilirliğimizin canlı enerjisini çalar, hem de dikkati oraya doğru akıttığımız için büyür ve yegane gerçekliğimiz haline gelir.

Farkındalığı hayata davet eden tavır; düşünceden varlığa, var olma gerçeğine geçen tavırdır.

Buddha’nın sözleri gibi; “Hortumu nereye tutarsan, oradaki çiçek büyür”

Peki ya senin çiçeğin, hangi alanda hayat bulmalı? Nerede açmalı ve yaşamalı?

O alanın ismine, arka alan, belki arka bahçe demek de uygun olabilir. O öndeki kargaşayı, zamana bağlı yaşamı, yargıları ve duyguları, düşünceleri ve titreşimleri izleyebildiğin, gözlemci olarak var olduğun arka bahçe.

Başka türlü olması gerektiği düşüncesine kapılmadan, değiştirmeye ya da kontrol etmeye çalışmadan, hoş bir an ise tadına vararak ve o kadar hoş olmayan bir ansa geçiciliğini kalpte tutarak yaşamanın bir yolu var: Farkındalık. Ve iyi haber, farkındalığın çeşitli pratiklerle geliştirilebiliyor olması!

Peki ne yapmak, nereden başlamak gerekli?

Zen der ki; ‘Her ne yapıyorsan, o an tüm odağın o olsun’. Domates dilimliyorsan, tüm varlığınla pişecek yemeği düşünmeden sadece domatesi kes; eğer bir manzaraya bakıyorsan, patronunla verdiğin mücadeleyi o anın içine dahil etme; dans ediyorsan ya da bedensel bir başka pratik anındaysan, sadece bedenini ve sınırlarını keşfet. O an senin dünyanda olan şeye gerçek dünyada olan tek şeymiş gibi yaklaşmak, odağını bir noktada tutmak; hem hayatın tadına tam anlamıyla varmayı sağlar hem de zaman içinde seni, odağın dışına dağılmadığın bir hayata davet eder.

Farkındalığı hayata davet eden tavır; düşünceden varlığa, var olma gerçeğine geçen tavırdır. Zihnin farkındalıktan uzak olduğu anlarda içinde bulunduğu yoğun aktivitesi ise kendini tekrarlayan, suçlayıcı, yargılayıcı ve ayrımcı bir yapıdadır. İçinde olunan anın belirli bir şekilde vuku bulması gerektiğinden emin olan ve yine sık sık duyduğumuz bir isim olan ego; tüm düşünce, algı ve duygu bütünü olarak isimlendirilebilir. Ve ego; geçmiş ya da gelecekteki bir anı, şu ana tercih eden yegane yapıdır.

Düşünceler ne yapar?

Farklı titreşimler yayar, ön alanda imajlar üretir.

Duygular ise zihindeki düşünceler ile oluşan imajlarla eşleşir ve bizim sinir sistemimizi, içsel halimizi etkiler. Ve her düşünce formunun bir hormona denk geldiği, nöron ağlarının hem duygu hem geçmişi kontrol eden merkezlerin komutasıyla ateşlendiği fiziksel yapıdan başlayarak bunu bırakabilmek, büyük bir özgürlük öğretisidir.

Var olma duygusu içinde, an hangi formu alırsa alsın, o anı onurlandırmak, içinde şükredecek ve tazelenecek bir değeri fark etmek; tıpkı nefesin bizden bağımsız özgürce akan hali gibi hayatın da bizden özgür aktığına kabul vermek, mutluluğun ve huzurun yolunda koca adımlardır.

Ana uyumlandığında, içsel olarak bunu yaptığında, “Hayır” ve “Olmaz” yok olur, bir güç akmaya başlar. Ve bu değişimi yaptıktan bir süre sonra hayatta kökü bir değişim başlar; bir fark ediş, bir büyüme…

Basit ve rutin aktiviteler dahi büyük bir canlılık hissi getirir, sürekli ayakkabının içinde bir taş ile yürüdüğün yollar artık keyif tarlalarında koşmak gibidir.

Farkında ve uyanmış bir yaşamdan ortaya çıkan eylemler; kabul, neşe ve heves içerir.

Farkındalık; hem hayatın tadına tam anlamıyla varmanızı sağlar, hem de sizi odağın dağılmadığı bir hayata davet eder.

Uyanmanın en büyük anahtarı da, her bir anda tamamen farkında olarak yaşamaktır. Ve var olan tek an şu an olduğu için, anlamlı ve dolu bir yaşama giden yol da geçmiş veya gelecekten anlar ile şu anı gölgelememektir.

Şimdiye odaklanabilmek, farkındalığı hayata davet etmek için işte birkaç ipucu;

  • Etrafta olan biten küçük şeyleri fark etmek. Örneğin; etrafta uçan kuşları, parkta oynayan çocukları, dalgaların biçimi ya da bulutların hareketini… Güzelliği, doğallığı, insanlığı fark etmek. Belli belirsiz, sıradan şeyleri fark etmek, yüksek bir dikkat hali gerektirir. Anda olana dikkat halinin ismi ise, farkındalıktır. Şartlandırılmamış, koşulsuz, saf farkındalık.
  • Bedenin içindeki sıcaklığı, enerjiyi hissetmek; iç alana odaklanmak. Bedenin, farklı bölümlerin içindeki o canlılık hissiyle kaldığında, düşünce odayı terk eder. Metroda ya da arabadaysan, bedeninin o andaki hız değişimlerine, yön değişimlerine nasıl adapte olduğunu incele. Eğer yürüyorsan dikkatin; ayak tabanlarında, bacaklarında, nefesinde, kalp atışlarında olsun.
  • Bir başka uygulama ise nefesi fark etmek. Eğer nefese tamamen odaklanmış ve her nefes alışverişte mevcut olmayı seçmişsek, o zaman düşünce alanı ferahlamaya başlar. Dikkat şimdiki andadır ve geçen gün olanlar ya da önümüzdeki haftaya dair planlar resmin dışında kalır. Nefes meditasyonları, düşünce aktivitesini durdurduğu için uyanma yolunda etkilidir. Nefes, formsuz olandır. Kontrol edemediğimiz, almamak istesek de bedenin otomatik olarak sürdürdüğü, bizden bağımsız olarak akandır. O sebeple geleneksel spiritualizmde; ruhla, formsuz yaşam enerjisiyle özdeşleştirilir.
  • Düşüncelerini bir başkasınınmış gibi, analiz etmeden ya da yorum katmadan yalnızca izlemek; bir süre sonra düşünceler arasındaki aralığı genişletir. Ve tekrarlanan uzun aralıkların ismi farkındalıktır.
  • Duygularını izlemek de aynı şekilde etkilidir; çünkü duygular, düşüncelerin bedendeki karşılığıdır. İçinde nasıl bir duygu var? O duyguyu hissetmek nasıl geliyor? Bir rengi, kokusu ya da dokusu olsa nasıl olurdu?
  • Meditasyon yapmak, farkındalığı kalıcı olarak yükselten bir uygulamadır. Her gün düzenli yapıldığında; sinir sistemini regüle eder, kaygıyı ve takıntı durumunu azaltır, yaratıcı enerji için alan açar. Büyük mucitler, yazarlar, bilim adamları çoğunlukla eserlerini meditasyon sonrasındaki anlarda bulurlar.

İlgili yazı: Mindfulness ile başarıyı yakalama yolları

  • Nefessiz, darlanmış, yorgun ya da kırgın hissettiğin anlarda, mümkünse ortamı değiştir. Bu, yan odaya geçmek ya da imkanın varsa doğaya çıkmak olabilir. Ve dikkatini etrafında gördüğün, görmekten hoşlandığın şeylere doğru getir. Bir bankın şekli, ampulün etrafındaki hare, bir başkasının gülümsemesi olabilir. Yaşamın içindeki o hoş detayın keyfini sür ve her ne zaman düşünceler senin kapını çalarsa, dikkati yeniden nefesine, detaya ve ana getir.
  • Zen zihni, başlangıç zihnidir. Her eyleme, her duruma, her bilgiye taze bir bakış açısıyla, o gün yepyeni biriymiş gibi bak. Dolu değil, ancak boş bir bardak hayatı kendisi ölçüsünde içeri alabilir.
  • Her sabah evden çıkmadan ve her akşam uyumadan önce, hayatındaki bir değeri, şansı, şükredebileceğin herhangi bir şeyi fark et.
  • Alışkanlıkları ve otomatik yaşamı kırmayı dene; bilekliği diğer koluna takmaktan işe başka bir yoldan gitmeye, yatağın diğer tarafında uyumaktan o güne kadar hiç denemediği bir yemeği sipariş etmeye… Egonun kararlılıkla tutunduğu ve “sen” olarak tanımladığı her ne varsa, onlara bir değişiklik getirmek, kendini keşfetmek için yaratıcı bir uygulama bu.
  • Günde en az bir defa doğa ile bağ kur. Tramvayın camından kuşları izlemek, vapurdan dalgaları, yolda ağaçları…

Farkındalığının hayatının bir çok anına ve alanına yayıldığı bir hafta dilerim,

Canset Bağan: Cemre Canset Brahma Kumaris’te ilk meditasyonunu deneyimlediğinde 12 yaşındaydı, 15 yaşında Reiki ile tanışıp ilk enerji inisiyasyonunu aldı, 16 yaşında yogaya başladı ve 19 yaşında tek başına ilk Hindistan seyahatini yaptı. Öğrenmeye ve bilgiye tutkun bir şekilde keyifle Işık Üniversitesi Ekonomi ve İşletme bölümlerini tamamladıktan sonra, bir süre özel sektörde çalıştı. Bu şekilde bir hayatın kendisi için uygun olmadığını fark ettikten hemen sonra, yıllardır büyüyen yoga sevgisini ve yeni bir yol arayışını eğitmen olma yolunda bir itici güç olarak kullandı. Sevgiyle ve içtenlikle attığı bu adım hem yurt içinde hem de yurt dışında çok değerli eğitmenlerle 500 saatin üzerinde sertifikasyon eğitimine dönüştü. Budokon® Yoga, Yogakids® Çocuk Yogası, Birthlight® Hamile Yogası, Vinyasa Yoga, Yin Yoga, Yoga Terapi ve Hatha Yoga sertifikasyonları ile farklı beden tipleri ve ihtiyaçları, yaş grupları ve düzeyler için yaratıcı ve özgün dersler vermeye, derslerde de spiritüel birikimini paylaşmaya başladı. 27 yaşındayken şamanlar ve psikologlar ile özel eğitimler ve grup çalışmaları yapmaya başladı, bu iki alanın hayatında uygulama anlamında bir düzen ve ritme oturmasını mutlulukla izledi. Yazları ise 1 ay kadar Güney Amerika’da kalıp derin ruhsal çalışmalar gerçekleştirmeye başladı. Reikinin ardından daha ince enerji çalışmalarına Evrensel Enerji (HUE), Altın Enerji, Reconnection gibi farklı sistemlerle devam etti ve halen günlük olarak uygulamalar, uyumlamalar ya da kişilerle bire bir seanslar yapıyor. Yoga eğitmenliği yanında Cemre Canset bir beden koçu, şifacı, ruhsal terapist ve yazar olarak çalışıyor. Şu günlerde hızlı ve nazik bir dalış yaptığı Savaş Sanatları ve MMA dünyasını keşfediyor, Vejateryan yemekler pişiriyor, doğanın tadına varıyor, Lindy Hop ve Solo Jazz danslarını öğreniyor, bolca meditasyon yapıyor, ücretsiz Karma Yoga aktiviteleri sayesinde toplumla paylaşıyor, heyecanla ilk kitabını yazıyor ve her an sevgiyle titreşiyor. Derslerini ise Yogatime , Nefess Yoga, Defence Academy, Yol Yaşam Stüdyosu, Essporto Health & Fitness ve the Marmara Hotel Taksim’de veriyor; farklı şehirlerde Workshoplar düzenliyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale